Hep söyledik, bu ülkede sporda başarıyı sağlamak istiyorsak, çocuklara ve gençlere önem vermeliyiz. Onlara belirli imkanları sağlamalıyız diye. Eğitim ve gelişim çocuk yaşlarda başlar ve bu da devletin görevidir.
Gelecekte başarılı bir nesil yaratmak istiyorsak, bu çocuklarımızı iyi yetiştirmekle olacak. Bu çocukların sporla ve sanatla buluşmasını sağlarsak, bu dünya nezdinde tanınmayan (son dönemde iki toplumlu görüşmelere baktığımızda, bu zihniyetle daha uzun yıllar tanınmayacak olan) ülkemizin, dışarıya açılan iki penceresi olacaktır.
Tek yapılması gereken, bu noktalarda istemek ve adım atmak.
Adım atarsak olmaması için bir neden yoktur.
Yani her bölgeye ölçek olarak küçük ama modern spor tesisleri yapmamız, ilkokullardan başlayarak başarılı sporcu taramaları yapmamız, o çocuklarımızı emin ellerde yetiştirmemiz ve geliştirmemiz, sporda teşviki artırıcı politikalar geliştirmemiz, sporu amatör anlamda da her yaşa yaymamız, spor branşlarımızın dünya ile buluşması için ciddi lobicilik faaliyetlerine girişmemiz yapılamaz mı?
Yine aynı şekilde sanat anlamında da buradan, onlarca yapılabilecek (ama yapılmayan) madde sıralayabilirim ama köşemiz spora dair olduğundan başka bir yazıya bırakıyorum.
Unutulmasın ki, gelişen konjonktürde sınırlara takılmayan yegane çıkış noktamız bu iki alan olacaktır. Yeter ki biraz itekleyelim.
***
Yukarıda çocuklarımızın ve gençlerimizin spordaki öneminden bahseden bir giriş yazısı yazdıktan sonra, bizim Hüseyin Özbarışcı’nın, gazetemizdeki yazı dizisi, “Geleceğin Kramponları”ndan bir röportaja gidelim.
Merit Alsancak Yeşilova’nın genç yeteneği Mehmet Erfinike röportajında, ülkemiz futbolunun en önemli sorununu şu sözlerle anlattı:
“En büyük sorunumuz, kesinlikle ülkemize konulan ambargolardır. Ambargolar yüzünden bizim gibi gençler çok büyük haksızlığa uğruyor. Çünkü dışa açılım maalesef yok. Ayrıca bana göre 3-4 kulüp hariç diğer kulüplerin altyapıları da yetersiz. Bu konulara çare üretilmesi lazım”
***
Tüm genç sporcular gibi, Erfinike de hem dışa açılım sorununu, hem de altyapı sorununu en önemli sorun olarak görüyor. Öyle de.
Eğer bir çıkış arıyorsak, bu konuları önceliklerimiz sırasına koymalı ve adımlar atmalıyız. Ama gerçek anlamda adımlar… “Adım attım, oldu” değil. Adım atarak, yürümektir kastım.