Lefkoşa’nın, yılların derbisi, Çetinkaya – K.Kaymaklı.
İki takım arasındaki rekabeti Kıbrıs Türk futbolunu yakından takip edenler bilir.
İkisinin de çok iyi olduğu dönemlerde güzel maçlara sahne olmuştu bu derbi. Çetinkaya’nın içinde bulunduğu kötü durum, derbinin havasını söndürdü. Çok fazla ilgi görmedi rekabet.
Atatürk Stadı’na Çetinkaya taraftarlarının iştirak etmemesi belki normaldi ancak şampiyonluk yolunda ilerleyen K.Kaymaklı taraftarları ev sahibi olduklarındaki gibi ilgi göstermedi.
Gelelim maça. İlk 25 dakika içerisinde K.Kaymaklı, moral motivasyon bakımından düşük olan rakibi üzerine bilindik oyun anlayışında olduğu gibi kanatlardan gitti. Bundan da etkili olarak 3 gol kaydetti. Bu dakikadan sonra oturan oyun karşısında Çetinkaya rahatlamış rakibinin kalesinde pozisyonlar da buldu, Sherman devre sonuna kadar net 3 pozisyonda kale direkleri arasından topu geçiremedi.
İkinci devrenin başında gelen 4’üncü golle daha da rahatlayan K.Kaymaklı, rakibinin geride olmasına rağmen ileri çıkışlarda verdiği boşlukları değerlendirerek 2 gol daha buldu. Oyunun son bölümleri rolantide, “bitse de gitsek” havasında tamamlandı.
Kağıt üzerinde favori olan takım, futbolun 3 ihtimali olduğu düşüncesine izin vermeden, sürprize mahal bırakmadan maçı koparıp aldı.
K.Kaymaklı’nın geçtiğimiz hafta oynanan Serdarlı maçı ile birlikte bu haftaki Çetinkaya maçını kazanması önemliydi. B.Bağcıl ile önümüzdeki hafta önemli bir maça daha çıkacaklar. Ardından zorlu periyod başlıyor. Lefke, Doğan ve Yenicami. İşte o zaman bu alınan galibiyetler anlamlı olacak.
Maçta güçlü rakipleri karşısında “belki bir mucize” düşüncesi ile Çetinkaya geride katı değil açıklar vererek oynadı. Çünkü kaybetseler, favori olan tarafa, birebir rakipleri olmayan bir rakibe kaybedecektiler. Esas olay galip gelseler veya berabere kalsalar olurdu. Savunmada verdikleri boşluklar pahalıya mal oldu.
Sahada oynayıp kalesinde 6 tane gol gören futbolcuları, teknik heyeti ve divan kurulunu eleştirmek çok da doğru olmaz diye düşünüyorum. Çünkü Çetinkaya’nın içinde bulunduğu durum bir günde olmuş bir durum değil. Görünen köy klavuz istemez misali, bu süreç sezon başında değil, geçtiğimiz sezonda başladı.
Ertelenen genel kurullar, organize edilen başkanlar toplantısına eski başkanların büyük bir bölümünün iştirak etmemesi, o görünen köyü gün geçtikçe daha da yakınlaştırıyor. Birkaç haftadır belirtiliyor “Sahip çıkan yok” diye. Sahip çıkılmadıkça, günler geçtikçe Çetinkaya’yı tarih başka türlü bir şekilde yazacak her ne kadar istenmese de. Ve sihirli değnek değmesi gerekecek sarı kırmızıların yeniden eski günlerine dönmesine. Belki bu sezon bir şekilde daha başı olduğu için kurtarılır ancak, Çetinkaya’ya günü birlik “Sahiplenme” değil, uzun vadeli destek çıkma reçetesi faydalı olacaktır...