Geçtiğimiz hafta, “Belge’nin Penceresi”ni yazarken, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında “Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi” konusunda 60 yıllık kavganın sonuna gelindiği ile ilgili olarak taraflara sunulan “ORTAK BELGE” henüz kabul edilmemişti.
Ancak, kabul edilme olasılığı yüksek olan bu Ortak Belge’den hareketle, (nitekim “Belge’nin Penceresi”nin yayınlandığı 8 Şubat 2014 Cumartesi günü taraflarca kabul edilmişti) hareketle, Ortak Metinde KTFF-KOP görüşmelerinde bundan sonra, nasıl bir çözüm ortaya çıkacağı konusunda bazı senaryoları gündeme getirmiştik.
Bugün artık, Ortak Metin Eroğlu ile Anastasiadis tarafından kabul edildiğine ve genel çözümün ana hatları bu metinde yer aldığına göre, KTFF-KOP görüşmeleri, FIFA gözetimindeki KTFF-KOP prosedüründe mi devam edecek?
Yoksa, Ortak Belge’nin 3. maddesinde yer alan tek egemenlik, “Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklere eşit yayılacak” şeklindeki iki eşit egemenlik ile Ortak Belge’nin 7.maddesinde hayat bulan “Hiç bir taraf, diğer taraf üzerinde otorite ve idari yetkiye sahip olmayacak” düşüncesinden hareketle, dünyanın tanıyacağı Federal Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında “İKİ EŞİT FEDERASYON” mu olacak?
Ortak Belge’de yer alan diğer can alıcı bir maddede “Birleşik Kıbrıs Federasyonu, iki tarafta eşzamanlı yer alacak referandumda anlaşmanın onaylanması sonucu ortaya çıkacaktır. Federal Anayasa, Birleşik Kıbrıs’ın iki eşit statüye sahip, iki kurucu devletten oluşacağını belirtecektir.”
Böylece, zirvede tek egemenliklikli Federal Kıbrıs Cumhuriyeti yer alırken, iki kurucu devlet tüm yetkilerini Federal devletin müdahalesinden ayrı olarak “Enjoy” yaparak, kendisi kullanacaktır.
Bu olgu, kurucu devletin tüm idari yapısına indirgenebileceğine göre, sporda nasıl uygulanacaktır?
Kıbrıslı Türkler, IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) başta olmak üzere, futbolda FIFA; atletizmde IAAF, basketbolda, voleybolda yani sporun tüm branşlarında uluslararası temsiliyeti kazanacak mı?
Bence, Futbol Federasyonu Başkanı Sertoğlu’nun, KKTC MOK Başkanı Serdar Savim’in (ki bu anlaşma kabul edildiğinde KKTC varlığı sona erecektir) sormaları gereken soru budur.
Bu konudaki sorumuza , Futbol Federasyonu Başkanı Sertoğlu, “biz bu görüşmelerden daha öndeyiz” şeklinde yanıt verdiyse de, kanımca şimdi farklı bir statü ortaya çıkmıştır.
Bu statüde, iki ayrı egemen kurucu devlet yer almaktadır. Bu nedenle, FIFA’nın KTFF ile KOP’a sunduğu geçici düzenlemenin dört ana prensibi arasında yer alan “Bu geçici düzenleme metni, sadece futbolla ilgili olup, Kıbrıs’taki politik meselelere emsal teşkil etmeyip, Ada’da nihai çözüm bulununa kadar geçerlidir” denmektedir.
KTFF-KOP görüşmelerine bir de bu perspektiften bakmakta yarar vardır diyorum.
----------------
Spor Bakanlığı’nda yaprak oynamıyor!
CTP-BG/DP-UG hükümeti kurulduğu günden beri, uhdesine aldığı bakanlıklarda güya çok başarılı olmuş gibi, Sporu da alan Bakan Denktaş, adeta Sporun yolunu unutmuş.
Yani, Sporu bir kasaba veya köy olarak düşünürsek ve o köyden veya kasabadan sorumlu olan kişi, adını ben koymayım, çünkü koskoca bakana başka sıfatlar yakıştırmak istemiyorum; o köyü veya kasabanın yolunu unutursa ne olur?
Orası bakımsız, imarsız bir yere döner. Olayı, bu şekilde somutlaştırdıktan sonra gelelim Spor vs. Bakanı Denktaş’ın sporda ne yaptığına. Eylül 2013 tarihinde kurulan ve altıncı ay içerisinde olan bu hükümetin icraatları arasında sporda ve gençlikte ne yaptığını sorun canım Bakan Denktaş’a. Ha, KTFF-KOP görüşmelerine karşı çıkması, bu nedenle karşı çıktığı Futbol Federasyonu ile imzalanan ve kulüplere dağtılması gereken 2,500,000 TL’lik protokol, Mormenekşe Cemal Balses Stadı’nın çatısının açılışı ha birde izlediği KTSYD Kupası. Spor Koordinatörü’nü bile yollattı ama yenisini bulmak istemedi.
Bir de, unuttuğu Gençlik Dairesi var. Gençlik Dairesi Müdürlüğünü beş yıldır yapan sevgili Gençay Eroğlu’nun “Beş yıldır Gençlik Dairesi’ne uğrayan yok” diyen yürek acısı demeci var.
Velhasıl, Spor Bakanlığında yaprak sallanmıyor. Hadi, hızlan yanılt biz dostum Serdar.
--------------------
Nostalji: Lefkoşa Karması Beyrut’ta 19 Mayıs 1950
Kıbrıs’ta, Birleşik Kıbrıs’ı yeniden kurma görüşmeleri ivme kazanırken, bu doğrultuda “Kıbrıs’ta Futbolu Birleştirme” misyonu da Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu ile Kıbrıs (Rum) Futbol Federasyonu arasında devam ediyor.
Bu bağlamda, arşivleri bir taradığımızda, sevgili Yücel Hatay’ın “Dünden Bugüne Sporumuz” adlı dört ciltlik araştırmasının ilk kitabı olan 1942-1955 döneminde Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların ortak ligi ve ortak karmaları olduğunu görürüz.
İşte, bu etkinliklerden biri 19 Mayıs 1950 tarihinde Lefkoşa Karması’nın Lübnan’ı ziyaretinde Beyrut’ta yapılan iki dostluk karşılaşması idi.
İşte, sadece Lefkoşa kulüpleri futbolcularının yer aldığı Lefkoşa Karması’nda yönetici olarak M.Asım ve Çetinkaya’dan beş futbolcu Vedat Cipsi, Mustafa Defteralı Ali Denizer, Derviş Latif ile Bardak yer alıyordu. Buna ek olarak, Kıbrıslı Rum futbolcular dışında bir Ermeni Kulübü olan AYMA’dan Karabet de kadrodaydı.
Bu bağlamda, Lefkoşa Karması oynadığı iki karşılaşmada 1-1 ve 2-2 berabere kalmıştı.