Göçmenköy, DTB karşılaşmasını pekala kazanabilirdi eğer pozisyonları gollerle sonuçlandırabilselerdi.
Karşılaşmanın ilk on dakikası içinde, Emin, Debouto’nun şutunu çizgiden kafa ile çıkarmasa, Remzi’nin vuruşu direkten dönmese, Göçmen karşılaşmaya iki farkla başlayabilirdi. Uzatmada kaçırdıkları pozisyonları saymıyorum bile. 90+’lar oynanırken, önce Bilal, sonra Remzi kafa vuruşlarını düzgün yapsalar, bırakın mağlubiyeti, üç puanı alan taraf olurlardı.
Ama futbol böyle bir şey işte; Onların yapamadığını ilk yarıda DTB yaptı. Dodou kazandığı topu hızla sahasından çıkan Emin’e verdi, Emin kale içinde Orgill’i buldu, O da çerçeveye topu göndererek maçın tek golünü Göçmen ağlarına bıraktı.
İlk yarıda sakatlanarak çıkan Kenan DTB’nin tüm planlarını altüst etti. Tüm maçlarında Kenan’ın getirdiği toplarla veya attığı gollerle puanlar alan DTB, Kenan çıktıktan sonra Göçmenköy baskısı altında kaldı.
Ahmet’e savunmanın göbeğinde eşlik eden Efe kıvamında değil. Emin, elbette stoperde Ahmet’le çok iyi bir ikili ama sol bekte çok daha fazla katkı veriyor takımına. Dün de hem savunmada stoper gibi gol vuruşlarını önledi, hem kanat akınlarında katkı koydu, hem de Orgill’in golünün asistini yaptı. Oyuna sonradan giren futbolculardan bir tek Ufuk’u beğendim. Fizik yapısı henüz güçlü değil ama top tekniğinin iyi olduğunu bize gösterdi. Hascan, eski Hascan değil. Mustafa, top oynamak yerine rakipleri ile didişiyor, skoru ikiye taşıyacak fırsatı cömertçe harcayarak ikinci yarıda sancı çekmelerini devam ettirdi. Arda’da uzun boyuna rağmen gol yollarında etkili olamadı. Bence ilk yarı sonunda oyundan alınan golün sahibi Orgill Arda’dan daha etkili forvette.
Göçmenköy güçlü bir kadroya sahip. Mücadele eden, koşan oyuncuları var, gelgelelim; son vuruşlarda etkili olamadılar. Remzi, ilk yarıda direkten dönen vuruşu dışında sahada yokları oynadı. Toure ve Debouto, koşan, fizik gücü yüksek, hızlı futbolcular. Birçok top taşıdılar ama gol vuruşu yapan olmayınca, çaresiz kaldılar. İkinci yarıda oyuna giren Bekir etkili olamadı.
Göçmenköy’ün savunmasında Bilal gerçek bir emniyet sibobu. Hem savunmada geçit vermedi, hem de uzatmada rakip kale önünde gol aradı. Kafa vuruşunda top sekmese, gol yapması işten bile değildi. İbrahim Çıdamlı ise sahada adeta bir virtüöz. Tüm duran topları olumlu kullanıyor, araya paslar atıyor. Rakip kalede tehlikeler yaratıyor. Tek olumsuz davranışı maç içinde rakipleri ile çok didişiyor. Skor olarak geride iken bu tip hareketler rakibin ekmeğine yağ sürer.
Ferhat Tuna, çaldığı düdüklerde pek hata yapmadı ama kart göstermelerde eşitliği sağlayamadı. Özellikle ilk yarıda; kasti faule, çekmeye, düdükten sonra topu dışarı atmaya kart göstermesi gerekirken göstermedi. İkinci yarıda bu kez aynı faullere, çekmelere kart gösterdi. Maçın başı diye kasti faule kart göstermezsen, aynı faulü yapan futbolcular kart gördüklerinde haklı olarak itiraz ederler.