Avrupa'dan Takım mı? :)

Kıbrıs Türk Futbol federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu'nun KOP ile birleşme konusundaki son açıklamalarını “B Planı”nı hayretle karşıladım.
"Avrupa'da bir takımı satın alıp futbolcu oynatmak" fikrini kim vermişse...
Adam sanki takım ceket alacak...
Efendim Avrupa'dan takımı Türkiyeli bir iş adamı alacakmış da...
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu taksitlerle iş adamına ödeme yapacakmış da...
Var mı böyle bir şey?
Sonra böyle bir takımda kimi?
Kime karşı oynatacaksın?
Ve bunun sonucunda ne elde edeceksin?
Kimse kusura bakmasın, ama bu düşünce ve çıkışı gayrı ciddi ve komik buluyorum...
Görünen o ki!
Bugüne kadar işi ağırdan alan Hasan Sertoğlu, zamana oynayan KOP Başkanı Koutsokoumnis’in ekmeğine bal sürmüştür.
Sertoğlu, bir buçuk yıl önce bırakın UEFA'yı, FıFA'da gündem olan "Kıbrıs'ta futbolun birleşmesi" konusunu maalesef gündemde tutmayı başaramayarak sürecin erozyona uğramasına neden oldu.
Macera aramaya gerek yok.
Bu toplumun ne üç beş futbolcusunu zoraki bir Avrupa takımında oynatmaya ihtiyacı var...
Ne de Avrupa'da takım alacak parası.
Kıbrıs'ta futbolun birleşmesinin yolu önce UEFA'dan, sonra da olası bir çözümden geçer.
Bu böyle biline.

Futbolun Güzelliği
Geçtiğimiz hafta oynanan Çaykur Rizespor - Galatasaray maçı, futbol karşılaşmalarının hakemin son düdüğü ile tamamlandığını göstermesi açısından tam derslik bir maç oldu.
Galatasaray'ın uzatma dakikalarının son 2 dakikasına 3-2 önde girdiği karşılaşmada ard arda kalesinde gördüğü iki gol ile sahadan 4-3 mağlup ayrılması inanılır gibi değildi!
Ama gel gör ki futbolun güzelliği de burada.
Futbolun Dünyada en çok sevilen ve izlenen spor dalı olmasının en büyük nedeni karşılaşmaların ardından hem maçtaki pozisyonların, hem de hakem kararlarının tartışılıyor olması değil mi?
Buna bir de maç sonucu ile ilgili üç ihtimali eklemek gerekiyor tabii.
Yoksa çağımızda topun kale çizgisini geçip geçmediğinin...
Futbolcunun Offside'da olup olmadığının tespit edilmesi hiç de zor değil.
Bunlar yapılmıyorsa...
Tek nedeni pozisyonların ve hakem kararlarının tartışılmasının istenmesidir.
Çünkü futbolun güzelliği burada.

Fazla söze gerek yok
“XI. Spor Şurası'nın geçmiş X. şuradan farkı, "Geçmiş Şura Kararlarını Değerlendirme Komisyonu" adı altında bir komisyon kurulmuş olması ve kabul edilen bir karar ile "Şura Kararlarını Takip Komisyonu" adı altında bir komisyonun kurulacak olmasıdır.
Tabii şimdi aklımıza, "Şura kararlarını Takip Komisyonu'nu kim takip etsin?" şeklinde bir soru gelebilir.
Elbette biz spor yazarları.
Şura kapanışını takip eden 15 gün içinde kurulması kararlaştırılan "Takip Komisyonu'nun" kurulup kurulmadığını da biz takip edeceğiz ve bunun sonuçlarını da sporseverlerle paylaşacağız.
Yani takipçinin takipçisi olacağız.”

Yukarıdaki yazıyı XI. Spor Şurası'nın ardından 3 Haziran 2013 tarihinde yazmıştım.
Okurlarıma söz verdiğim gibi takipçinin takipçiliğini de yaptım.
Sonuç mu?
XI. Spor Şurası'nda kurulan " Geçmiş Şura Kararlarını Değerlendirme Komisyonu" hiç toplantı yapmamış...
Şuranın ardından 15 gün içinde kurulması kararlaştırılan, "Şura Kararlarını Takip Komisyonu" ise kurulmamış.
Yani anlayacağınız...
Memleketim bildiğiniz gibi.
İcraat yapılmadığından yakınanlar da icraat yapmıyorsa...
Fazla söze gerek var mı?