Buse Savaşkan “Çalışkan”
Adına ne kadar methiyeler sıralasak, seni nasıl anlatsak da az kalır. Sen soyadında olan anlam kadar mücadele eden savaşçı, bu günlere gelebilmek için gerektiğinde kendinle savaşarak kanını da dökebilen, adın ne kadar sempatik, öpüş veya öpme anlamı taşısa bile soyadınla bunu pekiştirebilen, çok başarılı, hepimizin gururu Buse Savaşkan Çalışkan’sın. Sana en çok yakışan benzetmeyi, isminin sonuna eklemeyi çok yakıştırdım. Zira sen bunu fazlasıyla hak ediyorsun.
Kıbrıs spor tarihine çok erken yaşlarda adını yazdıran, bölünen adanın hem kuzeyinde hem de güneyinde dikkatleri üstüne çeken, bu da yetmemiş gibi Türkiye gibi seksen milyonluk ülkenin ‘En iyi kadın yüksek atlamacısı’ olabilen, Dünya arenasında elit seviyede ilk 10 sporcu arasına girebilensin. Senin bile henüz belki de başardıklarından idrak edemediğin mutluluğu ve gururu bizlere yaşatabilen, adının önüne birçok değerli sıfatı koydurmayı başaransın.
Toplum ve “devletimiz” bu değerleri kucaklamasını bilmeli, başarılar gelip geçici. Hele ki sporun bir yaştan sonra tamamen sizleri unutturan nankör bir branş olduğunu çok iyi biliyoruz. Bir değerimiz dünya sahnesine çıktı, adanın kuzeyinde kutuplaşan herkesi birleştirdi. Ortak sevinç, ortak hedef, ortak başarının ne kadar güzel hissettirdiğini hatırlattı. Bu yetenekli sporcuları artırabilir, içimizde yanan ve hiç sönmeyen ambargolar mazeretini çürütebiliriz.
Şimdi size soruyorum, Buse’nin bu hayatını sürdürebilmesi, sonrasında da yeni yetenekleri geliştirebilmesi için belki de çok yakında ülkenin en büyük hükümet eden partisinin başkan adayının da dediği gibi “Telkin geldi arkadaşlar gereğini yaptı” denilmesini mi bekleyeceğiz? Bir önce yazdığım yazıda da belirttiğim gibi siyasetin, sanat ve spor için değişken olmamasını, toplumsal bir proje ile gelen hükümetlerin sürdürebilir olması için çaba göstermesi gerektiğinden bahsetmiştim. Bizi tanıtabilecek en büyük unsurların sanat ve spor olduğuna dikkat çekmiştim. Hiç yanılmamışım, bir insan gelişir, bir toplum gelişir demiştim. Öyle de oldu... Buse başardı, Önce “Kim bu kız” diye arattıran herkesin gözü Kıbrıs’a döndü. “Neden Kıbrıs adına yarışmıyor?” diye sorup daha detaylı araştıranlar oldu. Alın size bölünmüşlüğü ve dünya nezdinde var olabilmeyi anlatabileceğiniz bir nokta. Örneklerini spor ve sanat üstünde çok gelişmiş ülkelerin bile bunu nasıl tanıtım amaçlı kullandığına bakarak bulabilirsiniz.
Tebrikler şampiyonumuz, tebrikler bu yolda Buse’ye destek olanlar. İlk başta da söylediğim gibi sana ne söylersek eksik kalır. Gönül isterdi ki doğup büyüdüğün, sahalarında çalıştığın, tozunu, toprağını yuttuğun ülkenle bu arenalarda başarılar elde edebilsin, fakat yine de hangi bayrak altında yarışırsan yarış sen bizim için sevinç kaynağımız, BUSE SAVAŞKAN çok ÇALIŞKAN’ımızsın.