“Çetinkaya’nın İlk Şampiyonluğu”
Çetinkaya’nın ilk şampiyonluğunu araştırmacı-yazar Yücel Hatay, 2011 yılında yayımladığı “Sporumuzdan ve Mücadelemizden Anılar-Öyküler” kitabında öyküleştirerek okuyucularına anlatıyor.
Uzun olan bu öykü içinde sarı-kırmızılı (o dönem kırmızı-beyaz) ekibin ilk şampiyonluğunu, belirli bölümleri alarak sizlerle paylaşacağım.
Futbolu çok seven Can’ın sıcak bir yaz gününde dedesi ile Çetinkaya’yı ziyaretinde yaptığı konuşmalar okuyucuyu o şampiyonluk günlerine götürüyor.
***
“İngilizler, 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun elinden aldıkları Kıbrıs’a futbolu getirmişler. Kıbrıs Türkleri’nin Osmanlı Futbol Cemiyeti adında futbol takımı varmış, Harid Fedai’nin 23 Ocak 1908 tarihli Sünuhat gazetesinden aktardığına göre.
Daha birçok takım vardı. Ama en önemlisi 1930 yılında kurulan Lefkoşa Türk Spor Kulübü idi.
Bu kulüp, 1934 yılında 7 Rum kulübüyle birlikte Kıbrıs Futbol Federasyonu’nu kurdu, yıllarca Rum takımlarına karşı bir Türk takımı olarak mücadele etti, ama bir türlü şampiyon olamadı.
Lefkoşa’da 1943 yılında Çetinkaya Türk Spor Esnaf Ocağı kuruldu, ama federasyona giremedi. 1949 yılında ise bu iki kulüp Çetinkaya Türk Spor Birliği adıyla birleşti. İşte bundan sonra Türk futbolunun esas gücü ortaya çıktı.”
***
“Çetinkaya ilk şampiyonluğunu 1951 yılında elde etti. Karşısında altı Rum, bir de Ermeni takımı vardı. Buna karşılık bir Türk takımı. Ama bu takım öyle bir takım ki, adeta Kıbrıs Türk Milli Takımı. Kimler vardı kimler?
1950-51 sezonunda Çetinkaya’yla birlikte 8 takım mücadele ediyordu Kıbrıs Birinci Ligi’nde.
Çetinkaya sezona fırtına gibi girdi. İlk maçta Larnaka2nın Rum takımı Epa’yı 2-1 yenerek dikkatleri üzerine çekti. Epa, bir önceki sezonun kupa şampiyonu ve lig ikincisiydi. Türk takımının aldığı bu galibiyet Rum seyircileri şaşkına uğrattı. Pezoporikos, Ael, Ayma, Anorthosis de nasibini aldı.
En büyük rakibimiz Apoel ve Anorthosis’ti. Apoel yarıştan geride kalmıştı. Anorthosis yakından izliyordu. Çetinkaya, Anorthosis’i yenerek son iki haftaya lider girdi. Önümüzde Limasol deplasmanında Ael maçı vardı. Çetinkaya bu maçı alırsa büyük avantaj yakalayacaktı.
Çok iyi hatırlıyorum, 13 Mayıs 1951 Pazar günüydü. O gün Lefkoşa’nın Türk kesimi adeta boşaldı desem yeridir.
Arabasını, motosikletini alan Limasol’un yolunu tuttu. Otobüsler, sabahın altısından öğlen on ikiye kadar Lefkoşa’dan Limasol’a yolcu taşıdı. Ben de bir arkadaşımla birlikte gittim. Limasol sokakları, Lefkoşa’dan gelen Çetinkaya taraftarlarıyla doldu taştı.
Dtadyumun kapıları saat 13:00’te açıldı. 10 dakika içerisinde tribünde oturacak yer kalmadı. Geriye kalanlar sahanın çevresine dolarak ayakta izledi. İlk olarak kırmızı beyazlı formalarıyla Çetinkayalı futbolcular alkışlar arasında sahaya çıktı.
(……) O zaman kırmızı beyazdı Çetnkaya’nın forması. Bayrağımızın rengi de kırmızı beyaz ya. Milli takım gibiydi zaten Çetinkaya.
Saat 17:00’de Ael’in vuruşuyla maç başladı.
Kalede Naim vardı. Hatırladığım kadarıyla Mustafa Defteralı, Faik, Suat, Erol, Vedat, Cemal, Derviş, Bardak da oynadı o gün.
Karşılıklı ataklardan sonra Erol’un pasını alan Vedat, her zamanki gibi yine sert bir şut atıyor, top kale direğine çarparak ağları buluyor. Gol sesleriyle yer yerinden oynuyor. Ama sevincimiz uzun sürmüyor ve arka arkaya yenilen iki golle ilk devre Çetinkaya’nın 2-1 aleyhine kapanıyor.
İlk devredeki bu kötü sonuç, Türk seyircileri ümitsizliğe sevkediyor. Fakat ben ümidimi kaybetmiyorum. İçimden bir ses galip geleceğimizi söylüyor.
İkinci devreye daha canlı başladık. Önce Vedat’ın kendine has şutlarından biriyle beraberliği yakalıyoruz. Arkasından Cemal’ın golüyle 3-2 öne geçiyoruz.
Ama Faik’in dördüncü golünü hiç unutamam. Faik topu orta çizgiden Ael kalesine doğru gönderiyor, top kalecinin çabalarına rağmen fileleri buluyor. Herkes şaşırıyor. Ama memnuniyetimiz şaşkınlığımızdan üstün. Skor 4-2 oluyor. Sevincimiz bir kat daha artıyor. Artık maçı almamız lazım. Bir ara kalemiz önünde doğan kargaşalıktan Ael skoru 4-3’e getiriyor, ama çok sürmeden Bardak’ın beşinci golüyle karşılaşmayı 5-3 kazanıyoruz.
Maçtan sonra coşkun tezahürat arasında futbolcularımız omuzlara alınıyor.”
***
“Bizim bir, Anorthosis’in üç maçı vardı. Ondan sonraki hafta Anorthosis bu kez Eba ile 2-2 berabere kaldı. Aradaki puan farkı 3’e indi, ama şampiyonluk şansımız daha fazla arttı.
17 Haziran 1951 Pazar günü Anorthosis bu kez Ael’e 4-0 yenildi. Çetinkaya ile Anorthosis’in birer maçı kalmasına rağmen aradaki 3 puanlık farktan dolayı şampiyonluğu kazandık. Çünkü o zaman galibiyete 2 puan veriliyordu. Yani Anorthosis’in Çetinkaya’nın önüne geçmesi imkansızdı.
Maçtan önce Ael’in Anorthosis’e kasten yenileceği, Apoel’in de bizi yenip Anorthosis’in şampiyon olacağı söyleniyordu. Ama şike yapmadılar.
Çetinkaya böylece ilk kez Kıbrıs Ligi’nde şampiyon oldu.”
***
“Çetinkaya, 1952 ve 1954 yıllarında iki kez Kıbrıs Kupası şampiyonluğunu kazandı. İkisinde de finalde Pezoporikos’u yendi. Bir de lig ve kupa şampiyonlarının karşılaştığı Pakkos Şildi maçları vardı. 1951-1952 ve 1954 yıllarında da galip gelerek bu şilde ismini üç kez yazdıran Çetinkaya’ya yıllar sonra 1969 yılında Pakkos Şildi verildi. Bu şild kulübün müzesinde sergilenmektedir.”