Sonbaharın son gününde, ligde baharı yaşayan iki takımın maçına, oynadıkları futbol, verdikleri mücadele ve topladıkları puanlarla, zirve yarışını soluksuz takipleriyle, bakalım kim güze devam edecek ya da kim hazandan kışa girecek. Değirmenlik ve Lefke takımlarının bu bilinmeyen, fakat son derece çekişmeli geçecek karşılaşması Lefkoşa’da başladı.
Değirmenlik takımı haftalardır kazanmanın verdiği moralle maça daha baskılı ve istekli gibi başlayacak düşüncesiydim. Fakat taktik dizilişleri ve rakip takımın yapabileceklerini iyi gören Ali Oraloğlu, kurgusunu ve oyun yapısını çok doğru yönetti. Bu oyun yapısıyla birçok maçı kazanan takımının, oynayarak üretmektense en güçlü oldukları yönlere yani Hüseyin Bıldırcın’ın boş alanlara gireceği hücumlara güvendiler. Bir de kazanılan köşe atışlarında uyguladıkları çeşitli hücum çeşitlerine. Bu tarz da bir duran top denemesinde golü bulmaları ve devreyi önde tamamlayarak, istedikleri sonucu devre adına almış oldular. Fizik kaliteleri özellikle bu rakibe karşı gün yüzüne olumlu olarak yansıması, sezon sonuna kadar şampiyonluk yarışında olacaklarının en büyük göstergesi oldu. Oyuncuların performanslarını Ali Oraloğlu son anına kadar kullanması ve erken değişikliğe gitmemesi, kendileri adına çok ciddi bir soruna dönüşebilir. Zira sakatlık ya da cezalı oyuncularının olmadığı haftalarda yedekten on bire alacağı adamlardan verim alamamasını getirebilir. Takımın özellikle savunma bütünlüğü ve hücum geçişleri çok dengeli ve kaliteli durumda. Rakiplerine duran topların dışında neredeyse pozisyon verdirmediler. Sonuca gidecek takım gibi görünmeleri, ligin devre arasında yapacakları nokta transferlerle şampiyonluk yarışının en büyük adaylarından biri olduklarını gösterdiler.
Lefke takımı özellikle dış sahada oynadığı hemen hemen her maç uyguladığı katı savunma oyun sistemini yine sahaya getirdi. Taktik dizilişleri ve saha içi mevki değişiklikleriyle yaptıkları savunma kurgusu, rakiplerini bekleyerek ileri de alan yaratma düşünceleri özellikle tek kanat tarafından oluşunca, istedikleri hücum zenginliğini yaratmayı başaramadılar. Çağan Çerkez’in takımı haftalardır öne geçen ve maçı kazanan bir takım görüntüsündeydi. Fakat bu maç devreye geride girmeleri, oyun yapılarında ve kurgularında değişime gitmelerini gerektiriyordu. Mesela, takımın fizik gücü son derece iyi olduğu için önde baskı yaparak rakibin hatasını zorlaması ve sonuç alabilmesi denenmeliydi.
Oyuncu Performansları savunma duruşları ve dirençleri açısından çok iyi gözüktü. Fakat savunmada yaratılan bu takım bütünlüğünün oyunun diğer yönünde yani hücum yönünde de daha iyi uygulamaya geçmesi kendilerini gerçek anlamda çok güçlü bir takım haline getirecektir.
Bir sezon boyunca ikinci oyun planı olmadan devam etmek hiç de mümkün değildir. Rakip hataları üstüne hazırlanmış bir kurgu size uzun maraton olan lig de şampiyonluk veya ilk 3 içerisinde yer bulmanızı getiremez. Hatta götürüsü daha fazla olur zamanla geçtikçe. Çözülürsünüz ve kendi silahınızla tıpkı bu gün olduğu gibi kayıp yaşarsınız. Duran toplarla iki maç kazandıktan sonra hala bunun üstüne devam etmek size sadece birkaç maç kazandırır. Yine de bu düşünceyle rakiplerine son dakika gol atıp maçı beraberliğe getirecek pozisyonları yarattılar.
Eksik adamların etkisini çok hissettiklerini de söylemek gerekiyor. Oyunun her anında Candy’nin olmayışı, geriye oynadıkları anlarda Kasım Tağman’ın olmayışı kendilerini çıkmaza soktuğu bir gerçekti. Sonuç olarak Lefke takımı sezon devamında tekrar seri galibiyetlere başlayacaktır. Fakat oynayarak kazanabilmeyi hemen öğrenmeleri gerekiyor.
Hakem değerlendirmesi; Utku Hamamcıoğlu, son derece kritik geçecek maçı özellikle erken kullanmadığı kartlarıyla bence oldukça dengede tutarak, güzel bir maçı, yardımcıları Halil Erdem Canaloğlu ve Serkan Özdenkci ile tamamlamış oldular.
Maçın Adamı; Hem topun takımında kalması için yaptığı kısa ve doğru paslar, hem de gerektiğinde gönderdiği doğru zamanda uzun toplarla günün en iyisi Semih Ünaldı oldu.