Hayalet hücum
Hem Bağcıl adına hem Doğan Türk Birliği adına oyun kalitesi çok düşük. Bunun nedeni pas kalitesinin düşük olması, yapılan top kayıpları. Her iki takımda da topsuz koşuların çok az yapılması. Takımlar durarak oynadı. Hem top rakipteyken hem atak yaparken koşmayan oyuncular var. Rakip ceza alanına gitmekte zorluk yaşayan takımlar uzun toplar deneyerek alternatif üretmeye çalışıyorlar. Bu da takımları daha etkisiz hale getiriyor çünkü top kayıpları yaşıyorlar. Halbuki çabuk ve pas yaparak oyunu açma yoluna gitseler daha etkili olacaklar. Tabi bunu yapmak için de koşmak gerekir.
Beklentim daha yüksekti. Kupa maçında izlediğim Doğan Türk Birliği takımını Bağcıl karşısında göremedim. O koşan takım gitmiş yerine keyifsiz bir takım gelmiş. Doğru tercihler yaparak pas yüzdesini artırdığı zaman pozisyon bulup etkili olduğunu söyleyebiliriz. Peki bunu yaptıkları süre yeterli mi? Kesinlikle değil.
Kenarlardan daha çok gitmeli, doğru pozisyonlarda doğru pas tercihleri yapılmalı. Kalabalık alana top göndermek yerine kenardan gelen oyuncular kullanılmalı. Son vuruşlarda yapılan hatalar düzeltilmeli. Orta alan daha fazla sorumluluk alıp oyunu yönlendirebilmeli. Kenan’daki istek, mücadele, gayret Makusa’da yok. Bu düşündürücü. Kaçırdığı bir gol vardı ki saç baş yoldurdu. Aydın’ın güzel golüyle kazandı. Kötü oyunun karlı tarafı oldu.
Bağcıl takımının onbirine baktığımızda özellikle ilerde bulundurduğu dört oyuncu önde Ertaç, arkasında Zekai, Raif ve İbrahim Çıdamlı ile her takımın savunmasını zorlayacak, ataklarıyla rakiplerini boğacak, çok gol atacak zannedersiniz. Görünen o ki “vay be” dedirten bu durum sadece kağıt üzerinde.
Takım değişken oynuyor. Maç başında daha bir bütün gibi görünürken bu bütünlüklerini çabuk kaybediyorlar. Bu değişkenliğin nedeni yaş ortalaması yüksek olan futbolcuların değişen performanslarına bağlanabilir.
Bağcıl değil gol atmak pozisyon bulmakta zorlanıyor. Oyuncular ileri çıkmaya korkar gibiydi. Kontra ataklarda bile destek gelmedi.
Ön libero oynayan iki oyuncu Abdullah ve Petrov da ofansif gücü yüksek oyuncular. Bu yüzden hücumu daha fazla düşünmeliler. Çok geride kaldıklarından uzun toplarla rakip kaleye gitmek durumunda kaldılar. Bu toplarda Ertaç stoperlerin arasında çok yalnız kaldı, etkili olamadı. Arkasında bulunan ya da ordaymış gibi görünen oyunculardan destek alamıyor. Eğer hücuma destek vermeyecekse üç adamın orda işi ne? Hayalet gibiler…. En önemlisi de işlemeyen bu sistemde maç boyunca ısrar edilmesi.
Savunması ayrı bir telden çalıyor. Sanki takımın bir parçası değil gibi. Diğer oyunculardan çok kopuklar. Çok geride oynuyorlar. Neredeyse ceza alanının hemen önünde çakıldılar. Gelen toplara ilk müdahalelerde başarılı olsalar da ağır kaldıklarından ikinci müdahalelerde rakip oyuncuları kaçırdılar. Sıkıntı yaşadılar.
Üç maçta alınan bir puan ile sezon başındaki hedefler bir kez daha düşünülmeli.. Hedef üst sıraları zorlamaksa eğer çözüm üretilmeli.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.