İki takımın bu beraberlikten çok da memnun olduklarını düşünmüyorum.
Çünkü her iki takım da özellikle ikinci devrede skor tabelasını değiştirme adına şansları buldu.
Bu pozisyonlarda şanssızlık da vardı, beceri eksikliği de, savunmanın zamanında müdahalesi de.
Maçın henüz üçüncü dakikasında Lefke geliştirdiği ilk atakta penaltı kazandı. Herman’ın vuruşu direkten döndü, devamında Kemal’ın şutunu Ercan önledi, akabinde Hasan, Kemal’a tamamen gereksiz bir müdahale yaparak rakibine penaltı kazandırdı.
Kasım’ın golüyle öne geçen Lefke adına ilk devrede şunu diyebilirim ki; sanki ev sahibi onlardı, Yenicami deplasman takımı.
Yenicami ilk iki maçında son dakikalarda ya puan aldı, ya da galibiyeti kaçırdı. Moral ve motivasyonu etkileyen bu skorların ardından Lefke gibi bir takıma ilk dakikalarda geriye düşmenin de reaksiyonunu vermeleri zaman aldı.
Devre adına Yenicami adına ciddi bir tane atak vardı, o da Yakup’un direkten dönen topu. Devre sonuna doğru toparlansalar da gerçek reaksiyonlarını ikinci yarıya daha hızlı başlayarak gösterdiler. Çünkü ilk yarıda düz yolda üçüncü vitesle giden, hızlanmak isteyen ama vites yükseltemeyen bir araba gibiydiler.
İkinci yarı hareketlenme meyvelerini verdi, rakip baskı altına alındı. 51’de Serhan’ın kafasında geri dönen topta Sadıklar-Moses altı pasta topu önlerindeki kaleye atmak yerine birbirlerini önlediler, bu da ‘Nasıl kaçar’ denen bir pozisyondu. 61’de Göktaş’ın asistinde Fırat’ın golü skoru eşitledi. İlk organize atakları golle sonuçlandı.
Bundan sonra da oyun tamamen Rus Ruleti gibi oldu. Dağılan oyun anlayışı ama hızlı, bir an önce kim gol atar düşüncesi. Son yarım saatte gel gitler yaşandı.
74’te Rahmi’nin kaydettiği gol el gerekçesi ile verilmedi. Bu dakikadan sonra Lefke’nin bir topu çizgiden çıkarıldı, Yenicami’de Fırat müsait pozisyonda içeri kesmek yerine kaleye vurduğu bir pozisyonu daha iyi değerlendirebilirdi. Günün sonunda da iki taraf bir puana razı oldu.
Yenicami’de bu yılı kabuk değiştirme yılı olarak görüyorum. Çünkü takımdan ayrılan yıldızlar, Haziran ayında teknik heyet değişimi, ardından yönetim değişimi. Süper Kupa’da uzatmalarda gelen mağlubiyet, ilk iki haftada son dakikalarda kazanılan puan ve kaybedilen puanlar. Lefke karşısında basit bir hata sonucu rakibe kazandırılan bir penaltı sonrası toparlanmaları zaman aldı. Yukarda dediğim gibi, sanki deplasmandaydılar. İkinci devrede oyununun belli kısımlarında verilen reaksiyonların maçın geneline yayılması lazım. Kenardan hamle oyuncularının neler yapabileceğini teknik heyet daha iyi biliyor ama üç haftalık dönemde pek bir yansıması olmadı. Gelecek hafta Mesarya zor deplasman, Yenicami için olumlu veya olumsuz ‘dönüm noktası’ olacak o maçın neticesi.
Lefke her yıl olduğu gibi mütevazi bir kadroya sahip. Hele bu maç öncesi kaleci Mehmet şiş bir bileğe sahipti ama oynadı. Lefke’de savunma demek, Aykut – Yakup demek. Aykut iki haftadır yok, Yakup da maçta önce ilk 11 düşünüldü, sonra yedeğe çekildi sakatlığından dolayı oynamadı. Savunmanın direği bu iki elemanın yokluğunda Kaan – Armstrong ikilisi görevlerini bir iki pozisyon dışında doğru ve iyi yaptı. Lefke adına artı buydu. Eksi ise hamle oyuncularının azlığı. Eksikler Toygar hocanın elini zayıflatan bir unsurdu. Yenicami’ye oranla bu maçta çıkan bir puan onlar adına artı, ama hocayı tanıdıysam kazanabileceği bir maç olduğu için üzülüyordur.
Lig uzun maraton ama erken kayıplar, cepten gidiyor. Bu söylediğim özellikle Yenicami için geçerli.