Mağusa Türk Gücü bu yıl beklenen oyunu sahaya yansıtamıyor. Bunun birçok nedeni var tabi ki. Daha önceki maçlarda da sahaya yansıttığı performansı eleştirmiştim.
Küçük Kaymaklı karşısında kazanmış olabilirler. Ama dışarıdan bakıldığı zaman her geçen gün takımın yaşadığı sıkıntılar artarak devam etmekte.
Bu maçı rakip takımın iki tane bireysel hatası ile kazandılar. Akan oyunda neredeyse pozisyonları yok.
Devre arasında ne oldu bilmiyorum ama Ünal soyunma odasından çıkmadı. Belli ki bir şeyler yaşanmış.
Aslında orda kalan sadece Ünal değildi. Tüm takımın ruhu, mücadele gücü içerdeydi. Doğal olarak da son dakikaya kadar sadece kovalayan taraf idi.
Uğur sol bek başladı. Zaman zaman oyuna adapte oldu kenardan geldi. Zaman zaman dedim çünkü Uğur bireysel performansının çok gerisinde.
Son bölümde oyundan alındı isyan etti. Kart gördü. Hareketlerine devam etti. Kırmızı kart görecek kaygısı olmadı.
Bu yaşananlar ciddi bir disiplin sorununun olduğunun en büyük göstergesi.
Bunun yanında sadece Uğur’un değil, tüm takımın bireysel performansı çok düşük. Bu da takımın performansı ile doğru orantılı.
Takım koşmuyor, mücadele etmiyor. Ciddi efor sarf edilerek kazanılan toplar ise hemen rakibe teslim ediliyor. Pas oyunu yok, boşa çıkan yok.
Özgür Ongun’un yerleşik savunma arasından topu alıp dönüp rahatça kaleye şut atması da sorgulanmalı. Savunma niye temaslı oynamıyor.
Küçük Kaymaklı ligin en az gol yiyen takımlarından birisi. Bu maçı seçmemin nedeni ise tam saha performanslarını canlı izlemek.
Puanlar tesadüf eseri mi, yoksa doğru oyunla mı kazanılmıştı? Kalelerini gole nasıl kapatmışlardı?
Tüm bu soruların cevabını sahada sergiledikleri performansla buldum.
Kaleciden en önde oynayan Özgür’e kadar herkes oyunun içinde. Herkes görevini tam olarak yapıyor.
Bir defa takım boyu savunma yaparken kısa. Bu durumda top kapma olasılığı yüksek. Öyle de oldu. Bu anlayışı Mağusa Türk Gücü’ne maç boyunca arka arkaya üç pas yapma şansı vermedi.
Baskı sonucu kazanılan topları doğru bir anlayış ile tek ve kontrol paslarla desteklediler. Bu durumda rakip sadece kovalamak zorunda kaldı.
Savunma bloğu kayma ve kademeleri yerinde yaptı. Beklerin kademesi hiç gecikmedi. Raif, topu verdiği zaman geriden oyun kurma konusunda da başarılıydılar.
Muhammet Ali Uçar her yerde vardı. İnanılmaz önsezisi ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi sayesinde ilk müdahaleleri hep yapan isim oldu. Takımın iki yönüne de destek verdi.
Geride kalanlara da haksızlık etmemek gerek aslında. Herkes verilen görevi yapmakta başarılıydı.
Peki futbolun ilkesini sahaya doğru yansıtan bir takım nasıl kaybetti?
Maç boyunca iki kritik hata yaptılar.
Birincisi Çağlar son derece gereksiz bir hareket yaparak penaltıya sebebiyet vermesiydi.
İkincisi ise, kaleci Raif’in sol kanattan Mehmet Gürlü’nün ceza sahasına gönderdiği topu zamanlama hatası yaparak ıskalamasıydı.
Futbolu ilginç ve vazgeçilmez kılan hatalardır oyunu olmasıdır. Küçük Kaymaklı basit hatalar yaparak bu maçta sadece üç puan kaybetti.
Ama bence kaybederken sahaya yansıttığı performans ile ileriki maçlarda birçok başarıya imza atacak kazanımlar çıkarttı.