Futbola geri dönüşte nelere dikkat edilmeli? (2)

Futbola geri dönüşte nelere dikkat edilmeli? (2)

Çok geniş izleyici kitlelerine sahip dünyanın en popüler spor faaliyetlerinden biri olan futbol, ekonominin de önemli sektörlerinden biri olma özelliği taşıyor.

A+A-

Haldun Oktay

Çok geniş izleyici kitlelerine sahip dünyanın en popüler spor faaliyetlerinden biri olan futbol, ekonominin de önemli sektörlerinden biri olma özelliği taşıyor. Profesyonel futbolun her geçen yıl ülkemizde de ilerleme kaydetmesi, ülke ekonomisi ve tanınmasına da katkı sağlamaktadır. COVID-19 pandemisi ile ara verilen futbol müsabakalarına geri dönerken, yeşil sahalarda virüs yayılmasını engellemek ve normalleşme sürecini sağlıklı atlatabilmek için tedbirlere mutlak suretle uyulması gerekiyor. Konu ile ilgili olarak Yakın Doğu Üniversitesi’nden Rektör Vekili Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, üzerinde hassasiyetle durulması gereken noktaları ilk röportajın ardından ikincisinde de irdeledi.

Şanlıdağ, bir önceki yazıda COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün esas olarak damlacık ve yakın temasla bulaştığından bahdetmişti. Hastalığın semptomsuz veya hafif seyirli klinik formlardan akut solunum sıkıntısı sendromu ve solunum yetmezliğine kadar ilerleyebilecek spektrumda olduğuna yine ilk yazımızda yer verilmişti. Peki bu bulaş nasıl oluyor? Maske, mesafe ve hijyen kuralları bizi bu virüsten nasıl koruyor? Kurallara uyulmazsa, COVID-19’a yakalanma riskimiz nedir? Aile veya yakın çevremize bu virüsü bulaştır mıyız? El hijyenine özen gösterirken, kullanılan el dezenfektanların virüs yayılmasını engellemede nasıl bir etkisi olabilir? Kapalı alanlarda spor aktiviteleri hiç mi yapılmamalı? Yapılırsa ne gibi önlemler alınmalı? gibi aklımıza sıkça takılan sorulara aşağıdaki yazıda yanıt vermeye çalışıldı.

x81513088-10156762500916099-3463962863062745088-n.jpg

Maske, mesafe ve hijyen kuralları bizi bu virüsten nasıl korur?

SARS-CoV-2 virüsü ile enfekte kişiler bu virüsü üst solunum yolu salgılarında taşırlar. Hastalığı taşıyan kişilerin konuşması, öksürmesi, aksırması gibi aktiviteleri esnasında, ağız salgılarında taşıdıkları virüs partikülleri, aeresol denilen sıvı parçacıkları halinde havada asılı kalır ve yakın temasta oldukları kişileri damlacık yoluyla enfekte ederler. Dolayısıyla, kişiler arasında sosyal mesafenin korunması ve maske kullanılması, kişiden kişiye bulaşı engellemede öneriliyor. Büyük aeresol partiküllerinin 1 metreden uzak mesafelerdeki kişileri enfekte edebilecek virüs miktarına sahip olması, kişiler arasında en az 1.5-2 metre mesafenin korunmasının uygun olacağını gösteriyor. 

Enfekte kişilerin ağızlarından saçılan aeresolların havada çok uzun süre kalamayarak yüzeylere düşmesi ise sık ve ortak kullanılan eşyaların (masa, sandalye, kapı kolu, elektrik düğmeleri,   asansör düğmeleri, merdiven korkulukları gibi) yanısıra ellerimizi ve kıyafetlerimizi de kontamine ederek virüsün toplum içerisinde hızlıca yayılmasına neden olabilir. Futbolcuların, müsabaka öncesi ve sonrasında, ellerini mümkünse en az 20 saniye boyunca su ve sabun ile yıkamaları, uygun olmayan koşullarda ise %60-90 oranında alkol içeren el dezenfektanları kullanarak el hijyenlerini sağlamaları, COVID-19 yanısıra pek çok bulaşıcı hastalıktan korunmada etkili olur.

 

SARS-CoV-2 virüs miktarı kişiden kişiye değişiklik gösterir mi?

Koronavirüs hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebildiği gibi hastalığı taşıyan kişilerdeki virüs miktarı da kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak, birçok bilimsel çalışma, asemptomatik vakalarla, hafif seyirli olarak tarif edebileceğimiz kuru öksürük, ateş, halsizlik, yorgunluk, tat-koku kaybı, mide bulantısı, kusma, ishal gibi semptomlara sahip vakaların virüs miktarının benzer olduğunu ortaya koyuyor. Böylelikle, hiçbir hastalık belirtisi göstermeyen sporcuların dahil virüsü bulaştırabilecek potansiyele sahip olabileceğinin unutulmaması lazım.

 

Futbol ekipmanları dezenfekte edilmeli...

SARS-CoV-2 virüsünün özellikle plastik ve paslanmaz çelik gibi malzemeler üzerinde 72 saat aktif kalabileceği biliniyor. Futbolcuların, aktivite esnasında artan ter ve diğer salgılarıyla taşınan virüs partikülleri, yüzeyleri ve ortak kullanılan futbol malzemelerini kontamine eder. Dolayısıyla, hastalığı taşıyan ancak COVID-19 tanısı konmamış bir futbolcunun kullanmış olduğu ekipmanların diğer futbolcular tarafından kullanılması virüsün takım içi bulaşmasında etkin rol oynayabilir.  Futbol malzemeleri aracılığı ile takım içi bulaş riskini azaltmak için sportif ekipmanların düzenli olarak dezenfekte edilmesi gereklidir. Dezenfeksiyon uygulaması takımları COVID-19 enfeksiyonu yanısıra diğer pek çok enfeksiyondan da koruyacaktır.

                               

Kapalı alanlarda spor aktiviteleri hiç mi yapılmamalı?

Kapalı alanlar mümkün olduğunca tercih edilmemelidir. Sportif aktiviteler açık alanlarda ve bireysel kullanılan ekipmanlar ile yürütülmelidir.  Mecbur kalınan durumlarda ise, ortak kullanılan spor ekipmanları her kullanımdan sonra dezenfekte edilmelidir.  Spor merkezinin büyüklüğü göz önünde tutularak, belirli sayıda sporcunun aktivite yapılmasına izin verilebilir ancak merkez muhakkak havalandırılmalıdır. Havalandırılması ve dezenfeksiyonu düzgün yapılmayan kapalı alanlarda sportif aktivitelerin yapılması koronavirüsün hızlı yayılmasına ve vaka artışına neden olacağı için uygulanmamalıdır.

 

Kurallara uyulmazsa, COVID-19’a yakalanma riski nedir?

Sporcuların ve teknik heyetin futbol antrenmanları için kapalı alanları tercih etmesi, saha dışında maske takmaması, birbirleri ile maskesiz yakın temas kurması, el hijyenine özen göstermemesi, ve en önemlisi PCR testlerinin uygulanmadan müsabakalara katılmaları ile ‘Süper Bulaş’ olarak ifade edeceğimiz, bir kişinin birçok kişiye virüsü bulaştırabilme potansiyelini yüksek oranda barındırmaktadır. Bir önceki yazıda, Çin’deki kapalı bir spor merkezinde asemptomatik bir vakanın 102 kişiye virüsü bulaştırmasından bahsedilmişti. Benzer şekilde, Güney Kore’de 112 COVID-19 vakasının, 12 farklı fitnes merkezine bağlı olduğu ortaya koyulmuştur.  Hawaii’deki fitnes merkezlerinde maske takma zorunluluğu olmadığı dönemlerde bir eğitmenin 21 üyeye SARS-CoV-2’yi bulaştırdığı bildirilmiştir. 

 

Aile veya yakın çevremize bu virüsü bulaştır mıyız?

Enfekte bir kişi ile virüsü taşımayan bir kişinin 15 dakikadan uzun süre, kapalı bir ortamda, maskesiz yakın temas kurması virüsün yayılmasında büyük risk yaratır. Virüs taşıyan ve herhangi bir belirti göstermeyen sporcular da aile bireylerine virüsü bu şekilde bulaştırabilirler. Son zamanlarda bulaştırıcılığı çok daha fazla olan mutasyonlu virüslerin ortaya çıkması, aile içi bulaşı da ciddi anlamda etkilemiştir. İlk ortaya çıkan orjinal SARS-CoV-2 virüsü olarak tanımladığımız virüs, daha yüksek oranda bağışıklık sistemi düşük ve 60 yaş üstü bireyleri enfekte ederken, günümüzdeki varyantların genç ve sağlıklı bireyleri enfekte edebilecek potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. Kişiden kişiye çok daha kolay bulaşabilme özelliği kazanan SARS-CoV-2 varyantlarının, tüm takımı kısa sürede enfekte edebilecek bulaştırıcılığa sahip olması, maske, mesafe, hijyen kuralları yanı sıra düzenli tarama testlerinin devam etmesi gerekliliğini de göstermektedir.

 

El hijyenine özen gösterirken, kullanılan dezenfektanların virüs yayılmasını engellemede nasıl bir etkisi olabilir?

Yapılan çalışmalarda temizliği düzgün yapılmayan ortak kullanılan yüzeyler ve bu yüzeylere temas halinde olan ellerimiz insan sağlığı açısından önemli patojen mikroorganizmaları taşıdığı gösterilmiştir. Sıklıkla kullanılan yüzeylerin ve ellerimizin dezenfeksiyonuna özen gösterilmesi durumunda mikroorganizma oranının %80’lerden %20’lere kadar düşebildiği ortaya koyulmuştur.

 

Yeni mutasyonlu virüsler çıkabilir...

SARS-CoV-2 virüsünün pek çok varyantı vardır. Ancak, günümüzde tüm dünya genelinde endişe uyandıran İngiltere (B.1.1.7), Güney Afrika (B.1.351) ve Brezilya (P1) varyantları bulaşma hızları yüksek olduğu için ön plana çıkmıştır. İlk olarak Hindistanda ortaya çıkan ve mutasyonlu virüslere kıyasla bulaştırıcılığı %40 daha fazla olan Hint varyantı (B.1. 617)  ise son zamanlarda dikkati çekmektedir. Ülkemizde ise İngiltere varyantının halen baskın olduğunu biliyoruz. Ancak, sınır kapılarının açılması ile gerekli kontroller yapılmadan gerçekleştirilecek insan geçişleri ile farklı mutasyonların ülkemizde görülmesi ihtimaldir.

Virüsün genetik yapısında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak gelecekte çok daha farklı virüsler ortaya çıkabilir. Yeni tiplerin bulaşma hızı yüksek olabileceği gibi aşıların bu virüslere etkisiz kalmaları da söz konusudur. Bu nedenle, toplum içinde virüsün yayılımın kısa sürede kontrol altına alınması önemlidir.

 

SARS-CoV-2 ‘nin Alfa, Beta, Gamma ve Delta Varyantları... Hangi varyant ne kadar tehlikeli?

Aralık 2019’da ortaya çıkmasından itibaren yeni tip koronavirüs hastalığının (COVID-19) etken patojeni olan SARS-CoV-2, çoğunluğu etkisiz olan birçok değişim göstermiştir. Virüsün temel yapısını değiştirmeyen ve bu nedenle viral evrime katkıda bulunmayan bu değişimler yanısıra virüsün temel özelliklerininin değişmesine neden olan ‘mutasyon’ olarak adlandırılan, virüsün yapısal ve yapısal olmayan proteinlerinde değişimler de ortaya çıkabiliyor. Bu değişimler önceki varyantlara kıyasla daha bulaşıcı ve daha öldürücü yeni SARS-CoV-2 varyantlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

Dünya Sağlık Örğütü (DSÖ), COVID-19 varyantarını bulaşıcılıkta artış, virülansta artış,  hastalık klinik  seyrini olumsuz ekileme ve  mevcut teşhislerin, aşıların ve terapötiklerin etkinliğinde azalmaya neden olup olmamalarına göre sınıflandırmaktadır. ‘Endişe Verici Varyant (VOC)’ kategorisinde Alfa (İngiliz), Beta (Güney Afrika), Gama (Brezilya) ve Delta (Hindistan) olarak tanımlanan 4 farklı varyant yer alırken, ‘İzlenmesi Gereken Varyant (VOI)’ kategorisinde Epsilon (2 varyant), Zeta, Eta, Theta, Iota, Kappa ve Lambda olarak adlandırılan 8 farklı varyant tanımlanmıştır.

İlk kez İngiltere de tespit edilen SARS-CoV-2 varyantı ‘Alfa’ (B.1.1.7), Güney Afrika’da tespit edilen ‘Beta’ (B.1.350) ve Brezilya’da tespit edilen ‘Gama’ (P.1) varyantlarından sonra ilk kez Hindistan’da ortaya çıkan ve tüm dünya genelinde yayılmaya devam eden SARS-CoV-2’nin başak proteinini kodlayan genlerde meydana gelen mutasyonlara bağlı ortaya

Bu haber toplam 521 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.