İlk devrenin ilk maçında Lefke konuk olduğu Mesarya önünde bir gol bulmuş ve üç puanı cebine koyup Lefke’ye dönmüştü. Rövanş maçında konuk ekip, Lefke gibi üç olmasa da bir puanı cebine koyup evine öyle döndü. Mesarya bu sonuçtan mutlu mu? Penaltı kaçırdıkları ve dolayısı ile üç puanı kaçırdıklarını düşünüyorlarsa mutlu olmayabilirler. Ancak Lefke’nin son bölümde kaçırdığı fırsatları düşünecek olursak çok da üzülmemeleri gerekir. Ne de olsa Karadağ’da kazanılan puanın değeri büyüktür. Lefke cephesinden baktığımızda son üç maçta Karadağ’da kazanamıyorlar, ancak kaybettikleri Türk Ocağı maçından az da olsa daha iyi bir performans ortaya koyduklarını söylemek mümkün.
Maçın ilk bölümlerinde iki takım da temkinli bir görüntü çizdi. Aykut’un eksikliğinde O’nun yerini Yakup’la kapatmak mantıklıydı. “Rahmi-Yakup” varyasyonu da olabilirdi, ancak hoca “Semih-Rahmi” uyumunu bozmak istememiş belli. İlk yarı itibarı ile göze batan noktalardan biri Yılmaz Çetin’in kanadını iyi kullanamadığıydı. Bir kere süratli bir oyuncu olmayışı en büyük hendikapı olarak ortaya çıktı. Bununla birlikte ya topu ayağından çıkarmakta geç kaldı, ya da topu rakibine kaptırdı. İlerleyen yaşına rağmen Kemal abisi diğer kanatta ondan çok daha iyi işler yaptı ve daha çok savaştı. Hermann’ı ilk yarı hiç görmedik. Kasım olduğu zaman Hermann’a alan kazandırıyordu, Kasım olmayınca Hermann rakip savunma içerisinde kayboldu. İlk yarı için söylenecek son not penaltıyı hazırlayan olaylar zincirinin başlangıcı Kaan’ın neden olduğu gereksiz top kaybıydı. 26 Aralık’ta Karadağ’da oynanan son maçta Türk Ocağı adına Lefke kalesine iki gol gönderen Remzi Betmezoğlu, o maçtan sonra Karadağ’da oynanan ilk maçta bu kez Mesarya adına penaltıyı gole çeviremeyip hem Lefke’ye arka arkaya üç gol atma şansını kaçırdı, hem de Kaan’ı ipten aldı. İkinci yarı Lefke’nin yaptığı değişiklik çok amaçlıydı. Yılmaz’ın yerine Kasım’ın oyuna girişi, hem Yılmaz’ın hem de Aziz’in verimsizliğini ortadan kaldırabilecek bir düşünceydi. Böylece bir taşla iki kuş vurulabilirdi. Ancak bunun şartı öncelikle Aziz’in sağ kanatta daha aktif olmasına bağlıydı ki bunun gerçekleştiğini söylemek mümkün değil. Sağ kanat Mehmet Toros’un oyuna girmesinden sonra işlemeye başladı. Bununla birlikte Kasım’ın oyuna girmesi Hermann’ı da aktif hale getirdi. Kasım’ın oyuna girmesiyle Mesarya takımının 4-1-4-1 düzeninde olduğu daha net ortaya çıktı. Geri dörtlünün önünde oynayan Mustafa Ayker, Kasım’a daha yakın oynamaya başladı. Buna rağmen Kasım altı pas içerisinde yakaladığı fırsatı golle sonuçlandırsa şimdi çok daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik.
Genel olarak baktığımızda Mesarya takımının iyi bir takım olduğu ortada geride uzun boylu ve güçlü savunma oyuncularının faydalarını mutlaka görecekler. Lefke’nin ise alışılmış geriden kısa paslarla çıkarak oyun kurma mentalitesinden biraz uzaklaştığını gördüm. İlerleyen haftalarda yeni hocanın oyun anlayışını daha iyi anlayacağız diye düşünüyorum.