Gençler Birliği – Yeni Boğaziçi karşılaşmasının analizine geçmeden önce, benimde içinde doğup büyüdüğüm ve taraftarı olduğum Gençler Birliği’nin son yıllarda yaşadıkları ve yaşattıkları kitap olur. Üç sezon Mustafa Gülcan başkanlığında takım alt liglerden kurtarılarak laik olduğu Süper Lig’de mücadele etmeye başlarken, Ahmet Ogan’dan boşalan teknik direktörlük görevine getirilen Hasan Topaloğlu ile tarihinin en güzel sezonlarını geçirir duruma geldi. Geçtiğimiz sezon son haftalara kadar başa oynayan Gençler Birliği, yeni sezonda tabii ki hedefini şampiyonluk olarak koymuştu. Ancak bir taraftan hedef şampiyonluk olarak belirlenirken, diğer taraftan da kulüp parasızlık yüzünden kötü günler hatta aylar geçiriyordu. Aslında başkan Mustafa Gülcan ‘paramız yok’ deyip, sezon öncesi gözde olan oyuncularını da taliplerine vererek hem kendisini, hem de kulübü düzlüğe çıkararak bırakıp gidebilirdi.

Gitmedi!

Nedeni ise gayet açık; kendisine verilen sözlerdi.

Aslında sadece başkan Gülcan’a değildi bu verilen sözler. Bu sözler, teknik direktör Hasan Topaloğlu’na ve camianın ileri gelenleri verilmişti ki, Topaloğlu da kendisine gelen teklifleri kabul etmedi.

Etmemekle de yerden göğe kadar haklıydı.

Çünkü bu oyuncularla bu takım şampiyon olacak kadroya sahipti.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok bundan dört – beş hafta önce Hasan Topaloğlu patlama noktasına gelerek, maddi sıkıntının devam etmesi durumunda istifa edeceğini belirtmişti. Şampiyonluğun en büyük adayı durumunda zirvede bulunan takım için hemen kollar sıvandı ve bir miktar para bulunarak futbolculara az da olsa ara ödeme yapıldı ve gün kurtarıldı.

Ancak zaman durmuyor ve kulübün içinden çıkılmaz duruma geldiği gerçeği hepimizin suratına tokat gibi patlıyordu. Durumdan çaresiz kalan Başkan Mustafa Gülcan’da istemeye, istemeye Yusuf Beyazi’yi taliplisi Mağusa Türk Gücü’ne verdi.

‘Vay anam sen nasıl böyle bir maç öncesi böyle bir işi nasıl yaparsın’ diye başkan Gülcan’a yüklenmeler başladı.

Bu durum ha şimdi oldu, ha bir hafta sonra olmuş ne fark ederdi. Herkesin bildiği devre arasında sadece Beyazi değil, birçok futbolcunun ayrılma isteği var. Şimdi burada öncelikle İskele camiası, bu heyecanı bize yaşatan teknik direktör Hasan Toplaoğlu ve ekibine, Gençler Birliği takımı içinde ter döken tüm oyunculara teşekkür etmeli. Ancak, en önemlisi eğrisi ile doğrusu ile İskeleli olmamasına rağmen bir İskeleliden daha fazla çırpınan, bizlerden daha fazla acı çeken başkan Mustafa Gülcan’a teşekkür etmeli.

Şimdi gelelim maça…

Hafta içinde bunların yaşanması sonucu moral ve motivasyonunu kaybeden Gençler Birliği takımı kendi evinde konuk ettiği Yeni Boğaziçi takımına 1-0 mağlup oldu. Gençler Birliği bu karşılaşmada aslında kötü futbol oynamadı,  Neredeyse karşılaşmanın doksan dakikalık bölümünün seksen dakikası Yeni Boğaziçi yarı sahasında geçti. Burada sorgulanması gereken aslında karşısında savunma anlamında iyi direnç gösteren bir takıma karşı pozisyon üretememesidir. Mehmet Erol ve Yusuf Beyazi’nin sarı kart cezası nedeniyle forma giymediği maçta, Yeni Boğaziçi takım oyuncularının saha içerisinde sarf ettikleri performans ne istediğini bilen bir görünüm içindeydi. 20 yaşındaki Ahmet Yalçın, takımı adına güzel bir gol atarken, 38 yaşındaki tecrübeli file bekçisi Ersoy Saydağ’ın da kendini maça verdiği zaman kalesinde neler başaracağını bir kez daha gösterdi. Gençler Birliği, bu sezon sahasında ilk kez mağlup olurken, Yeni Boğaziçi takımı da sekiz hafta sonra kazanmayı başardı. Gelinen noktada Gençler Birliği camiası yaşanan mali krizi çözmediği takdirde çok daha kötü günler kapıda onları bekler diye düşünüyorum. Yeni Boğaziçi takımı ise aldığı bu galibiyetle kendi evinde oynayacağı Baf ülkü Yurdu maçı öncesinde moral ve motivasyon buldu.