24 YILDA BİRÇOK BAŞARI... Yalova’dan Gönyeli’ye, Çetinkaya’dan Küçük Kaymaklı’ya, profesyonel olarak Kıbrıs’ın güneyinde Nea Salamina’ya uzanan kariyerinde birçok lig ve kupa şampiyonluğu elde etti Coşkun Ulusoy. “Kolay değil, hayatımın 41 senesinin 24’ü futbol oynayarak geçti” diyen tecrübeli isim “Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük düşünüyorum ama acelem yok” dedi
“SALAMİNA’DA KALABİLİRDİM”... “Nea Salamina’da kalabilirdim” diyen Coşkun Ulusoy, “Devam etseydim neler olurdu bilemem ama geri dönme kararını almayabilirdim. Keşke kalsaydım demedim” şeklinde konuştu. Ulusoy kariyerinde Çetinkaya ile 17 puan geriden gelerek ve K.Kaymaklı ile 25 yıl sonra kazandıkları şampiyonluklara da ayrı bir parantez açıyor
BAŞARININ EN BÜYÜK ETKENİ... Ulusoy: “Ben hep gençlere söylerim; bizim şansımız biz hep sokakta top oynayarak büyüdük. Bizim zamanımızda ne kafeler, ne bilgisayarlar vardı. Tek eğlencemiz sokakta top oynamaktı. Biz günde iki maç yapar, döner bir de antrenman yapardık. Futbol hayatımızdı. Sırasında futbol ailemizden önce geldi. Başarılı olmamızda en büyük etken de budur”
Burhan Gürkan
Coşkun Ulusoy, ülke futbolunun yetiştirdiği önemli isimlerinden bir tanesi. Oynadığı futbol ve elde ettiği başarılarla sadece Kıbrıs adasının kuzeyinde değil, güneyinde de takdir edilmiş bir oyuncu. 24 yıllık aktif kariyerinde Yalova’dan Gönyeli’ye, Çetinkaya’dan Küçük Kaymaklı’ya, iki yılı profesyonel olarak Nea Salamina’ya kadar birçok takımın formasını giydi, lig şampiyonlukları, kupa şampiyonlukları yaşadı. 41 yaşındaki Ulusoy, Gönyeli ile kazandığı Birinci Lig şampiyonluğunun ardından önümüzdeki hafta aktif futbolculuk hayatına noktayı koyacak. Ulusoy ile kariyerinde elde ettiği başarılardan, unutamadığı anılarına kadar birçok konuyu konuştuk.
Ulusoy: “Şampiyonluk tahminimde 1 puanla yanıldım”
Burhan Gürkan: En sondan başlayacak olursak, Gönyeli ile elde ettiğiniz 1. Lig şampiyonluğu hakkındaki görüşlerin nelerdir?
Coşkun Ulusoy: “Hedefimiz tabi ki Süper Lig’e çıkmaktı. Zor bir dönemden de geçtik. Dört maçta üç mağlubiyet de alıp, geriye düştüğümüz oldu. Ama lig bitmedi demiştik. Aynı maçları Esentepe de yapacak sonuçta. Onlar da bu şekilde kaybetti. Ben Dumlupınar’dan da tecrübe kazandım ve çocuklara sezon başında da dedim. Kendi sahamızdaki maçları kazanalım, deplasmanda beraberlikler alsak, 60 puan bizi şampiyon yapar demiştim. Şampiyonluğa 59 puanda ulaştık. Bir puanda yanıldım. Birinci Lig, Süper Lig gibi değil. Takımın iyiyse iyi gidersin, bir kötü dönem geçirirsin, sonra tekrardan toparlanıp yolu alırsın. Bunu Dumlupınar’da da yaşadık.”
Burhan Gürkan: Peki bu şampiyonluğun anlamı senin için ne?
Coşkun Ulusoy: “Bu şampiyonlukta Küçük Kaymaklı’da yaşadığım şampiyonluk aklıma geldi. 25 yıl sonra takımı şampiyon yapmıştık. Biz Ozanköy maçını kazanıp, Bağcıl – Düzkaya maçının sonucunu beklemiştik. Bağcıl mağlup olduktan sonra şampiyonluğumuzu ilan etmiştik. Bu da öyle oldu. Esentepe’nin Bağcıl deplasmanında puan kaybetmesini bekliyorduk. Çünkü Bağcıl’ın başka şansı yoktu. Maraş maçında çok gol kaçırdık, pozisyon bulduk. Atamayınca kalemizde golü de gördük. Ama hemen gol atınca gerisi geldi. Sezon başında hedefimiz çıkmaktı. Aradaki puan farkı açılmaya başlayınca o zaman şampiyon olacağımız maç buydu dedik. Maraş maçında diğer maçla ilgili kimse bir şey demeyince o tarafta bizim için işlerin yolunda gittiğini anlıyorsunuz. Ama olumsuz olsa mutlaka biri ağzından atardı. Bağcıl’ın kazandığı belli olunca tribünlerde belli oldu.”
“Ömrümüzün yarısı futbolla geçti”
Burhan Gürkan: En başa dönecek olursak, kariyerin sana göre nasıl geçti?
Coşkun Ulusoy: “Kolay değil, hayatımın 41 senesinin 24 senesini futbol oynayarak geçti. Ömrümüzün yarısı. 16-17 yaşından beri, 35 yaşında Gönyeli’ye gidene kadar hep en üst ligde oynadım. Gönyeli ile şampiyon olduğum zaman Birinci Lig’de oynamaya başladım. 94 yılında Federasyon Kupası’nı kazandığında Yalova biz gençler olarak kadrodaydık ama final maçında kadroda yer almadık. Federasyon Kupası’nda şampiyon olanları da Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda kadroya almadılar. Ben o maçta kadrodaydım. Dayımla beraber kadrodaydım. 94’ten 2002’ye kadar Yalova’da oynadım. Altyapıda başladım. Minik, yıldız, genç takımda çok kısa süre kaldım. 2002’de Yenicami’ye transfer oldum. İlk sezonum Binatlı’ya şampiyonluğu kaybettiğimiz sezondur. Sonrasında kupayı kazandık. 2004’te Nea Salamina’ya gittim 2006’ya kadar. Gidişim esnasında 2005 sezonu başında bir de iki tarafın yer aldığı karşılaşma yapıldı. Şu anda Kıbrıs’ın güneyinde altyapılarda oynayan Kıbrıslı Türkler var. O dönem Sabri ile Raif’in durumları olmuştu ama transfer olmamıştı. Biz Ali İmam’la ilk oynayanlardık. 2006’da dönüşün ilk Yenicami’ye gittim. Oturup konuştuk. Ama anlaşamadık. Benim kariyerimde en çok kırıldığım anlardan biri Fevzi Beyar ile Zeki Kayalp, biri ‘Adam sözünden bellidir’ başlığı ile adamlığımı sorguladı, diğeri Napolyon’a benzeterek Çetinkaya’ya gidişimin para için olduğunu yazdı. Halbuki hiçbirinin haberi yok, ben ilk Yenicami’ye gittim elimde malzemelerle. O dönem Muharrem Özseyfiler benim masraflarımı kulübün karşılayamayacağını belirterek serbest olduğumu ve istediğim kulübe gidebileceğimi söyledi ve ben öyle Çetinkaya ile anlaştım. Bu benim unutamayacağım şeylerden biridir. Haksız yere kötü şeyler yazıldı hakkımda.”
“Çetinkaya ile 17 puan geriden gelerek, Kaymaklı ile 25 yıl sonra şampiyon olduk”
Coşkun Ulusoy: “2006’da Çetinkaya ile Ozanköy’ü mağlup ederek kupayı kazanıştık. Bir sonraki sezon da 17 puan geriden gelerek şampiyon olmuştuk. Sonraki sezon kötü bir dönem geçirmiştik. 2008 – 2009 sezonunda Bostancı Bağcıl’a transfer oldum. İyi bir kadro kuruldu. İlk sezonda bir şey yapamadık ama sonraki sezonun devre arası beni Küçük Kaymaklı’ya verdiler. Kaymaklı ile üçlü averajda şampiyonluğu Doğan Türk Birliği’ne kaybettik. Bir yıl sonra Kaymaklı’da şampiyonluk sevinci yaşadık. Kaymaklı’dan sonra yeniden Bostancı Bağcıl’a döndüm. Ondan sonra da kariyerimde ilk defa Birinci Lig’de Gönyeli’de forma giyerek şampiyon oldum. Sonrasında Dumlupınar’a sezon ortasında gittim. O sezon Dumlupınar’ı kümede tuttuk, ertesi sezon şampiyon olduk. Ondan sonraki sezon Ocak’a kiralık gittim ve Federasyon Kupası’nı kazandık. Sonra yeniden Gönyeli’ye gittim. Bu sezonun son sezonum olacağını söyledim hep. Ocak’ta da bırakabilirdim ama bir sezon daha istediler. Yine Ocak’a gitme durumum vardı ama olmayınca oturup Gönyeli ile anlaştık ve böyle bitirdik. Son beş sezonda 4 kupa ile noktayı koyduk. Bunların 3 tanesi Birinci Lig şampiyonluğu, bir tanesi de Kıbrıs Kupası.”
“Sırasında futbol ailemizden önce geldi”
Coşkun Ulusoy: “Ben hep gençlere söylerim; bizim şansımız biz hep sokakta top oynayarak büyüdük. Bizim zamanımızda ne kafeler vardı, ne bilgisayar vardı. Bizim tek eğlencemiz sokakta top oynamaktı. Biz günde iki maç yapar, döner bir de antrenman yapardık. Bizim döneme dikkat ederseniz, bu dönemden hala daha top oynayanlar var. Bizim futbol hayatımızdı. Sırasında futbol ailemizden önce geldi. Başarılı olmamızda en büyük etken de budur.
“Nea Salamina’da kalabilirdim”
Coşkun Ulusoy: “Kariyerim boyunca keşke demedim. Ama Nea Salamina’da kalabilirdim ama keşke kalsaydım demedim. Benim bir felsefem vardır; hayatta pişman olacağın bir şey yapma, yaptığın hiçbir şeyden de pişman olma. Çünkü bu seni geriye götürür. Devam edebilirdim güneyde. Devam etseydim neler olurdu bilemem ama geri dönme kararını almayabilirdim.”
Olympiakos’un belalısı
Burhan Gürkan: Kariyerinde unutamadığın anılar nelerdir?
Coşkun Ulusoy: “Nea Salamina’da oynarken Lefkoşa GSP Stadı’nda Olympiakos ile oynadığımız bir maç vardı. Maçta 1-0 öndeyiz. Antrenör beni çağırdı, sahaya girdim. Oyuna girer girmez topla buluştum pası verdim, orta geldiğinde golü attım 2-0 oldu maç. Yani oyuna girer girmez bir dakika sonra golü attım. Maç da 3-0 bitti. Öyle oyuna dahil olduktan sonra gol attığım 3 maç oldu. Maç bitti, Olympiakos seyircileri alkışlamaya başladı. Ben herhalde bizi alkışlıyorlar diyerek alkışlamaya başladım. O anda para ve telefon gibi bir sürü şey atılmaya başladı üzerimize. İçeri koştuk. Hoca ne yaptığımı sordu, ben de bizi alkışladıklarını zannettiğimi söyledim. Orada Andreas Kittos diye bir arkadaşım vardı, kamplarda da onunla beraber kalırdım kulakları çınlasın, onun yanı giderek çok güzel şeyler attıklarını, güzel bir telefon gördüğümü, gidip alalım dedim esprili bir şekilde. O günden sonra da adım ‘Bello Turko’ kaldı.
Transfer olduktan sonra ilk maçımla ilgili bir anım var. Olympiakos ile oynuyorduk. Zaten Olympiakos ile her oynadığımız maçta da gol attım. Gazetede de bunun esprisi yapıldı. Onların kurucusu Yorgacis. Ben de her maç gol atınca Yorgacis olsaydı ne yapardı gibi bir espri yapılmıştı. Ben gittikten sonra oynadığım ilk maç. 28’inci dakikada bizden bir oyuncu sakatlandı. Benden oyuna girmem istendi. Tabi benim de elim ayağım titremeye başladı. Sonuçta profesyonel ortam. 18 üzerinde vole ile gol attım. Bu gol bizi 2-1 öne geçirdi. Bir baktım seyirciler üzerime koşmaya başladı. Ben o vakit mahvoldun Coşkun dedim. İnsanlar gelip bana sarılıp bravo deyince rahatladım.”
“Çetinkaya ve Kaymaklı’daki şampiyonlukları unutamam”
Coşkun Ulusoy: “Çetinkaya’da elde ettiğimiz şampiyonluk unutamadığım başarılardan. 17 puan geriden geldik, inanılmaz bir geri dönüş yaptık. Sonra Kaymaklı’da 25 yıl sonra kazandırdığımız şampiyonluk önemliydi. Gönyeli’nin tarihinde birçok başarı, şampiyonluk var. Tabi Birinci Lig şampiyonluğu da başarıdır da Gönyeli’nin elde ettiği başarılardan sonra Birinci Lig şampiyonluğu onların yanında esamesi okunmaz diye düşünürüm. Dumlupınar’da aldığımız şampiyonluk. İlk sene takımı kümede tuttuktan bir yıl sonra da şampiyon olmak güzeldi.”
Burhan Gürkan: Bundan sonrası için planlaman ne yönde olacak?
Coşkun Ulusoy: “Haziranda A lisans antrenör kursumuzun ikinci aşaması var. Geçtiğimiz yıl ilk aşamaya katılmıştım. Ben 1998 yılında üniversiteden mezun olurken Türkiye’den B lisansım vardı. Ben onu güncellemiş olsaydım belki de 10 senelik teknik direktör bile olabilirdim. Öyle bir şey olsa belki futbolu daha erken bırakmış da olabilirdim, bilemem. Antrenörlük düşünüyorum ama önce biraz dinlenmek istiyorum. İlk etapta bir takım almayı düşünmüyorum. Daha temiz kafa ile gerekli hazırlıklarımı da yaparak bu işe girmek istiyorum. Çünkü antrenörlük kolay bir iş değil. Önce bir planlama, biraz da aileme vakit ayırmak istiyorum.”
Yalova’dan teklif aldı mı?
Futbola başladığı Yalova’ya dönme durumu olup olmadığı ile ilgili olarak Çetinkaya’da oynarken öyle bir ortamın oluştuğunu ancak gerçekleşmediğini, ondan sonra da öyle bir teklifin gelmediğini belirten Ulusoy, belki bir gün antrenör olarak Yalova’ya gitme durumu ile ilgili ‘Neden olmasın’ diyerek sözlerini sonlandırdı.