Bugün Kıbrıs Türk spor tarihinde önemli bir gün. “Cyprus Rally” FIA yani Uluslararası Otomobil Federasyonu’na bağlı Avrupa Ralli Şampiyonası’nın 9. yarışı ile Orta Doğu Ralli Şampiyonası’nın 5. yarışının dünyada ilk kez aynı parkurda yarışacağı bir gündür.
Bu organizasyonun tüm sorumluluğu, her iki bölgenin Belediyelerine aittir. Özellikle Ralli’nin geçeceği bölgelere ve yol kenerlarına halkın güvenliği açısından yerleştirilecek bariyerler, o bölgedeki daire ve okulların kapatılması bu organizasyonun ne kadar ciddi ve önemli bir etkinlik olduğunu gösteriyor.
Tıpkı Monaco şehrinin dar yollarda düzenlenen ve hayranlıkla televizyon ekranlarında izlediğimiz özel etaplar gibi.
Evet, tamamen öyle. Ülkemizde düzenlenecek Ralli’nin özel etabı, Eurosport ve Al Jazeera televizyonlarından canlı olarak naklen verilecetir. 168 ülke Eurosport kanalından saatlerce bu yarışı izleyecektir. Yarışın ülkemize sağlayacağı en büyük kazanım budur. Milyon dolarlar verseniz böyle bir reklam ve tanıtım yapamazsınız.
Bu organizasyon, ülkemizin tanıtımı ve bize uygulanan ambargoların kırılması açısından önemli bir adımdır. Yarışa, Kıbrıslı Türklerin de katılacak olması, yarışın önemini daha anlamlı hale getiriyor.
Yazımı hazırladığım şu sıralarda, 5 rallicimizin büyük yarışa, yani üç gün sürecek büyük Ralli’ye katılacağını ögrendim. Yarışmaya 16 kişi müracaat ettti. Ancak bazı teknik ve maddi sorunlardan dolayı üç günlük yarışa sadece 5 rallicimizin katılıyor. Geriye kalanlar, sadece özel etapta yarışacaklardır. Tabii araçların teknik konrtollerden geçerse.
Gerçekten ülkemiz açısından önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyoruz. Aylardır bu yarışın gerçekleşmesi için, canla başla çalışılıyor. Organizasyonun hatasız olması bakımından hükümet olarak gereken her şey yapılmıştır. Bu özverili çalışmayı takdir etmemek mümkün değildir.
Fakat, böyle önemli bir bir organizasyonu protesto etmeye hazırlanan bazı dernekler olduğunu duydum. Sakın böyle bir şeye kalkışmayınız. Bu halk yıllardır amborgolar altında eziliyor. Türk halkının adını dünyaya duyurmak açısından, yakaladığı bu fırsatı siyasi amaç uğruna olumsuzluğa dönüştürmeye kalkmayınız.
Ralli arabalarına takılacak bayrak konusunda rahatsız olan dernekler varmış. Uluslararası kurallara göre, böyle bir yarışmaya katılmak için FIA’ya (Uluslararası Otomobil Federasyonu) müracaat edersiniz.
KKTC tanınmayan bir ülke oldugu için Kuzey Kıbrıs Turing ve Otomobil Kurumu, Türkiye Otomobil Kurumu’na bir yazı göndererek yarışmaya katılmak istediğini belirtir. Yarışa katılmak için FIA’dan Türkiye kanalı ile yarışmacılara lisans alınsın istenir. Aradan iki ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen bir haber verilmez.
Bu olaylar yaşanırken, Kıbrıs Otomobil Derneği, yarışmacılarımıza yardımcı olmak ve bu yarışmaya katılımlarını sağlamak için, bizim yarışmacılarımız adına FIA’ya lisans için müracaat eder ve olumlu yanıt alır. Müracaat olumlu gelince, yarışmacılarımız bu Ralli’ye Kıbrıs bayrağı takımak zorunda kalırlar.
Yani hangi ülke yarışmaya katılmanız için müracaat ederse, ralliye katılanlar o ülkenin bayrağını taşımak zorundadır. Bu uluslararası bir kuraldır. Aksi halde yarışmaya katılamazsınız. Burada ne katılımcıların ne de organizasyonu düzenleyelerin bir ihmali vardır.
Eğer Türkiye Otomobil Kurumu, FIA’ya rallicilerimiz için müracaat etme zahmetinde bulunsaydı, bugün arabalarımızın üzerinde TC bayrağı olacaktı.
Bence bu kadar önemli bir organizasyona gölge düşürmemek lazım. Hatta bu kadar önemli ve anlamlı bir organizasyonun, barışa katkı yapması açısından KKTOK Başkanı Hasan Macila’nın da dediği gibi Sn. Eroğlu ve Sn. Anastasiadis’e yarışı birlikte izlemleri için davette bulunalım. Böyle bir hareketin, her iki ülkenin yakınlaşması açısından, hem kendi halklarına hem de dünyaya, önemli ve anlamlı mesaj vermesi bakımından daha anlamlı ve olumlu bir davranış olmza mı?
Böyle bir olay olmaması açısından polisimize büyük görev düşmektedir. Cumhurbaşkanı, hükümet ve güvenlik kuvetlerinin, yapılması konusunda fikir birliğine vardığı organizasyonu, siyasi emeller uğruna farklı yerlere çekmeyelim. Böyle bir hareket içerisinde olabilecek dernek ve kuruluşlar varsa, önceden tedbir alınmalıdır.
Yıllardır ambargolar altında ezilen gençliğimizin, 1983 yılından sonra yakaladığı en önemli fırsatı, protesto yerine olumlu yönde kullanırsak, ambargoların kalkması için daha olumlu bir adım atmış olmazmıyız ?
Her zaman söylediğimiz gibi “bırakalım politikayı politikacılar yapsın”. Spor, ülkeleri kaynaştıran, dostlukları pekiştiren ve en önemlisi dünyada bir varlık olduğumuzu gösteren en önemli arçtır. Kıbrıs Türk halkının gerek siyasi alanda ve gerekse spor alanında buna ihtiyacı vardır.
Bu organizasyonunun gerçekleşmesinde katkısı olan herkesi kutlarken, önemli olanın, bu organizasyon bittikten sonra, ülkemizin uluslararası alanda tanınması ve dünyada varlığımızın duyrulması açısında yapacağımız girişimlerdir.
İşte o zaman harcanan emek ve paralar bir anlam bulur.