Denizli-Vadili maçının normal süresinin son dakikası oynanıyordu. Dördüncü hakem Osman Özpaşa üç dakikalık uzatma levhasını göstermişti. Top, bir Vadili, bir Denizli kalesine gidiyordu ve kronometre 90+3’üncü dakikanın içindeydi. Herkes, bu maçın uzatmalara gideceğini düşünüyordu.
Ne var ki, Denizli’in kazandığı köşe atışını kullanan Yılmaz’ın bu mükemmel ortasını karambolde önünde bulan Eren Meral filelere gönderince, Atatürk Stadı ana-baba gününde döndü.
Bir tarafta, sahaya inen seyircisi ile çılgınca bütünleşen ve iki kez adeta direkten döndüğü Birinci Lige adım atan Denizli, diğer tarafta zor işleri seven başarılı teknik direktör Hişam Tarazi’nin kısa sürede yarattığı ama bu kez direkten dönen yılların Vadili’si.
İşte, sahada böyle bir paradoks yanşıyordu. Üzüntülü bir şekilde gözyaşları içinde tribünleri terk eden Vadili’li seyirciler ve futbolcular işin dramatik tarafını yaşarken, saha içerisinde adeta geç gelen bir sevgili ile kucaklaşan Denizli, yıllardır düşlediği yere gelmenin çılgınca sevincini yaşıyordu.
Bu atmosferde, saha içerisinde girdiğimde,mavi-beyaz giysileri içinde büyük dev bir adamın gözyaşları ile futbolcularına ve Denizli camiasına sarıldığını görüyordum.
Bu “Mavi Gözlü Dev Adam”, da Nazım Hikmet Ran gibi Nazım’dı. Yıllardır, sevgisiyle bir çınar gibi büyüttüğü Denizli takımının K-Pet Birinci Lige yükselmesini çılgınca kutluyordu.
Bu, müthiş adamın bir ara sevginin uçlarına vurarak, sendelediğini gördüm. Endişeye kapılan arkadaşalrı, yoldaşları ona destek vermeye çalışırken, yerden adeta iki ayağı üzerinde bir dev gibi yükselerek, “Dev bir Çınar gibi” inadına şahlandığına tanık olduk.
Sevinçle benimde boynuma sarılırken, “Bu kez başardık Necmi abi, bunu böyle yaz, hakemi de yendik onun da yaz” derken, az daha havasızlıktan ölüyordum.
Nazım’dan kurtulduktan sonra, bu takımı Nazım ile birlikte inadına büyüten teknik direktör’den öte, kararlı ve inatçı ama inaçlı büyük adam Tuncay Sariyer’le kucaklaştık. “Yaz Necmi abi, bu hırsın, inancın ve kenetlenmenin zaferidir” dedi.
Karşılaşmaya dönüldüğünde, bu zafere inanmış tüm futbolcular terlerinin son damlasını da akıtırken, Semih diye biri ortaya çıktı. Oynadığı müthiş futbol ile adeta ayakta alkışlanan bu boyu küçük ama futbolu büyük futbolcu, Denizli’nin Kıbrıs futboluna armağanı oluyordu.