“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti arasında, Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisinin Kurulması ve Faaliyetlerine İlişkin Antlaşma” 12 Mart 2014 tarihinde Lefkoşa ve Ankara’da imza değişimi yöntemiyle imzalanmıştır.
Bu anlaşmanın gerekçesi, KKTC’de gençlik kampları ve merkezlerinin kurulması ve işletilmesi. KKTC’de spor tesislerinin inşası ile var olan spor tesislerinin modernizasyonunun sağlanması ve işletilmesi; gençlere yönelik eğitim, kültür ve spor faaliyetlerinin yapılmasına yönelik katkı ve yardım sağlanması; örgenciler için barınma ve burs imkanlarının geliştirilmesi ve KKTC Hükümetine bu alanda yardım sağlanması; bir taraf ülkede düzenlenen gençlik ve spor organizasyonlarının diğer taraf ülkede tanıtımının yapılması; KKTC’de yaşayan gençlere ve engellilere yönelik gençlik ve spor organizasyonlarının düzenlenmesi; Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nce işletilen ve işletilecek yurtlar olmak üzere, öğrenci yurtlarının inşası, işletilmesi, tamiri, bakımı ile var olan yurtların modernizasyonunun sağlanması hedeflenmektedir.
Aslında bu anlaşma önce, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanmış olup, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Spordan sorumlu Bakanı Sn. Serdar Denktaş ile Türkiye Spor Bakanı arasında imzalandı. Protokol imzalandıktan sonra, TC hükümeti Bakanlar Kurulu anlaşmaya onay verip, kanun tasarısı olarak kabul edildi.
Buna anlaşma hayata geçerse, tüm spor kurumlarımızın TC Koordinasyon Kuruluna devredilmesini kabul etmiş olacağız. O zaman da Spor Bakanlığı’nın bu ülke gençliğine sağlayacak hiçbir özelliği kalmayacaktır.
Bu anlaşma içerisinde dikkatimi çeken bir başka madde de Türkiye’den gelecek koordinasyon kurulu üyelerine, ayrıcalıklı ülke vatandaşlarına sağlanan tüm kolaylıkların sağlanacak olmasıdır.
Anlaşma, ilk etapta gençlerimizin önünün açılması konusunda cazip olabilir. Ülke sporuna ve gençliğine bir noktaya kadar yarar sağlamış da görülebilir. Fakat uzun sürede, Kıbrıslı Türk kimliğinin ortadan kalkmasına ve tanınmamışlığın vermiş olduğu kapalı toplum olma özelliğimizi ortadan kaldırmaz.
Kıbrıslı Türkler olarak mücadelemiz, kendi kimliğimiz ile yurt dışında var olduğumuzu göstermektir. Bu nedenle, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, FIFA ve UEFA ile ilişkilerini ileriye taşımak için mücadele veriyor. Yoksa eğer, Kıbrıs Türk kimliğimizi inkar edip hayatımızı sürdürmek istiyorsaydık, bunun başka yolları vardı ve bu kadar mücadeleye de gerek kalmazdı.
Teslimiyetçi bir tavırla, kimliğimizi ortadan kaldırmak çok basittir. Bizler bu mücadeleyi yaparken, toprağımıza, vatanımıza ve kimliğimize sahip çıktığımız içindir ki, yıllardır izolasyonlar altında eziliyoruz.
Bugün, Türkiye Futbol Federasyonu’nun, KKTC’de ofis kurmak için FIFA’dan izin istemesi de, yapılan protokolün bir parçasıdır. FIFA, hükümetlerin yapmış olduğu protokollere rağbet göstermiyor. Futbol ile ilgili atılacak her adım FIFA onayı ister. O yüzden Demirören, FIFA’dan onay almadan böyle bir girişimi başlatamaz. Zaten (KOP) Kıbrıs Futbol Federasyonu öncelikle buna karşı çıkacaktır. Bir ülkede tek bir federasyon vardır ve FIFA ile ilişkiler o federasyon üzerinden yürütülür.
Bu açıdan Sertoğlu’nun göstermiş olduğu tepkiyi, yerinde ve olması gereken bir tepki olarak değerlendiriyorum. Zaten TTF başkanı Demirören, Cumhurbaşkanı’nın davetlisi olarak adamıza geldiğinde “Futboldaki sorun FIFA çerçevesinde çözülecek” dememiş miydi? Şimdi ne oldu da KTFF’ye sormadan böyle bir girişimde bulunuyor. Bizi adam yerine koymamaya devam mı ediyor?
Anlaşılan o dur ki, FIFA ve KOP ilişkilerinin sekteye uğratılması açısından, karşı bir alternatif geliştirilmiştir. Fakat bu açılım duvara toslayacaktır. Çünkü ne FIFA ne de KOP buna müsade etmez.
Ayrıca, bunu dünyaya da anlatamazsınız. Bir yandan barış ve anlaşmadan yana tavır sergilerken, diğer yandan da Rumların iddia ettiği “kuzeyin işgal altında” tezine onay vermiş olmayacak mısınız?
O yüzden sayın Sertoğlu’nun tepkisini yerinde ve doğru buluyorum…