Mesafeler

Deniz Kalıbcıoğlu

Uzun bir sürenin ardından alınan kararlar sonrası basketbol sezonu Açılış Kupası ile başladı. Bu maç yazısında, maçın oynanmasına kadar gelişen olayları, alınan kararları ve yaşanan süreci konuşmayı hiç planlamadım. Sadece maçı ve basketbolu konuşmak istiyorum, hem de sezon bunu sezon boyunca bu şekilde yapmayı planlıyorum.

Yıllar sonra basketbol şubesini tekrardan aktif hale getiren Çetinkaya ile sezonun sürpriz ekibi olmaya aday Soyer’in maçı seyir zevki olarak tatmin edici olmasa da, uzun süre sonra canlı basketbol maçı izlemenin keyfi bu durumu biraz kompanse etti gibi düşünüyorum. Parke gıcırtısı, topun zemindeki sesi, hakem düdükleri ve kenar yönetimin sesi canlı duyunca bir başka güzel.

Çetinkaya’nın hem yeni bir takım oluşundan dolayı tecrübe eksikliğine genç bir nüve ile mücadele etmesi de eklenince maçın favorisi Soyer gibi duruyordu maç öncesinde. Soyer’de ise sezonun sürpriz transferi Kemal Taşçı’nın takıma taşıdığı tecrübeyi gözlemlemeyi merak ederek maça gittim. Genç ve tecrübeli isimlerin bir arada oynadığı Soyer’de ilk haftalarda oluşacak sıkıntıları aşmayı başarırsa Ahmet Şahinsoy’u güzel bir sezon beklediğini düşünüyorum.

Maçın ilk periyodunda topu çevirmeye çalışan, süreyi de efektif kullanmaya gayret gösteren bir Soyerspor izledik. Pas trafiğinde mutlaka Hasan Kasap’ı yüksek postta topla buluşturmaya çalışıyorlar. Hasan’ın saha görüşü genelin üzerinde olmasından ve panik olmadan bir oyun oynamasından ötürü onun üzerinden şekillenen hücumlar mutlaka tehlike yaratıyor. Nitekim oyunundan keyif alan bir Soyerspor, Kemal Taşçı’nın hem şık asistleri, hem de isabetli dış şutları ile farkı maçın başında açmayı başardı. Bu periyotta Çetinkaya’yı içeriye penetreye zorlayan bir savunma stratejisi de izledik Soyerspor’dan. Soyerspor’un fizik üstünlüğünü de göz önüne aldığımızda içeriye giren tüm Çetinkaya oyuncuları sürekli duvara tosladı ve Soyerspor’a kolay ribaund şansı verdiler. Zaten Çetinkaya’nın ilk sayılarını üçlük çizgisi gerisinden bulması da bu stratejinin bir göstergesiydi. Pota altına düşen topları Alperen Güner ile kolayca alan Soyerspor, transition (geçiş) oyunundaki hızı sayesinde kolay sayılar da buldu.

İlk periyotta yaşanan bir faul pozisyonu sonrası birbirlerini yıllardır tanıyan Kemal Taşçı ile Çetinkaya koçu Kadri Alagöz arasında geçen normal bir diyalog sonrası ikisine de karşılıklı teknik faul çalınmasını çok anlamlandıramadım. Tamam, hakemlerimiz güncel eğitimlerini alıyorlar, dünya ile aynı seviyede kalmaya özen gösteriyorlar ama ülkemizde maç yönetirken çevre şartlarını da göz önünde bulundurmamız gerek. Basketbol keyifli bir oyun, geçtiğimiz senelerde de defalarca yazdım, hakemin en büyük gayesi maçı oynanabilir bir şekilde sürdürmek olmalı. Yaşadığımız coğrafya milyon nüfuslu değil (tahminen) ve saha içindeki tüm paydaşlar birbirlerini saha dışında da tanıyorlar. Ne Kadri hocanın ne de Kemal Taşçı’nın bu konuşmayı daha ileriye götürmeye niyetleri vardı. Hakemlerin daha rahat ve daha mutlu olmaları gerek. Asker mantığı ile maç yönetmenin bizim coğrafyada gereği olmadığını düşünüyorum.

İkinci periyotta Çetinkaya hücumlarda sürekli uzunu dışarıya çıkararak mismatch (ters eşleşme) yakalamaya çalıştı fakat bunda çok da başarılı olamadı. Bunun en önemli sebebi uzunun doğru pozisyonda perdede durmaması ve kısanın başarılı penetresi ardına doğru pozisyonu alamaması diye düşünüyorum. Fizikli bir savunma karşısında içeriye penetre eden kısa oyuncunun mutlaka alternatifleri olmalı fakat Çetinkaya bunu başaramadığından dolayı sürekli içeride duvara tosladı. Soyerspor ise bu periyotta hücum esnasında çok hareketli oldu fakat henüz oturmamış bir senkronizasyon problemi olduğu açık. Katlar esnasında birçok oyuncu aynı yerde buluştular ve oyunda yığılmalar yaşadılar. Ayrıca kondisyonu yüksek bir Çetinkaya’ya karşı hücumda oyunu yavaşlatmayı hiç denemediler. Özellikle Mert Aksu’ya bu konuda büyük görev düşüyor. Oyunu belli bölümlerde daha iyi okuması ve oyunu yavaşlatması takımına büyük katkı sağlayacaktır. Zira Soyer yavaşlayarak kullandığı hücumlarda oyunu dip çizgiden hareketlendiği zaman içeriye kat eden oyuncular ile bu bölümde çok rahat sayılar bulmayı başardı.

Farkın iyice açılması ve Kemal’in faul problemi yaşaması ile 3. periyodu rölantide geçiren Soyer, son bölümde yine ağırlığını koydu ve maçı farklı kazandı. Soyerspor adına Kemal Taşçı son sezonların aksine 19 sayı ile skorer bir gece geçirdi, boyalı alandan 6’da 4, üçlük çizgisinden ise 4’de 3 ile oynadı. Maçın adamı ise 20 ribaund ile neredeyse Çetinkaya takımının toplamı kadar ribaund çeken ve 26 verimlilik ile oynayan Alperen oldu. Öte yandan Çetinkaya ise üçlük gerisinden hem fazla atış denedi hem de çok az başarılı oldu. %25’lik oran çok da iç açıcı değil Kadri hoca için. Ayrıca ribaund konusuna ciddi şekilde eğileceklerdir diye düşünüyorum.

Sonuç olarak basketbol izlemeyi özlemişiz, ben de şahsım adına maç sonrası Ercan Başaran abimin emekleri ile hazırlanan NorthCyprus Basketball istatistik sayfasında kaybolmayı ve oradaki sayılardan maç sonrası bir şeyler çıkarabilmeyi özlemişim…