Cırmalamaya devam
Dünden bu yana yağan yağmur, maç öncesi karla karışık yağmurun zaten bozulmak için bahane arayan Girne Mete Adanır Stadı zeminini ağırlaştırması yanında, biriken suların bazı noktalarda havuzcuklar meydana getirmesi futbolcuları iyice zorlayan faktörler oldu. Saha ve hava şartları bahane olabilir ama iki takımın da kale önlerinde yaptıkları basit ve acemice hareketlerle kaçırılan gol pozisyonları da kenar yönetimlerinin canını bir hayli sıktı.
Türk Ocağı zaten gençlerden kurulu bir kadro ile lig sonunun gelmesini bekliyor. Bu nedenle alınan bir puana üzüldüklerini sanmıyorum. Doğukan’ın dört sarı kart nedeniyle cezalı olması, listede olmasına rağmen Ali Avcısoyu’nun oynamaması T. Ocağı için elbette handikap oldu...
Can Polat sağ bekte, Şükrü orta sahada, Eren ise sol kanatta sanırım ilk 11’de ve bu denli uzun süre almaları, üçünün de bir hayli heyecanlı olmalarını getirdi. İki İlker’ler, stoperde bir hayli zorlanmalarına rağmen ellerinden geleni yaptılar. Mehmet Uçar, sağ kanatta ağır kaldığı için etkili olamadı. Eren, ilk yarıda gecikmesi, ikinci yarıda ise heyecanlanması nedeniyle iki pozisyonu değerlendiremedi. Cevdet, gol yollarında yalnız kaldı ama iki kez İbrahim’e çıkardığı paslarda başarılı oldu. İbrahim, bunların birini kalecinin yanından dışarı attı, diğerini ise savunmaya kaptırdı.
T. Ocağı ilk yarıda Göçmenköy karşısında çok zorlandı. Gol yemedilerse, bu onların şansından ve Göçmenköy futbolcularının beceriksizliğinden kaynaklandı. İkinci yarıda, Göçmenköy’ün yaptığı değişikliklerinden sonra, tam tersine, T. Ocağı toparlandı ve sık sık pozisyon bulmaya başladılar. Ama gol atacak usta bir ayak olmayınca T. Ocağı’nın gol atma şansı azalıyor. Yine de, düşme potasından ufak ufak uzaklaşmaları bir avantaj.
Göçmenköy, kullandığı köşe atışlarının sayısı ve rakip kale önünde girdiği pozisyonların çokluğu açısından T. Ocağı’ndan çok daha üstün oynadığı karşılaşmadan üç puan yerine beraberlikle dönüyorsa, son vuruşlardaki beceri eksikliğinden dönüyor. Bekir, yokları oynadı. Arda, zeminden mi, yoksa kendi hatasından mı bilmiyorum ama son vuruşlarda topu bir türlü çerçevenin içine gönderemedi. Stoper Mahmut İneci bile, köşe atışı esnasında topu kafa ile filelere göndermeye çalıştı, bu topta da Ocak kalecisi Hüseyin başarı oldu.
Kadro kalitesi açısından elbette Göçmenköy futbolcuları daha deneyimli futbolculardan kurulu ama altyapıdan gelen genç futbolculardan kurulu T. Ocağı’nı yenme becerisini gösteremediler. İkisinden biri galip gelse, bir anda altıncı sıradaki Dumlupınar’la puanları eşitleyecek ve düşme potasından uzaklaşmış olacaktı. Şimdi, ikisi de cırmalamaya devam edecekler.
Gol sesi çıkmayan, soğuk nedeniyle ancak görevli polis sayısı kadar taraftarın geldiği karşılaşmanın tek güzel tarafı, maç öncesi stat üzerinde yağan kar ve Girne dağlarındaki beyaz kar örtüsü oldu. Bunlar da olmasa, termometrenin üç dereceyi gösterdiği havaya rağmen bu zevksiz karşılaşmada uyuyabilirdik.