İSTİKRAR VE OYUN DİSİPLİNİ…
Ligin yeni ekibi Değirmenlik kendi evinde şampiyonluk adayı Doğan Türk Birliği’ni konuk etti. Maç öncesi kime sorsanız mutlak favori “Doğan” derdi diye tahmin ediyorum. Ancak futbolun sahada kazanıldığını bir kez daha Değirmenlik futbolcuları kanıtlamış oldu.
Değirmenlik Sadık Cemil Stadı ciddi anlamda zor bir saha, bunu bir kere iyi hesap etmek lazım. Hem sentetik oluşu, hem de konuk takımların bu zemine uyum süreçleri kesinlikle oyuncu performanslarını etkiliyor. Bu maçta Doğan Türk Birliği’nin ikinci devrede ortaya koyduğu “silik futbol” bunun göstergesi.
Takımın oyuncu direnci ikinci yarıda çok düştü ve Değirmenlik sürekli kontra ataklarla Doğan savunmasını rahatsız etti. Değirmenlik takımı oyuna tutuk başladı. Özellikle Kenan’ın ayağından kalelerinde gördükleri basit gol, bunun arkasına da Salih’in sol çaprazdan kaydettiği gol takımın direncini iyice düşürdü.
Doğan takımı bu gollerin ardından da pozisyonlar buldu ancak “Bu maç bitti, nasıl olsa bu maçı alırız” havasına erken girerseniz bunu bedelini pahalı ödersiniz. Değirmenlik takımı tam oyundan kopmuş, oyunun kontrolü Doğan’ın elinde derken, Serkan Önet gibi bir tecrübenin “gereksiz” yere yaptırdığı penaltı ev sahibi ekibi bir anda maça ortak etti.
Golün akabinde Değirmenlik takımı, maç öncesi kafasındaki “Doğan’ı zor yeneriz” düşüncesinden kurtuldu ve oyuna ortak oldu. Bu dakikadan sonra daha kompakt oynayan ve rakibi zorlamaya başlayan bir Değirmenlik takımı ortaya çıktı.
2-1’den sonra da Doğan pozisyonlar bulsa da yine Amani ve Victor sahneye çıktı. İlk yarının son anlarında topu önüne müthiş alan Victor düzgün bir vuruşla takımının soyunma odasına moralli gitmesini sağladı.
Değirmenlik’te haftalardır herkes Victor ve Amani’den bahsediyor, yerli oyuncuların oyuna çok katkı yapamadığından söz ediyor.
Bu konuda ben de herkesle hemfikirdim. Ancak bu maçta özellikle Sercan Çoban ve Hasan Mercan’ın oyuna koydukları katkı galibiyeti getiren etkenlerden oldu. İkinci yarıda oyuna giren Osman Çobanoğlu da kontra ataklarda sürekli Doğan defansını rahatsız etti. Hasan Mercan özellikle ikinci devrede sağ kanadı çok iyi kullandı. Sercan savunmada kritik hamleler yaptı.
Doğan takımına gelince. Geçen yıldan oturmuş bir iskeletiniz var ve bu oturmuş takımın içine herkesin takımında görmek istediği Serkan Önet ve Serhan Önet’i alıyorsunuz. Ha bir takım şampiyonluğa oynarken “yenilmeyecek, kötü oynamayacak” diye bir futbol zihniyeti yok. Doğan da yenilecek.
Ancak önemli olan bu yenilgiden gerekli derslerin alınması. Siz maçın başında 2-0’ı yakalamışsanız, bunu ne yapıp ne edip koruyacaksınız. Geçen yıl “takım tecrübesiz”, “oyuncular genç” gibi bahanelerin arkasına saklanabiliyordunuz. Ancak bu sene bunlar mazide kaldı. Tecrübeli ve yıllardır bir arada oynayan bir ekibiniz var.
Salih Güvensoy hücumsal anlamda iyi işler yaptı ancak savunmaya gerekli desteği vermedi. Aydın Aygın sağ kanattan sürekli bindirmeler yaptı ama son paslarda yanlış tercihler yaptı. Kenan Oshan attığı frikik golü dışında neredeyse sahada yoktu. Doğan’da gerekli malzeme var ancak henüz istikrar yok.
Caner Hoca bu istikrarı sağlarsa Doğan camiasının beklediği şampiyonluğun gelmesi içten bile değildir.
Hakem Osman Özpaşa’ya gelince. Osman Hoca tribünlerden ve kulübeden çok tepki alsa da verdiği ince çizgi üzerindeki kararların çoğunda doğru düdük çaldı. Ha bir hakem yanlış düdük çalacak mı? Elbette çalacak.
Ancak bana göre Osman Özpaşa bu gergin maçı adil yönetmiştir. Verdiği ve vermediği kartları sabaha kadar tartışırız. Ancak bu da hakem takdiri ile alakalı bir durumdur. Benim önerim, antrenörler, futbolcular ve spor camiası içerindeki tüm kesimler hakemleri eleştirmek, sürekli hakemlerde suç aramak yerine “biz ne yaptık?” sorusunu kendine sorsun…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.