Basketbol Federasyonu’nun sezona hazırlık maksadı ile düzenlediği Açılış Kupası, geçtiğimiz haftasonu sona erdi ve Koopspor, uzun bir aradan sonra Yakın Doğu Üniversitesi’ni mağlup etmeyi başararak kupanın sahibi oldu.
Finale uzanan yolda Koopspor, değişim sürecinden geçerken bu süreçte kadrosunu nispeten birbirlerine benzer tipte oyuncular ile güçlendirdi diyebiliriz. Diğer tarafta da ligdeki farkını yabancıları ile yaratan bir Yakın Doğu’nun, yabancısız sezonda nasıl bir şekil alacağı merak konusuydu.
Ligin genel gidişatına bakacak olursak, son dönemlerin en rekabetçi ligi oldu diyebiliriz. Oynanan basketbol konusunda genel bir gerileme olsa da, yerli oyuncuların oyuna bakış açısı değişti ve motivasyonlarının arttığını gözlemledik. Finale kalan iki takım, Koopspor ve Yakın Doğu dışında kalan takımların değerlendirmelerini bir sonraki yazıda tartışmayı planlıyorum, o nedenle bugün iki takım ve final üzerinden konuşalım.
Koopspor’un lig içerisinde Yakın Doğu karşısında aldığı mağlubiyet sonrası bir de Soyer’e yenilmesi, onlar için soğuk duş etkisi yaratmıştı. Belki de doğru zamanda gelen bu etki, onları şampiyonluğa götüren bir faktör de oldu. Zira Soyer’e karşı normal sezonda kaybetmeselerdi, belki de o rehaveti yarı finalde yaşayıp, final şansı görmeyeceklerdi. Normal sezonu kapattıktan sonra oynadığı iki maçta da ciddi bir isyan haline büründü Koopspor. Bu da onlara şampiyonluğu getirdi.
Yakın Doğu ise bu sezon iyi basketbol oynamakla birlikte uzun bir dönem sonra ilk kez kırılabilme eğilimleri gösterdi. Özellikle normal sezonda oynadıkları Girne Amerikan Üniversitesi ve Soyer Hacıganimler maçları, onların da yenilebileceğinin sinyallerini vermişti. Koç Halit Kıryağdı da kabul edecektir, bu organizasyon onlar için öncekilerden daha zor geçti. Takımın rotasyona alışması, yedek oyuncuların görevlerini daha iyi algılaması onları daha iyi bir noktaya getirecektir.
Final maçına gelecek olursak, maça ilgi tahminimden çok daha yüksekti. Federasyonun aldığı önlemler ise gayet yerinde ve başarılıydı. Maç öncesi sunumlar ve ışık oyunları da seyirci sayısı ile birleşince, oyuncuların da izleyenlerinde motivasyonunu oldukça yükseltti. Umarım tüm maçlara ilgi ileride final seviyesinde olabilir.
Final maçına iki takım da derslerini çalışarak çıktılar. İhsan’ın sakatlığından dolayı son 2 maçı kaçırmasından sonra bu maçta da kenardan başlaması uygun görüldüğünden Halit Koç ideal 5’inde İhsan’ın yerine oyun kurucu Batuhan ile başladı. Yarı finalde de Batuhan’ı ilk beşe yerleştiren Halit koç, oyuncusundan istediği verimi almıştı ve Batuhan 17 verimlilik puanı ile maçın oyuncusu olmuştu. Final maçında bu hamle ile Berkem’i biraz daha rahatlatmak istediğini ve olası baskıya karşılık topu çıkarmada alternatifli olmayı hedeflediğini düşünüyorum. Koopspor ile yarı final maçında denediği 2 oyun kuruculu sisteme (Temur ve Doğukan) devam etme kararını aldı. Maçın başında rotasyon çeşitliliğinin de verdiği desteğe dayanan Koopspor, yüksek bir tempo uyguladı. Bunu hem savunmada hem de hücumda yaparak, rotasyonu kısmen daha kısıtlı ve yaş ortalaması da kısmen daha yüksek olan bir takıma karşı kondisyon avantajını uygulamak istediler. İlk periyot içinde istedikleri eşleşmeleri de yakalamaya çalıştılar. Erdem gibi bir kuvvetin karşısında birkaç alternatif denemeye çalışan Yakın Doğu, kısmen Ahmet ile bunda başarılı olsa da, hücumda aynı verimliliği gösteremedi. Koopspor’u savunmada zor durumda bırakacak Alpay ile Fırat’ın fiziksel eşleşmesinde sürekli yardıma gitmeye çalışan Erdem de boşlukları verimli şekilde kapatmaya çalıştı. Bu gibi eşleşmelerde iki durum ortaya çıkıyor. Hızlı uzun ile fizikli uzunun karşı karşıya geldiği durumlarda bir oyuncu diğerine avantajlı bölgesinden vurmaya çalışıyor. Final maçında fizikli uzuna karşı çok iyi bir duruş sergiledi Alpay. Erdem’in ise hücumda gösterdiği inatçı yapıyı savunmada daha sakin devam ettirmesi gerekiyor. Henüz ilk periyotta 2 faule ulaşması, onun bu “hırs dengesini” daha iyi organize etmeyi çalışmasına da bir işaret aslında. İlk periyotta farkın daha da açılmasını engelleyen Halil ve Ahmet Dağer oldu. Ahmet adeta takım üstündeki zehiri alıp oyunu sakinleştirmeye çalıştı. Halil’in ise ortadan yaptığı penetrelerde diplere çıkardığı paslar tribünlerden izlerken muazzam gözüküyor. Maça sonradan giren İhsan’ın sakatlığının nüksetmesi ise tarafsız bir şekilde final maçı izleyen bizleri biraz üzdü. Umarım İhsan da lige hazır girecektir.
İkinci periyotta da baskısını sürdüren Koopspor, Doğukan’ın hücumdan ziyade savunmayı düşünerek Berkem’i adeta kilitlemesi ile Yakın Doğu’yu yanlış pas ve şut seçimlerine zorladı. Organize oynayan ve rotasyondan ciddi verim alan Koopspor’da ise herşey olumlu ilerledi. Yine bu periyotta Soyer maçında olduğu gibi tam saha presi de denediler ve Yakın Doğu’yu iyice bunalttılar. Tempoyu belirlediler ve Yakın Doğu’nun tempoyu düşürmesine hiç izin vermediler. Berkem’in periyot sonunda 3. Faulünü alması da Yakın Doğu için çok kötü oldu. Halit koç onun yerine kimseyi oyuna sokamadı. Sokamadı derken, fiziksel olarak değil ruh olarak bahsediyorum.
Devre sonrası daha önceki maçlarda gördüğümüz temposu düşen Koopspor yerine maça aynı hırs ile devam eden bir Koopspor izledik. Bu bölümde sahada yer alan Temur, Doğukan, Kercem, Erdem ve Alpay beşi çok efektif top çevirerek hücumda sürekli doğru adamı bulmaya çalıştılar. Alpay ise savunmada çıtayı bir tık daha yükselterek Fırat’ı adeta nefessiz bıraktı. Seyircinin de coşkusu ile birlikte iyice havaya Alpay’ın üstünde adeta bir alev sembolü yanıyor gibiydi. Yakın Doğu’nun bu periyotta hiç faul yaptıramaması Koopspor’un lehine gelişen bir durum oldu.
Son periyotta ise alan savunması yapan Koopspor’da Doğukan 4. Faulünü aldı. Bu noktada farkın açılmış olmasına rağmen “acaba” soruları aklımıza gelse de, Yakın Doğu 4 faullü Doğukan’ı sahada atmayı başaramadı. Hatta bunun aksine Doğukan 4 faul ile Berkem’i oyundan attırdı diyebiliriz. Sonrasında Ahmet Dağer’in 5 faul ile atılması sonucu Yakın Doğu adeta maça havlu attı.
Uzun zamandan sonra mağlubiyetin tadını alan Yakın Doğu, lige daha ciddi girecektir. Koopspor’da ise oyuncuların kazandığı motivasyon ve birbirleri ile daha önceleri dışarıdan gözüken sürtüşmelerin sonlanması onlar adına çok olumlu. Umarım galibiyet etkisi ile oluşan bu birliktelik, sıkıntılı dönemlerde de devam eder. Takım olmanın en önemli gereği de bu zaten.
Başta Koopspor olmak üzere, finalist Yakın Doğu’yu, lige çok ayrı bir hava getiren ve ligdeki her takıma feyz olan Soyer ve GAÜ ekiplerini tebrik ederim. Yeni sezonda DAÜ ve Çetinkaya takımlarına da başarılar dilerim. Rekabetin git gide arttığı bir lig görmek dileğiyle…