‘Futbol’ yok, ‘mücadele’ var…
K-Pet Süper Lig’de ilk devrede bekleneni veremeyen iki ekip Küçük Kaymaklı ile Doğan Türk Birliği kozlarını Lefkoşa’da paylaştı. Futbol oynamak için ‘elverişli’ diyebileceğimiz bir havada oynandı maç. İki takımın da eksikleri var mıydı? Kesinlikle vardı. Tribündekiler maçtan keyif aldı mı? Sabaha kadar tartışırız. Bakmayın Doğan Türk Birliği’nin kazandığına. Sahada onlar adına iyi futbol yoktu. Sadece rakipten daha fazla mücadele ettikleri için üç puanı kazandılar.
İki takım da maça tutuk başladı. Doğan Türk Birliği’nde Özenç’in kaydettiği müthiş gole kadar sahada çok bir şey yoktu. Serhan ve Serkan’ı gönderen, yabancılarını değiştiren Doğan Türk Birliği’nde kuşkusuz yepyeni bir kurgu da ortaya çıktı. Caner Oshan’ın bu sistemine oyuncuların da ayak uydurması zaman alacaktır. Özellikle Ahmet Coşkun’un maçta ön liberoda oynaması ve kötü bir performans sergilememesi, Aydın’ın ikinci devrede dümene geçmesi ve geçen haftaki etkili performansını sürdürmesi bu maçın galip gelinmesinde önemli etki sağladı. Ancak kuşkusuz sahanın en iyisi Özenç’ti. Bunu kaydettiği müthiş golden dolayı söylemiyorum. Özenç’in sahada gösterdiği özveri, hırs ve istek herkese örnek olmalıdır. Maç boyunca ilk devre Neval ve Ahmet Can’ın kanadını, ikinci devre de Bayram ve Ali’nin kanadını koridor gibi kullandı. Takım arkadaşlarına pozisyonlar hazırladı, koştu, çalıştı ve maçı istedi. Dediğim gibi Doğan Türk Birliği çok müthiş bir futbol oynamadı, ama en azından sahada özellikle 3-4 oyuncunun ortaya koyduğu performans maçı kazandıran unsurdu.
Küçük Kaymaklı ise tam bir hayal kırıklığı. Bir kere Mehmet Bolkan hocam maça yanlış 11’le çıktı. Daha doğrusu yanlış dizilişle çıktı. Burası kesin. Sol kanatta Neval’ın önde Ahmet Can’ın savunmada başlaması, Doğan’ın o kanadı etkili kullanmasına sebep oldu. Yine aynı şekilde, gerçek mevkisi ön libero olan Ali’den sağ bek, gerçek mevkisi orta sahanın ortası olan Bayram Anday’dan da sağ kanat yaratma arzusunu kesinlikle anlamış değilim. Oyuncuların hiç biri kendi mevkilerinde oynamıyor. Samuel Zokou direk santrafor oynayamaz. Bunu bilmeyen yok. Zokou forvet arkası yada hücuma yönelik bir kanat oyuncusudur. Siz gol ümitlerinizi Zokou’nun üzerine bağlarsanız, kusura bakmayın ama daha çok beklersiniz. Takıma Neval’ı, Shoko’yu ve İbrahim Çıdamlı’yı almışınız, bunların yanında 3 yıldız daha alsanız iyi bir forvetiniz yoksa bitirici bir golcünüz yoksa o takımdan hiçbir şey olmaz. Dün de bunu izledik. Maç boyunca 3-4 kez ‘gol’ olabilecek pozisyonlarda Zokou vardı ve bunların hepsi harcandı. Hele maçın 70’inci dakikalarında Ali’nin ‘al da at’ dercesine adrese teslim ortasında Zokou’nun golü kaçırması maçın kırılma anıydı. Kaymaklı’da bloklar arası çok büyük boşluklar var. Takım savunmadan uzun toplarla çıkmaya çalışıyor. Hem Kaygısız hem de Palaz geriden takımı çıkarırken, uzun top yerine geriden oyun kurmayı denese bu takım belki daha etkili hücumlar geliştirecek. Sizin ilerideki tek uzun adamınız Zokou, o da hava toplarında etkisiz. Oyuncular birbirine çok uzak oynuyor. Bunda da kendi mevkilerinin gereklerini bilmemelerinin sebebi vardır. Onlar da haklı ‘orijinal mevkileri’ oynadıkları yer değil. İşin özeti Küçük Kaymaklı’da kazanma arzusu ve ruh göremedim. Çıdamlı ve Neval’ın da sakatlanmasından sonra oyun tamamen Shoko’nun üzerine kurulu gözüktü. Shoko da sahada çabalayan tek adamdı, ama başta da dediğim gibi ‘bitirici’ bir forvetiniz yoksa istediğiniz kadar etkili orta saha oyuncularınız olsun nafile.
Maçın hakemine gelince. Hakan Muhtaroğlu bana göre kötü bir maç yönetti. Verdiği ve vermediği tüm kartlar tartışıldı. Doğan Türk Birliği’nin penaltısında Ali Akbulut’a sarı kart gösterdi. Orada ‘son adam’ olan Ali’nin hareketine penaltı vermişsen bunun tek rengi ‘kırmızı’dır. Muhtaroğlu pozisyonlara uzak ve oyunun kontrolünü elinde tutamayan bir görüntü verdi.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.