FIBA siyasi ve ırkçı ayrımcılığın alasını yaptı…
Gündemi son zamanlarda meşgul eden kuşkusuz en önemli olaylardan biri Yakın Doğu Üniversitesi Kadın Basketbol takımının maçlarını Türkiye Basketbol Federasyonu’nun verdiği karar doğrultusunda KKTC’de oynayamayacak olması. Bu karar farklı mercilerce çok fazla tartışıldı. Kıbrıs Türkü olarak bu tür durumlara artık alışır ve tepki veremez olduk. Ülkemizde çok deneyimli spor yazarı ve gazeteci ağabeylerimiz var. Onların da bu konuyu irdelemesini beklerdim. Nasıl ki Serdarlı KTFF üyeliğinden alındığında ortalık ayağa kalktı, bu konuda da mücadele etmek görevimizdir. Çünkü bu bana göre toplumsal bir sorundur. Özellikle böyle bir olayda sesimizi daha da yükseltmemiz gerekmektedir. Türkiye’de insanlar YDÜ takımının başarısından ve transferlerinden bahsediyor. Böylesine bir takımı ligde görmenin heyecanını şimdiden yaşıyor. Peki ya Kıbrıs Türkü? Kendi takımımızı neden kendi ülkemizde canlı gözle izleyemiyoruz?
Türkiye Basketbol Federasyonu’nun vermiş olduğu karar saçma ötesi bir karardır. TBF Başkanı Harun Erdenay’ın yapmış olduğu “Kararı FIBA verdi” açıklaması ise bundan daha saçma bir açıklamadır. Siz TBF Başkanı iseniz ağırlığınızı koyup sizin federasyonunuza üye bir takımın hakkını sonuna kadar savunacaksınız. Harun Erdenay’a FIBA’dan gelen “YDÜ maçlarını KKTC’de oynamayacak” mektubundan sonra ne tepki verdiğini inanın çok merak ediyorum. Eminim itiraz bile etmemiştir, mücadele bile etmemiştir.
Bu takım iki yıl boyunca Türkiye Kadınlar Basketbol 2.Ligi’nde oynadı. Orada oynarken sesiniz neden çıkmadı? Tüm yönetmeliklerde TKB2L’den iki takım Süper Lig’e çıkacak denildi. Bu iki takımdan biri de YDÜ oldu. Kıbrıs takımı olması mı gözünüze battı? Bizler Kıbrıslı Türkler olarak kendi ülke takımımızı burada görmek istiyoruz. Lefkoşa’da izlemek istiyoruz. Bir Kıbrıs takımının maçlarını Türkiye’de yapmasının ne Kıbrıslı Türklere faydası vardır ne de Türkiye basketboluna.
Harun Erdenay YDÜ’ye Kosova’nın verdiği mücadeleyi örnek gösterdi. Sevgili başkan bu YDÜ’nün yalnız başına vereceği bir mücadele değildir. Yazımın başında da söyledim. Eğer YDÜ, TBF’ye üye bir kuruluş ise sen bu federasyonunun başkanı olarak hakkını sonuna kadar savunmak zorundasın. Öyle kestirip atamazsın. Kıbrıslı Rumlar itiraz etmiş dendi. FIBA’ya böyle bir itiraz gitmiş dendi. Ne olmuş yani Kıbrıslı Rumlar itiraz ettiyse? Geçtiğimiz Mart ayında Kosova’nın FIBA üyesi olduğu süreçte Sırbistan da bu üyeliğe karşı çıkmamış mıydı? TBF bu kadar korkak olmasın. Çıksın bizim ülkemizin takımını savunsun.
Türkiye Ligi Avrupa’nın en önde gelen basketbol liglerinden. Bu yüzden güçlü bir de lobisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani istedikten sonra yapamayacağı şey yok. FIBA Avrupa Başkanı Turgay Demirel de bir Türk olarak elini vicdanına koysun ve bu işin peşini bırakmasın. Tabi Demirel’in gözü daha yükseklerde değilse! Avrupa Kupası maçlarının KKTC’de oynanmamasını anlarım, ancak Türkiye Ligi maçlarının KKTC’de asla oynanamayacağının söylenmesine kesinlikle inanmam.
FIBA ana statüsünde; ‘Din, dil, ırk ve siyasi fikir gözetmeksizin herkese eşit yaklaşırım’ diyor. E hani nerede? Kıbrıs Türkü ne yapsın? Tanınmadığı için uyuşturucu batağına, fuhuş batağına mı saplansın? Kıbrıslı Türkler spor yapmasın mı? Kıbrıslı Türklerin kurum ve kuruluşları adlarını dünyaya duyurmasın mı? FIBA’nın birinci maddesi aynen şöyle: “FIBA siyasi ve dini ayrımcılık yapmayacağı gibi, herhangi bir nedene dayalı ayrımcılığı tolere edemez.” Tamamen şov ve göstermelik yazılmış bir madde. Şu an FIBA’nın yaptığı siyasi ayrımcılığın alası. Madde 4’de ise şöyle diyor: “Dünya çapında basketbolu her yaş grubunda ve kadın erkek ayrımı yapmaksızın kontrol etmek, düzenlemek, denetlemek, yönetmek, güçlendirmek ve teşvik etmek.” E hani işte biz teşvik olduk. Adımızı farklı yerlerde duyurmak istiyoruz. Bu işe para da döktük, yüreğimizi de koyduk. Maddenin başında ‘DÜNYA ÇAPINDA’ yazıyor. Yoksa biz dünyada değil miyiz?
Yazımın sonunda YDÜ’ye tavsiyem bu işin peşini bırakmamasıdır. Bu iş daha bitmedi. Sevgili Harun Erdenay da bunun üzerini kapatmasın. YDÜ’nün haklarını savunsun. FIBA’nın bir ana statüsü varsa o ana statüye uymasını sağlasın. Bu yolda YDÜ yalnız yürümemeli ve TBF de TBF’ye bağlı kulüp ve oyuncular da bu alanda mücadele etmelidir. ÇÜNKÜ BU İNSANLAR SAVAŞMIYOR, SİYASET YAPMIYOR. BU İNSANLAR SPOR YAPIYOR… YA DA DAHA DOĞRU BİR DEYİŞLE KIBRIS TÜRKÜ SPOR YAPMAYA ÇALIŞIYOR… KIBRIS TÜRKÜ SPOR YAPMAK İSTİYOR…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.