Bu sezon oynadığı oyun ve aldığı sonuçlarla kağıt üzerinde Binatlı’nın favori olduğu bir karşılaşma, 2-2’lik eşitlikle sona erdi.
Maçı Binatlı da galibiyetle noktalayabilirdi, Cihangir farka da gidebilirdi.
Günün sonunda bir maçın sadece 90 dakika olmadığını, uzatmaların da belirleyici olduğunu gördük.
Binatlı, sezon başından beri kendine has bir oyun felsefesi benimsemiş bir takım. Bunu söylememdeki neden, 9 haftası geride kalan ligde bazı takımların halen nasıl bir oyun anlayışı oLduğunun belirsiz oluşu. Takım olarak kalabalık savunma yapan, karşı ataklarda alan daraltan, ileri uçta yer alan 3 ismi ile topu buluşturan, özellikle beklerini hücumda kullanan bir takım Binatlı.
Maçın henüz başında çalışılmış bir duran top organizasyonu ile Binatlı skor avantajını ele almasına karşılık üstünlüğünün devamını getiremedi. Cihangir, basit pas hataları, top kayıpları ve hücum elemanlarına pozisyon hazırlayamamakla beraber Binatlı’nın ilk yarının kalan bölümlerinde yaşadığı rehaveti değerlendiremedi. Belli ki devre arası soyunma odasındaki konuşma etkili olmuş. İkinci yarı başında ilk yarıdaki Cihangir’den eser yoktu.
Binatlı adına maçın kırılma anı 54’te John Bello’nun karşı karşıya kaçırdığı net pozisyondu. Bu gol filelerle buluşsa, belki Binatlı’nın o dakikaya kadar iyi oynamadığı maç kopacaktı.
Ancak Cihangir’in ikinci yarıda yarattığı baskı meyvesini verdi. Beklerin de hücuma katkısı ile 56’da Mikail’in asistinde Amadou skoru eşitledi. Bu golle bocalayan Binatlı rakibi üzerine bilinçsizce giderken, savunma tedbirlerini de azalttı. Orta alan elemanları da oyundan düşen Binatlı’da bu bölgeye kenardan yapılan müdahale yetersiz kaldı. Dakikalar 74’ü gösterdiğinde de Yaşınses’in ortasında Amadou’nun kafa golü konuk ekibi öne geçirdi. Bu maç Amadou’nun belki de takımına en çok verimi sağladığı maçtır. Attığı goller yanında fiziksel üstünlüğünü zaman zaman iyi kullandı, ataklarda pivot santrfor görevini yaptığı servislerle iyi yerine getirdi.
İkinci golden sonra geride büyük boşluklar veren Binatlı üzerine giden Cihangir’de Özgür’ün direkten dönen topu, Mete ile gelen ve harcanan birçok net pozisyon Cihangir’in farka gitmesini engelledi. Bunlar da Cihangir için kırılma anlarıydı. Hücumda deyim yerindeyse yaşanan ‘laubalilik’ uzun zaman sonra gelecek galibiyeti etkiledi. Maç boyunca Cihangir savunması tarafından adeta nefes aldırılmayan Kemal Uçaner, uzatmalarda savunmanın ve kalecinin sektirdiği iki topu filelerle buluşturarak boş bırakılınca ne kadar tehlikeli bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi.
Günün sonunda 1 puana sevinen Binatlı, giden 3 puana üzülen Cihangir oldu.
Binatlı’yı izlediğim birkaç maça baktığımda, ilk defa bu kadar etkisiz gördüm. Bunun formulü hiç kuşkusuz Batshi, Bello ve Uçaner’e uygulanan yakın markajdı. Gün sonunda gelen 1 puan umutların ve yenilgisizliğin devam etmesini sağladı. Karşılaşmanın ikinci yarısında gördüğüm Cihangir ise hücum yollarındaki beceriksizliğini saymazsak, her takıma zor anlar yaşatan bir kapasiteye sahip. Hele bir de Yannick’in geri dönmesi ile Cihangir gerçek hüviyetine kavuşacak kanaatindeyim.
Maçın hakemi Serkan Durmaz yardımcıları ile birlikte kötü bir karşılaşma yönetmedi. Tek eksiği geç kullandığı kartlar ve vermediği bazı faullerdi. Skora etki edecek bir hata yapmadı.