Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona’nın, Bayern Munih’e 8-2 yenilmesinin yankıları devam ediyor. Belki 100 yılda bir denk gelecek skora şahitlik ettik bu karşılaşmada. O Barcelona ki, yeri göğü inleten, lime lime döküldü Bayern karşısında.
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak gösterilen Messi, takımının kalesinde gördüğü her golden sonra, kahırlara büründü. Başını yerden kaldıramadı.
Büyü sona mı ermişti?
Efsane çökmüş müydü?
Barcelona, kendi tarihinin değil, Şampiyonlar Ligi tarihinin de değil, dünya futbol tarihinin en ağır hezimetini yaşarken basın günlerdir bu hezimet haberleri ile çalkalanıyor.
İspanya’da gazeteci Marcelo Bechler, bu hezimetin ardından sözleşmesi 2021 yılında bitecek olan Messi’nin, takımdan ayrılmak istediğini yönetime bildirdiğini yazdı.
AS gazetesi de Barcelona’nın Messi’yi takımda tutmak için, suyuna gittiğini ve ne isterse yapabileceğini önerdiğini, bunun üzerine de tecrübeli yıldızın teknik direktör için Xavi’yi önerirken, seçimi beklemeden erken seçime gidilmesini ve yönetimin de değişmesini istediğini yazdı.
Yani, Messi diyor ki, “Kalırım ama siz giderseniz, Xavi de gelirse.”
Barca’da futbolcular ve kulüp başkanı Bartemou arasında çekişme yıllardır devam ediyordu aslında. Bu yeni ortaya çıkan bir durum değildi. Ancak bu hezimetin ardından, her şey açık açık, basın önünde daha net konuşulmaya başlandı.
Başkanın PR şirketlerine paralar ödemesi, bu PR şirketlerinin kulüp aleyhine propagandalar yapması ve futbolcuların da açıkça başkana cephe almasını okuduk, yabancı spor basınından.
Entrikalarla dolu bir yönetim şekli ile yönetilen, yıldızlar karması vardı, dünya futbolunun zirvesinde. Ve o zirveden hızla bir düşüş maçı.
Bilhassa yıldız futbolcu Messi ile arası açık olan Bartemou, sırf Messi çok istedi diye Neymar’ı yeniden kadroya dahil etmedi. Gerekçe de Barcelona-PSG arasındaki görüşmelerde arada kalan 20 milyonluk fark. Neymar, eski takım arkadaşları Suarez ve Messi ile aynı takımda yeniden forma giymek için, “Cebimden vereyim 20 milyonluk farkı ve Barca’ya döneyim” dese de, Bartemou istemedi diye bu transfer gerçekleşmedi.
Hatırlanacağı üzere Barcelona forvet hattı, MSN olarak adlandırılıyordu ve peşi sıra kupaları müzesine götürüyordu. Hangi takım savunması karşısında MSN (Messi-Suarez-Neymar) görmek isterdi ki?
Neymar’ın boşluğunu doldurmak için transfer edilen Griezmann da bu boşluğu dolduramayınca, başkanın para ile desteklediği bazı yorumcular, suçu yine Messi’ye attı ve “Messi, Griezmann’ı dışladı, istemedi” yorumlarında bulundu. Hal böyle olunca yakışıklılığı ve zarif futboluyla dikkatleri üzerine çeken Griezmann bir anda basının gündemine oturdu ve Messi, “Kulübü idare eden adam” olarak yeniden okların hedefinde oldu.
“Herkes herkesle yakın arkadaş olmak zorunda değil” açıklamsını yaptı, kaptan Messi ve Griezmann ile aralarında bir sorun olmadığını söyledi. Ama Amerika kıtasının sıcakkanlılığı yoktu, Fransız futbolcuda ve bu soğukluk, kendini beğenmişlik olarak yansıdı Barca’ya.
İşte tüm bu çalkantılar, yönetimsel zafiyetler, olaylar, dedikodular, basının saldırması, beraberinde Bayern hezimetini getirdi. Hem de bu hezimette, Barca’dan ayrılan Coutinho’nun baş imzası vardı. Coutinho, eski takım arkadaşlarının kalesinde gördüğü 6’ncı golün asistini yaparken, 7’nci ve 8’inci gollere imzasını attı.
Maçın ardından açıklamalarda bulunan tecrübeli futbolcu Gerard Pique, “Bu utanç verici bir şey. Dibe vurduk. Kulübün her türlü değişikliğe ihtiyacı var. Bunu teknik direktör, futbolcu olarak söylemiyorum. Yapısal bir değişiklik gerekiyor. Kimse dokunulamaz değildir. Eğer yeni bir kana ihtiyaç varsa ben de kendimi feda etmeye, gitmeye hazırım” dedi.
Ve okların ucundaki isim kulüp başkanı Bartomeu maç sonunda, “Çok üzgünüm. Felaket bir gece oldu. Bazılarını zaten düşündüğümüz kararları alma zamanı geldi” ifadesini kullandı.
Yaşanan bu hezimet ve tartışmalar, teknik kadroda değişikliğe giden Barca’da, sportif direktör Eric Abidal’ın da sözleşmesine son verildi. Hızlı bir adımla takımın başına efsane futbolcu Ronald Keoman getirildi.
Bakalım bu adım Barcelona’nın eski günlerine dönmesine ilaç olacak mı?
***
Göçmen yıldızları topluyor
Süper Lig ekiplerinden Göçmenköy yaptığı transferlerle dikkat çekiyor. Tecrübeli futbolcuları, bir bir kadrosuna toplayan Lefkoşa temsilcisi ligde, bu tecrübeli kadronun avantajlarını da, dezavantajlarını da yaşayabilir.
Göçmen’in transferlerine baktığımızda Serhan Önet gibi, Ali Duvarcı gibi, Hüseyin Taşçı gibi, Bilal Ceylan gibi oyuncuları görüyoruz. Yıldız statüsünde olan bu futbolcuların kaliteleri tartışma kaldırmaz. Ancak yaşlarını almış bu futbolcuların sıkıntısı yaşanır mı?
Keza Göçmenköy’ün kadrosuna baktığımızda Kemal Uçaner gibi 43 yaşına basacak olan bir yıldızın barındığını da dikkate alarak, yeni transferlerden Burak Koçar’ın 32 yaşında, Serhan Önet’in 39 yaşında, Bilal Ceylan’ın 35 yaşında, Ali Duvarcı’nın 39 yaşında, Hüseyin Taşçı’nın 31 yaşında olduğunu söyleyebiliriz.
Tabii bu değerlendirmeyi yaparken, 25 yaşındaki genç golcü Remzi’nin de kadroya dahil edildiğini unutmamamız gerekiyor. Remzi’nin de abilerinin yanında, onların tecrübelerinden yararlanarak üzerine koyarak ilerleyeceğini düşünüyorum.
Bu yıldızların performansları bir sezona aynı doğruda yayılır mı bilemem ama, Göçmenköy bu kadrosu ile ligin belirleyicisi olacağından eminim.