Futbol sevdadır, aşktır…
Futbolun ne anlam ifade ettiğini, futbola sevdalı biri olarak “AŞKTIR” diyebilirim. Biraz da şairane takılırsam, “SEVDADIR” derim… Her spor branşı, onu yapan açısından da böyledir, eminim.
İşte bu satırları yazmaya iten sebep de Doğukan Mert Kurt’un bizim Hüseyin Özbarışcı’ya röportajının içinde saklı.
Yenicami’nin genç futbolcusu Doğukan, futbol sevdasını şu sözlerle anlatıyor: “Futbol benim için bir yaşam kaynağıdır. Futbol, bazen çok mutlu eder sizi, bazense acı verir yüreğinize. Bazen güldürür, bazen ağlatır. Bazen kızdırır sizi ama yine de futboldan vazgeçemezsiniz. Hayatınıza bir kere aldığınızda, bir daha asla çıkaramayacağınız en büyük sevdanız olurverir futbol.”
Doğukan ve onun gibi düşünen gençlerin hayatından çekin alın futbolu, afallarlar… İşte başarı bu aşkla gelir, zirve yolculuğu daha da kolaylaşır ve yürünür. Bu AŞK, yapılan işe sevgiyi getirir, severek yapılan her iş de beraberinde BAŞARI getirir. Okuyunca bu gençleri, geleceğe inancım daha da artıyor ve içim ferahlıyor. Bizi yönetenler de okuyunca, o sorumlulukla hareket edip, gençlerin, sporcuların önlerindeki engelleri kaldırmak için, bütünlüklü politikalar üretmek için aynı heyecan ve istekle çalışmalılar. Yoksa, o uzun nutuklar içinde sadece birkaç satıra sığdırılan spor politikaları, yıllar geçip de baktığımızda karşımızda lâfü-gûzaf olarak durur.
***
Yoğun maç temposunda toparlanma
Pandemi koşullarından dolayı başlayan spor branşlarında, yoğun maç takvimi uygulanıyor. Bu durum spor otoriteleri tarafından çokça tartışılırken, spor federasyonları da hemen hemen her ülkede yeni düzenlemeler getirerek, oyuncu değişiklik sayılarından, kadroların genişletilmesine kadar birçok uygulamayı da hayata geçirdi.
Sıkışık maç takvimi konusunda, son açıklamayı Fenerbahçe Beko Başantrenörü Igor Kokoskov yaptı. Kokoskov, yoğun maç takviminin kendilerini olumsuz yönde etkilediğini söyledi ve “Ben 20 yıllık NBA tecrübesi yaşadım ve maç sayısının çok yoğun olduğu o organizasyonda bile 8 günde 4 maç oynamadım” dedi.
8 günde 4 maç… Yani 2 günde bir maç…
Bu üst düzey performans gerektiren branşlar da ciddi sıkıntı doğurabiliyor.
Sıklıkla mücadele edilen dönemlerde, sporcuların performanslarını tam olarak gösteremedikleri ve başarısız oldukları da gözlemleniyor.
Spor Hekimi Şefika Kızıltoprak “Turkish Journal of Sports Medicine” (S.55/2, s.172-185) için bu süreci yorumlarken, “Yoğun maç programları sırasında maç sonrası yorgunluğu hafifletmek, performansı en hızlı şekilde optimize etmek ve yaralanma riskini en aza indirmek için uygun toparlanma stratejilerine gereksinim vardır” der.
Sporcuda sıkılaştırılmış süreçlerde dehidratasyon, glikojen depolarının boşalması, kas hasarları ve mental yorgunluk gibi risklerle doğuran yorgunluklar yaşanabileceğine dikkat çeken Kızıltoprak sporcuda görülebilecek etkenleri şöyle özetledi:
“Yorgunluk, kas aktivitesi ile ilişkili performansa azalma olarak tanımlanabilir. Tek bir maç sonrası meydana gelen akut yorgunluk, saatler ve günler içinde gelişen fiziksel performans düşüşleriyle karakterizedir. Birkaç çalışmada, elit sporcularda maç öncesi fiziksel performans değerlerine ulaşma, kas hasarı ve inflamasyonun iyileşmesi için 72 saatten uzun bir zamana ihtiyaç olduğu rapor edilmiştir. Birkaç hafta devam eden 3-4 günde bir maçın olduğu yoğun dönemler, onarım ve toparlanma için gereken süreyi yetersiz kılabilmektedir. Dolayısıyla sporcular performans düşüklüğü ve/ veya yaralanmalara yol açabilecek akut ve kronik yorgunluk deneyimleyebilirler. Futbol maçı sonrası yorgunluğun dozu, iç (maç sonucu, rakip takımın seviyesi, maçın yapılacağı yer, maçın oynandığı zemin, vb.) ve dış faktörler (antrenman durumu, yaş, cinsiyet, kas liflerinin dağılımı vb.) toparlanma süresi üzerinde etkilidir.
Yoğun maç programlarının olduğu dönemlerde, performansın hızlı bir şekilde optimuma ulaşabilmesi ve yaralanma riskini minimuma indirmek açısından toparlanma stratejileri önem kazanır. Ancak, günümüzde toparlanma stratejileri üzerinde fikir birliği yoktur”
Kokoskov’un siteminden alıp yazıyı, sporda yenilenmeye getirdik. Burada belirttiğimiz hususta, yarın öbür gün ülkemizde de tam randımanlı başlayacak olan spor müsabakalarında da belki de gündeme gelecek ve bu süreçlerde her takımın da spor hekimleri eşliğinde çalışmalarını sürdürmesi gerekecek. Çünkü, tanınan ve dünya ile buluşan ülkelerin gelişmiş spor altyapıları olduğunu ve oralarda da ciddi sıkıntılar yaşandığını varsayarsak, bizim gibi kapalı bir ülkede bu sıkıntılar daha da ağır sonuçlar doğurabilir.