Genel olarak bir spor dalının gelişmesinde ve sevilmesinde hakemlerin büyük rolü vardır. Bir spor dalını sevdiren de ileriye taşıyan da hakemlerdir. Çünkü onlar kuralları ve adaleti uygulamakla yükümlü kişilerdirler.
Bir yarışmanın mutlak hakimi hakemlerdir. Örnegin; yüz metre koşucusu bir atlet, aylarca final koşmak için çok sıkı çalışmak zorundadır. Final günü gelip de, çıkış anonsu verildiğinde, sporcu takozun üzerine oturur, çıkış yapmak için hakemin tabanca sesini bekler. Eğer, tabanca patlamadan önce çıkış yaparsa “fo-depar” yapar yapmış olur. Hatalı çıkış yapan bu yarışmacı, aylarca çalışmasına rağmen, hakemler tarafından yarıştan çıkartılır.
Neden mi? Çünkü kurallara aykırı hareket ettmiştir.
Atletizm hakemleri bu yarışmacıyı affedebilir mi? Edemez. Neden? Çünkü kural ve kaideler bunu gerektiriyor da ondan. Aylarca çalışmış olmasına rağmen, hata yaptığı için, bu yarışmacıyı yarıştan çıkartmak zorundadırlar. Hiç kimse, hakemler de dahil “bu durum karşısında yarışmacıyı affedelim, çok çalışıp bu noktaya gelmiştir, o yüzden toleranslı davanalım ve yarışsın” deme hakkına sahip değildir.
Futbolda da durum farklı değildir. Çalışan, emek harcayan, mücadele eden, güçlü olan, kurallara göre oynayan takım veya kişiler, hakemler tarafından cezalandırılamaz. Yani futbol oynanmasını engelleyen, zamanı çalan, kuralları suistimal eden takımları, hakemler kollayamaz, onlara karşı toleranslı olamaz. Yani kısacası, hiç bir hakemin, zayıf olan tarafı, kayırma, kollama veya yapılan kural dışılıklara göz yumma gibi bir hakkı veya salahiyeti yoktur.
Özellikle son haftalarda, bir çok maçta tanık oluyoruz. Hakemler, güçsüz olan, zayıf olan, kuralları suistimal etmeye çalışan takımları adeta koruyorlarmış gibi düdükler çalıyorlar. Halbu ki futbol, güce, zekaya, taktik anlayışa ve oyun kurallarına riayet etmeyi gerektiren bir oyundur.
Hakemlerin görevi de, futbolu güzelleştirmek için kuralları uygulamaktır. Zayıf olanı koruyup güçlü olanı engellemekle futbolu ileriye taşıyamazsınız. Futbolda, tempo olduğu zaman, izleyenler keyf alır, maç izlemeye gelir. Eğer futbolu çirkinleştirenlere, hakem olarak sizler de olanak sağlarsanız, futbolu bitirir, değerini yok edersiniz. Ne yazık ki, bazı hakemler, futbolu çirkinleştiren takım veya kişilere yardımcı oluyorlar.
Doksan dakikalık süre içerisinde, gereksiz yere oyunu durduruyorlar. Yere düşen her futbolcu için sahaya önce ilkyardım ekibini, arkasından sedyecileri çağırarak zaman kaybına neden oluyorlar. Kısacası futbolun oynanmasını engelliyorlar. Böyle hakemlik yaparak futbolumuzu bir yere taşıyamazsınız. Sizin göreviniz oyunu kesmek değil, topun oyunda kalmasını sağlamaktır.
En nihayet federasyon başkanı Sertoğlu da bir açıklama yaparak tepkisini ortaya koymak zorunda bırakıldı. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Bizim hakemlerimiz hiç mi Avrupa’da oynanan maçları izlemiyorlar. Hemen hemen her akşam ekranlarda maç izliyoruz. Lütfen bu maçları izleyin ve hakemlerin nasıl maç yönettiğine dikkat edin.
Futbolun beşiği olarak nitelendirilen İngiltere’de hakemler, ciddi bir sakatlık olmadığı durumlarda oyunu durdurmuyorlar. Yani kafa kafaya çarpışmalar, çok ciddi veya gözle görünen önemli sakatlanmalar hariç oyunu durdurmuyorlar.
Tabi futbolcular da yere düşen her oyuncu için hakem düdük çalmadığı sürece topu dışarı atamazlar. Top oyun dışına çıkana kadar veya kural gereği oyun durana kadar ne hakemin ne de futbolcuların oyunu kestiğini göremezsiniz.
Bizde durum maalesef abartılı bir şekilde saptırılıyor. Bazen rakip takım, bazen evci takım, ama genelde hakemler, sürekli oyunu kesip futbolu çirkinleştiriyorlar.
İnsan sağlığı önemlidir diyerek yere düşen her futbolcu için, hakem oyunu durduruyor. Tabi ki insan sağlığı önemlidir. Ancak, bu suistimal edilmemeli. Güçsüz olanlar, taktik amaçlı kendini yere bırakan oyuncular için oyunu durdurmak yanlıştır. İnanın bu yüzden sahaya gelmek istemeyen bir çok futbolsever bilirim. Hakemler sakatlıkla, sahte sakatlanan oyuncuları ayırt etmelidirler. Edemezlerse kusura bakmasınlar bu işi yapamıyorlar demektir.
Aslında zamanı çalma durumu, ülke futbolumuzda öyle kanıksanmıştır ki, takımlar için bu davranış, tamamen taktik anlayışa dönüşmüştür. Seyirci de alıştı, yerde yatan bir oyuncu gördüğü zaman, sanki kuralmış gibi, oyunun durması için hakeme tezahürat veya ıslık çalmaya başlıyor.
Dünyanın ünlü futbolcularından ve İngiltere Kraliçesi tarafından sör ünvanı verilen Bobby Charlton’a, bir ropörtajında sormuşlar. Hakemlerle ilgili ne düşünüyorsunuz demişler. O da demiş ki “Hakemler tam bir baş belasıdırlar, kuralları biliyorlar ama futbolu bilmiyorlar”
Sanırım bu yorum, ülkemizdeki futbolun ne durumda olduğunu anlatan en güzel yorumdur.