İlk 4 haftayı kayıpsız atlatarak, ligin ilk sırasını paylaşan iki takımın mücadelesinde, deplasmanda son 4 yılın şampiyonu MTG'yi yenerek 3 puanla sahadan mutlu ayrılan Cihangir oldu.
Nevzat ve Dinopeter'ın sakatlığı, Şenol Şoför’ün de teknik heyetin tercihi nedeniyle ilk 11’de maça başlamadığı Mağusa Türk Gücü takımında; son haftalarda sonradan oyuna girip maçı koparan oyuncular olarak öne çıkan Hasan Celil, Doğukan ve Arif Uysal kadroda kendine yer buldu.
Cihangir takımı; tıpkı Doğan Türk Birliği gibi taktiksel bir savaş şeklinde, disiplinden kopmadan ilk yarım saatte deyim yerindeyse, pozisyon vermeden istediği gibi müsabakayı götürdü.
Çok dirençli ve topla agresif bir oyun anlayışını tercih eden Cihangir takımı, kondisyon olarak da bunu sahaya yansıtacak kapasiteye sahip olunca, Mağusa Türk Gücü her iki kanattan ısrarla getirdiği toplarla sonuç almaya çalışmak zorunda kaldı fakat istediği sonucu da alamadı.
Buna karşılık ceza sahasına pek giremeyen ve pozisyon da bulamayan Cihangir takımı ise; uzaklardan denediği şutlarla Meye ve Muhittin ile sonuç almaya çalıştı, Meye'nin ayağından bulduğu güzel golle de istediğini alarak devre arasına 1-0 önde girdi.
İkinci yarıya Hasan Celil ve Doğukan'ı oyundan alıp, Emre Özsin ve Şenol Şoför’ü sahaya süren Mağusa Türk Gücü takımı, tamamen havadan ceza sahasına indirilen toplarla sonuç almaya çalışan bir görüntü sergiledi.
Dirençli ve disiplinli oyunundan ödün vermeyen Cihangir takımı, ev sahibi Mağusa Türk Gücü’nün ikinci yarının ilk 20 dakikasındaki o baskısını kırıp, oyunda dengeyi sağlamayı başardı.
Özellikle Meye'nin orta sahadan aldığı toplar ve Babacar'ın da Zihni'nin yakın markajından kurtulmak için çizgiye inerek aldığı toplarla Mağusa Türk Gücü'nün baskısını kıracak şekilde topu ayağında tutmayı başarması da taktiksel önemli bir başarı oldu.
Oyunun son bölümlerinde artık sağdan soldan bütün oyuncularıyla ceza sahasına bilinçsizce yapılan ortalarla sonuç almaya çalışan bir Mağusa Türk Gücü vardı sahada. Doğal olarak beklenen gol gecikince streste artmaya başladı. Tam bu sırada belki de ilk kez defansın arkasına atılan topla bu kadar büyük bir hata yapan Cihangir takımı, Doukara'nın gol pozisyonuna gireceği sırada, kalesini terk eden günün başarılı ismi Yunus'un ceza sahası dışında topu elle kesmesiyle oyundan atılması sonrasında iyice umutlandı.
Oyuna sonradan giren Hasancan’ın iki başarılı kurtarışı ve ardından defansın hatasıyla ceza sahasına kadar gelen Babacar’ın şutunda kaleci Ufuk’tan dönen topu Cihangir'in golcü futbolcusu Muhittin ağlara gönderip farkı ikiye çıkardı uzatma dakikalarında. Artık maç bitti diye düşünürken, uzatmanın da uzatmasında Süleyman Doukara'nın golü geldi. Son saniyelerde kazanılan köşe atışında kaleci Ufuk’ta ceza sahasına geldi ve onun ayağına gelen topu çok kötü kullanması adeta maça noktayı da koymuş oldu.
Daha önce kupada da yine Mağusa Türk Gücü’ne geçen yıl aynı mağlubiyeti tattırıp kulvar dışına gönderen Cihangir, bu kez de ligde çok zor bir deplasman olan Mağusa'dan istediği, arzuladığı ve hak ettiği 3 puanı alarak geri döndü.
Bugün hem eksikleri hem de takım olarak kötü gününde olan Mağusa Türk Gücü, hafta içi bu mağlubiyetin nedenlerini kendi içinde tartışarak gereken dersleri çıkarıp önüne bakacaktır. Çünkü lig uzun bir maraton ve Mağusa Türk Gücü de bu konuda çok tecrübeli.
Fakat her iki takımın oyununun dışında, Utku Hamamcıoğlu ve yardımcısı İbrahim Katmer'in; çaldıkları düdükler, gösterdikleri kartlar ve kaldırdıkları bayraklarla bugünkü müsabaka için, performanslarının vasatın altında kaldığını söyleyebiliriz.