Anahtarı teslim etmek…
Güzelyurt... Bir çoğumuzun tabiriyle “Omorfo”... Yıllardan beridir unutulan, iş alanları yaratılmayan ve başka bölgelere göç veren bir ilçe...
Peki, geçmişten günümüze branş bakılmaksızın birçok başarılı sporcuyu çıkaran, kulüpleri rekorlar kırarak şampiyonluklar elde eden, unutulmaz sezonlarla iz bırakan Güzelyurt bölgesi şimdi ne halde? Özellikle son 20 yılda nüfusun diğer bölgelere göç etmesi şüphesiz ki en fazla spor alanını etkiledi. Hatta, o kadar bir etkiledi ki, kulüpler başkan adayı bulamıyor, Genel Kurul toplantılarında nisabı bile sağlayamıyor.
Dün akşam Binatlı’nın Genel Kurulu’ndaydım. Bilindiği üzere Binatlı uzun süreden beridir başkansız... Bir takım nedenlerden dolayı mevcut başkan istifa etti, istifa eden başkanın yerine yeni başkan bugün bile halen seçilemedi. Genel Kurul’da özellikle mali yapı çok konuşuldu hatta zaman zaman tansiyon da yükseldi. Burada konu Binatlı veya diğer kulüplerin nasıl yönetildiği ya da yönetileceği değil ama bölgedeki başarısızlığın en büyük sorunu kulüplerin mali yapılarının çöküşte olması. Çünkü Güzelyurt’taki kulüpler diğer ilçelerdeki kulüplere göre maça 1-0 geride başlıyor... Nedeni, bölgede geçmişten beri yatırım olmaması, bundan dolayı da kulüpler yeterli mali desteği görememesidir. Bir takım çevreler bölgeye “yatırımlar” olduğunu söylese de, “yapıldığı” söylenen yatırımların kulüplere çok da bir katkısı olmadı. Yani kulüpler, ya üyelerinden aidat toplayarak, ya küçük esnaftan destek alarak, ya kendilerine gelir getiren organizasyonlar düzenleyerek, ya da kendilerine ait bir mal varlığından (varsa) kazanç elde ederek ayakta kalmaya çalışılıyor. Bu durum, haliyle rekabet edebilirliği de ortadan kaldırıyor.
Örneğin; başka bölgelerde kulüpler astronomik rakamlara oyuncu transfer ederken, Güzelyurt takımları orta sınıf veya tamamen altyapıdan oluşan oyunculardan takım kurup mücadele etmeye çalışıyor. Gideceği deplasmana da nasıl gideceğini düşünüyor. Kulüp içinde bir kaç kişi uğraş gösteriyor hepsi bu...
Böyle bir ortamda ne kadar mücadele edilebilir ki? Durum da zaten ortada. Rekorlar kırarak 4 yıl üst üste şampiyonluklar yaşayan Baf Ülkü Yurdu şu anda BTM 1. Lig’de. Bir dönem aldığı güçlü sponsor desteğiyle Süper Lig’de son haftalara kadar şampiyonluk kovalayan Bostancı Bağcıl, BTM 1. Lig’de. Süper Lig şampiyonluğu ve kupa şampiyonlukları yaşayan Binatlı 1. Lig’in son sıralarında. Yıllardır her takımın kendisine çekinerek gittiği, o deplasmandan kolay kolay galibiyet alamadığı, başarıyı da her zaman hedefine koyduğu Yalova, 1. Lig’de son sıralarda... Hatta ne acı bir gerçektir ki, futbol dışında başka branşlar da Güzelyurt kulüplerine pek uğramamış... Futbol dışında yan branş takımının da kurul(a)maması ayrı üzücü bir durum...
Elbette ki, bu acı tablonun perde arkasında görevde olan yönetimlerin başarısızlıkları da mutlaka olmuştur. Bunlar da, Genel Kurul toplantılarında üyeler tarafından sorgulanıyordur ama Güzelyurt kulüplerinin dipsiz bir kuyunun ağzında olduğu da bir gerçek... Bunun aksini iddia etmek demek, gerçeklerle yüzleşmemek demektir. Dipsiz kuyunun ağzında bulunan takımlar da öyle “dünkü-bugünkü” takımlar değil... 75-80 yılı aşmış mazisi olan kulüpler… Bu kulüpler, binalarında asılı şampiyonluk fotoğrafları olan, geçmişten bugüne görev alan başkanlarının asılı fotoğraflarının duvarda yer bırakmadığı, camlı büfelerinde kupalarının göz kamaştırdığı kulüpler... Göz kamaştıran kupalara bakarken bu konuyu düşündüm ve bugünlere nasıl geldiğimizi sorguladım. Peki, bundan 10-15 yıl sonra ne olacak? Bu kulüpler 100. yılına girmeye ramak kala anahtarını Güzelyurt Kaymakamlığı’na teslim edip, faaliyetlerine son mu verecek? Aslında esas sorulması gereken sorular, tam da bunlar... Bu soruların da cevapları sanırım az-çok belli. Yani kulüpler o dipsiz kuyuya düşecek.
Böyle giderse o anahtarı bir gün teslim edeceğiz ve her şey tarihin tozlu sayfalarında yer alacak. Babalarımızın bize şampiyonluklarını gururlanarak anlattığı Baf Ülkü Yurdu’nu belki de biz çocuklarımıza “Bir zaman böyle bir kulüp vardı” diyerek anlatacağız.
Güzelyurt sporun can damarıdır. Buse Savaşkan’ı, Erten Gazi’yi, Ayten Berkalp’i ve daha nicelerini ülke sporuna kazandıran, göğsümüzü kabartan, hepimizi gururlandıran bölgedir. Kulüplerine, sporcularına ve tesislerine sahip çıkalım.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.