Doğruları yapınca oluyor
Doğan’ı uzun zamandır ilk kez; telaşsız, sakin, oyuna konsantre ve yenme arzusu ile sahaya çıkmış gördüm.
Yüksek pas yüzdesiyle oynamaları, alan daraltarak rakibe oynama fırsatı vermemeleri, tüm futbolcuların yardımlaşmasının üst düzeyde olması ve koşması farklı galibiyeti getirdi. Aslında atılan gollerden çok, DTB’nin güzel futbolu beğenildi desem hata yapmış olmam.
Emin’in sakatlık nedeniyle ilk 11’de olmaması nedeniyle yerine savunmanın göbeğinde Tunahan oynadı, Ahmet’le birlikte çok da iyi ikili oldular. Selim, son haftalarda gördüğümüz en güzel futbolunu oynadı. Koştu, top çaldı, arkadaşlarına pozisyonlar hazırladı, İsmail’in kendi kalesine attığı ilk golde de topu getiren futbolcu idi.
İbrahim Quadri karşılaşmada en çok koşan, savunmasına yardım eden, adeta arı gibi çalışan futbolcuydu. Hani, iki kişilik oynadı desem yeridir. Doğan’ın ikinci golünü atan Wilmar Junior Amorim’e öyle bir asist yaptı ki, atmayanı döverler yani. O derece güzeldi.
Ali, Selim ve İbrahim Quadri bu kadar koşunca, çoğunlukla fazla koşmayan Kenan bile deparlarla sağ kanattan Dumlupınar kalesine inerek muz ortalar yaptı ve üçüncü gole de imza attı. Koral, yerine giren Emin ve Emre’de savunmanın kanatlarından bindirme yapınca, rakip iyice bunaldı.
Genelde ilk yarılarda skor üstünlüğü ile soyunma odasına giden Doğan T. Birliği, ikinci yarılarda geriye yaslanır, kontrataklardan gol arardı, bu kez tam tersini yaparak baskısını hiç azaltmadan goller aradı.
Farouk’un yokluğunda orta sahada iki kişilik oynayan İbrahim Quadri, belki süper bir futbolcu değil ama çok koşarak rakibin çabuk çıkmasını önlüyor, sahanın her yerinde baskı yaparak hızı ile markajdan kurtuluyor ve en önemlisi de bencil değil, “İlle de ben atayım” düşüncesinden uzak, futbol adına ne yapılması gerekirse onu yapıyor.
Dumlupınar karşısındaki Doğan, attığı gollerle taraftarlarını sevindirmiş olabilir ama ben sahada yaptıklarını beğendim. Tek anlamadığım, sakatlık nedeniyle ilk 11’den çıkarılan Ufuk yerine Selim’i sahaya süren Sedat Hoca neden başarılı bir futbol oynayan Selim’i çıkarıp yerine Ufuk’u koydu. Ufuk, DTB’nin en kötü futbolcusu oldu oynadığı 34 dakika içinde.
Dumlupınar futbolcuları, belki kafalarını Kupaya takmış olabilirler ama sonradan oyuna giren Adewole dışında görevini tam yapan futbolcu sayısı yok denecek kadar azdı.
Savunmanın ortasında oynayan Olcay ve İsmail çok hata yaptılar. İsmail kötü gününde olmasının yanında şanssızdı. Doğan adına tabelaya yazılan ilk golü kendi kalesine attı. O’nun gibi diğer bir şanssız futbolcu ikinci yarıda oyuna giren Arda oldu. Farkı ikiye indirdikleri 70. dakikadan hemen bir dakika sonra bu kez O da kendi kalesine topu gönderdi. Bu golden sonra Dumlupınar iyice çöktü.