Oturup beklememeliyiz
Türkiye’de spor yaşamlarına devam eden Buse ve Merve, başarılarıyla göğsümüzü kabartmaya devam ediyorlar.
Atletizm pistlerinde fırtına gibi esen Buse Savaşkan’ın ve plaj ve kar voleybolunda Merve Çelebi’nin başarılarıyla gururlanmayan var mı?
Geçmişte de nice başarılı sporcumuzun yurt dışında çok başarılı platformlarda izledik.
Nedense bu sporcularımızı izlerken, bir yanım sevinç ve gururla, bir yanım da hüzünle kaplanır.
Sevincimi tahmin edersiniz de, hüznüm?
Hüznüm Kıbrıs’ın çözümsüzlüğünden, ülkemizin içe kapanıp biz bize kalmaya hapsedilmemizden.
Yıllardır bu ülkede “çözüm” derken, bizi eleştirenler ve çözümsüzlüğün tarafında duranların içi bu başarılı sporcularımızı izlerken sızlamıyor mu? Benim ideallerimde hiçbir zaman “Çözümsüzlük çözüm” olmadı.
Bir çözüm olacaksa eğer, bizi şimdiki durumdan çok daha ilerilere taşımalı. Hem de sadece spor alanında da değil; eğitimde, ekonomide, turizmde, bilimde, sanatta… Yaşamın olduğu her alanda…
***
Konumuz sporda kaldığından, yine buraya bağlayacağım.
Buse ve Merve’yi izlerken, şunu gördük: İmkânlar ve fırsatlar yaratılırsa, daha nice başarılı sporcumuzu uluslar arası arena da izleyebileceğiz. Ve bunu yaparken de buralarda yeni çıkışlar, ekonomik alanlar, sponsorluklar ve finans sahası yaratacağız. En önemlisi şu an tanınmadığımız Dünya’da, boy gösterecek tanınacağız.
***
Eminim ki, bu satırları okurken şunu diyenler de vardır:
“50 yılı aşkındır süren müzakerelerden bir sonuç çıkmadı, bundan sonra mı çıkacak?”
Bu noktada da şunu yapmalıyız, Liderliğimiz, müzakere masasının yeniden kurulması için çalışılmalı, bu yönde yoğun lobi oluşturmalı, Silihtar’da oturup beklemeden, tüm paydaşlarla temaslar kurmalı, belirli komitelerle birlikte eş zamanlı çalışmalı. Bu temaslarda da Akdeniz’in küçücük Kıbrıs adasının Kuzey tarafındaki durumu anlatmalı ve çıkış aramalı. Ki bu yapılırsa “olur”… Geçmişte Yeşil Hat Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün imzalanması, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun oluşumu bu temasların getirisi olarak karşımızda…
***
Yine yazının temasından koptum, döneyim…
Biz müzakereler başlamasını beklemeden, iç dinamiklerimizi hayata geçirip, kendimizi Dünya ile buluşmaya hazırlamalıyız. Bilhassa, dışa açılımda daha kolay olduğundan bireysel spor dallarına daha fazla odaklanmalıyız. Bunun yanında, iyi zeminlere sahip futbol sahaları yapmalıyız, tesislerimizi çağdaş hale getirmeliyiz, alt yapılarda çağdaş eğitimlerin verilmesini sağlanmalıyız…
İyi tesisleri her branşta sağlamalı, tüm bölgelerde sporcu taramaları yapıp biz seçilen sporcularımızın, hem mental, hem fiziksel eğitimlerini sağlamalıyız…
Bunlar ve daha fazlalarını yaparsak, olası bir anlaşma durumunda, uluslar arası alanda daha nice sporcumuzu göreceğiz, daha çok Yiğitcan’ları, Meliz’leri, Reşat’ları, Buse’leri, Merve’leri göreceğiz…
Yeter ki kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlarla adımlarımızı atalım. Umutsuzluğa kapılmadan ve oturup beklemeden biz kendi hazırlıklarımızı yapmalıyız. Hedeflerimize ulaşamazsak da bu ülke çocuklarının ve gençlerinin çağdaş tesislerde ve yapı içinde spor yapmalarına olanak sağlayan adımları atmış oluruz.