Biraz geç olsa da geçtiğimiz hafta oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası hakkında 3-5 kelam etmek istiyorum.
- Öncelikle maçtan bir hafta önce oynanan Cumhuriyet Kupası maçında kazanan Yakın Doğu takımının, doğal olarak bu maça da kendine inançlı ve moralli geleceği bekleniyordu, öyle de oldu.
- Koopspor koçu Emrah Güven geçtiğimiz haftaki maçtan dersler çıkararak Andım ve Marvin ile başladı maça. Yakın Doğu’nun elinde tek uzunu olması bu karardaki en büyük etkendi.
- Bunun dezavantajını Yakın Doğu sezon boyu yaşayacaktır. Ligde bu sezon 2 yabancı hakkı var takımların, sahada ise 1 yabancıya izin veriliyor. Bu durumda tüm takımların ilk yabancı tercihlerini uzunlardan yana kullanmaları çok normal, fakat diğer yabancıyı oyun kurucu veya şutör olarak kullanıma gidecekseniz, elinizde yerli bir uzun veya iyi bir yerli 4 numara bulunması gerek. Hatta gerek değil, mecburi… Yakın Doğu’da ise bu yok. Bu nedenle sahaya Vukasin çıkıp takımın en uzunu bir dış şut tehdidi olunca savunmada ciddi sıkıntı yaşıyorlar.
- Savunmada 5 numara ile kalan Vukasin, uzunu savunmayı bir noktaya kadar başarıyor aslında. Ama sahada rakip takımdan iki uzun olduğunda işler ciddi bir sıkıntı halini alıyor Yakın Doğu için.
- Koopspor maçın başında mismatch yakalamaya çalıştı hücumda. İki uzuna karşı tek uzun oynadıkları için amaç perde ile mismatch yaratıp ya uzun savunmacıyı kısa ve hızlı oyuncu ile bırakmak ya da kısa savunmacıyı uzun oyuncu ile boyalı alanda bırakmak idi. Fakat bunu başarmak için ya sürekli perde denemeniz lazım ya da çok hızlı top çevirerek boşluğu bulmanız lazım. Koopspor bunları uygulamaya çalıştı ama sonucunu kullandığı şut tercihlerinde elde edemedi.
“Kercem maçın en iyilerindendi”
- Cumhuriyet Kupası maçında formsuz olan ve nispeten daha az süre alan Kercem, Koopspor adına bu maçın en iyilerinden biriydi. Atletik ve fizik gücü yüksek bir oyuncu. Fakat dünyada oyunun inanılmaz hızlandığı bu dönemde (201718 sezonunda NBA’in en hızlı takımı bu sezon aynı hızda oynasa hız sıralamasında ligin ancak 17. Sırasında yer alabiliyor) Kercem’in bu hızı aynı paralellikte saha görüşü ve oyun zekasına da yansıtması gerek.
- Geçtiğimiz hafta çok iyi bir performans sergileyerek oyundaki fiziki zaaflarını akıllı oyun görüşü ve tercihleri ile kapatan Andım, bu maçta iki uzun beraber sahada olmanın sıkıntısını yaşadı. İki uzun birçok pozisyonda boyalı alanda duracakları yeri bilemediler. Andım bu pozisyonlara adapte olabilecek karakterde. Chris bu maçta oyunun içine yeterince giremedi ama Andım ile birebir oyunlarındaki akışkanlık belli oluyor.
- Yakın Doğu tarafında işler bu maç adına çok garipti. Hakemleri konuşmadan konuya nasıl girilir bilemiyorum. Ama çok basit bir noktadan hareket edebilirim, o da şöyle; Bir hakemin en temel amacı, sporcuları sakatlanmadan sahada tutmak ve maçı tamamlatmaktır. Oyuncular özellikle böyle maçlara yüksek adrenalin seviyesi ile çıkıyorlar ve adrenalin seviyelerinin yükselmesi belli noktalarda karar mekanizmalarını etkileyebiliyor. Hatta basit kararlara çok beklenmedik tepkiler verebiliyorlar. İşte hakemlerin bu noktalarda yüksek empati yeteneğine ihtiyaçları var ve maalesef sahadaki üç hakemin empati yeteneklerini toplarsanız ortalama bir insanda bulunması gereken empatinin yarısının bile olmadığını görüyor ve bu duruma çok üzülüyorum. Tüm koçlara sezon boyunca kolay gelsin.
“En iyi 6. Adam ödülü olsaydı, Vukasin son iki maçı ile bu ödülü alabilirdi. Ama…”
- Yakın Doğu’nun lideri açık ve net Vukasin. Ligde en iyi 6. adam ödülü olsaydı, son iki Koop maçı ile bu ödülü alabilirdi. Tabii ki son maçta oyundan atılmasaydı… O atıldıktan sonra beklediğim bocalamayı yaşamadı YDÜ. Halit koç bir ara ipleri kaybeder gibi olduysa da, en azından Koop’un fişi erken çekmesini engelledi. Özellikle son periyotta Halil ve Ahmet tecrübelerini de ortaya koymaya çalıştılar ama başaramadılar.
- Yakın Doğu adına bu maçtan çıkarılması gereken derslerden bahsedecek olursak, şöyle diyebiliriz; Öncelikle tek yabancı olarak Vukasin parkede iken savunmada boyalı alandaki etkisizliklerini çözmeleri gerek. Vukasin savunmada içeriye gömüldüğü zaman ise hem dış şut, hem de içeriye penetre tehditleri mevcut. Hücumda ise post up oyunlarında yeterli kadar etkili olamadılar. Bunun başlıca sebepleri post up oyunlarında pivot topu aldığı zaman diğer oyuncuların çevrede yeterince hareket etmemesi ve pivotun teke tek hücumda yeterince etkili olamaması. Zamanla aşılabilecek bir durum bence.
"Sembol olarak antik çağlarda “kendi kendine yeten bir varlık” olarak adlandırılan Ouroboros, hiçbir eksiği olmayandan çok daha mükemmel olması ve hiçbir şeye ihtiyacı olmaması sebebiyle kendi kuyruğunu yerken resmedilmiştir. Vukasin tam olarak bunu yaşadı."
“Vukasin; kendi kuyruğunu ısıran yılan”
- Vukasin’i biraz Ouroboros’a benzettim bu maçta. Kendi kuyruğunu ısıran yılan… Sembol olarak antik çağlarda “kendi kendine yeten bir varlık” olarak adlandırılan Ouroboros, hiçbir eksiği olmayandan çok daha mükemmel olması ve hiçbir şeye ihtiyacı olmaması sebebiyle kendi kuyruğunu yerken resmedilmiştir. Vukasin tam olarak bunu yaşadı. Saha görüşü ve oyun aklı bu ligin üzerinde. Zira günümüz dünya basketbolunda hücumda ve savunmada akıcılık en önemli nokta. Hatta öyle ki, birçok oyuncu alışkanlık ve içgüdü ile oynuyor, düşünecek vakit yok. Bizim ligimiz bu kadar hızlı olmasa da Vukasin fiziksel hız dezavantajını akıcılık ve alışkanlıklar ile yok ediyor. Fakat kariyerinde Kızılyıldız ve AEK gibi önemli takımlar bulunan Vukasin’i çok ani bir şekilde bir teknik faul ve bir sportmenlik dışı faul ile oyundan atmak çok basit geldi bana. Tamam, sinirler gergin ama bu kadar basit sportmenlik dışı fauller ligde herkesin başını ağrıtacak ilerde. Vukasin de saha içindeki bu tarz psikolojik oyunları nasıl oynayabileceğini öğrenecektir, Sırpların genlerinde olan bir özellik.
- Çok uzun tuttum, buraya kadar okuduysanız teşekkürler…