Nerden bakarsanız bakınız, ülkemizde yaşanan gerçek derbilerin en başında gelen bir karşılaşma. Çetinkaya-Yenicami karşılaşması. Ülkemizin en köklü iki kulübü. Bu iki kulüp, kuruluşlarından bu güne kadar, ezeli rekabet ancak ebedi dostluk anlayışı içerisinde bir çok karşılaşmalara çıkmışlardır.
İki takımın ligdeki konumları ne olursa olsun, aralarında tatlı bir rekabet vardır. Bu tatlı rekabet, derbinin her bakımdan önem ve heyecanını artırıyor. Yazdıklarımın ne anlama geldiğini, eskiler çok daha iyi bilecekler.
Gerçi kulüpçülük ve aidiyet duygusunun giderek azaldığı zamanımızda, maçın önemini anlatmak ve yeni nesillere, bu derbinin ne anlama geldiğini aktarabilmek çok zordur. Fakat yine de, geçmişte yaşananların, yeni jenerasyonlara aktarılması biz spor adamlarının görevidir diye düşünüyorum.
Karşılaşmaya iki takım da hırslı başladı. Çetinkaya maçın hemen başında Ugo ile sağdan getirdiği toplarla etkili olmaya çalıştı, ancak görev yeri değiştirilip sol tarafa alınınca, atak etkinliğini kaybetti.
Yenicami erken bulduğu golle ilk yarıda daha rahat bir oyun oynadı. Hızlı geliştirdiği ataklarla gol aradı, fakat final paslarında zayıf kalınca pozisyon bulmakta zorladılar.
İlk yarıda futbol adına kayda değer bir şey izleyemedik. İki takım da gelişi güzel bir oyun sergiledi. Yenicami attığı golün avantajını korurken Çetinkaya skoru değiştirecek hamleler yapamadı.
İkinci devre oyun çok farklı gelişti. Çetinkaya bitti denildiği bir anda, iki gol birden bularak rakibi karşısında öne geçti. Bu kadar sorumsuz bir oyun oynarsanız mağlup olmayı da hak ediyorsunuz demektir. Şampiyonluğa oynayan bir takımın oyuncuları, bu kadar sorumsuzca hareket etmemelidir. Tabi ki bu sorumsuzluğun içerisine tüm futbolcuları koyamayız. Canla başla çalışan takımının galip gelmesi için mücadele eden oyuncuların hakkını teslim etmek lazım.
Maçın kırılma noktası, John'un yüzde yüzlük bir pozisyonda ve durum 1-0 iken, topu Tansel’e vermeyip kaleciye teslim etmesiydi. Şimdi soruyorum, bu sorumsuzluğun faturasını kim ödeyecek? 2-0 öne geçeceğiniz bir noktada mağlup olarak sahadan ayrılıyorsanız, bunun hesabını birileri vermelidir. Ayrıca, Ercan'ın yediği hatalı iki golün hesabını kim verecek?
Futbol hatalar oyunudur, elbette hatalar olacak. Ancak dün yapılan hatalar affedilir hatalar değildir. Bencillik ve sorumsuzluk içerisinde, bir takımın kaderine tesir edecek hatalar yapılıyorsa, birilerinin mutlaka hesap vermesi gerekir.
Futbol takım oyunudur. Öncelikle takımınızın menfaatlerini düşünmelisiniz. Eğer kendiniz için oynamayı seviyorsanız bireysel oyunları tercih edeceksiniz.
Yenicami’nin en büyük zaafı, mağlup duruma düşünce panikleyip ne yaptığını bilmeyen bir takıma bürünmesidir. Halbuki şampiyonluğa oynuyorsanız panik yapmamalısınız. Üstelik de öne geçtiğiniz bir maçta skoru korumayı bileceksiniz.
Skor 2-1 olduktan sonra John daha gayretli oynamaya çalıştı. Yaptığı hatanın farkında olsa gerek, daha çok koştu, mücadele etti ancak atı alan Üsküdar’ı geçti.
Çetinkaya’yı kutluyorum. Oynaması gerektiği gibi oynadı, rakibini iyi çözdü ve rakibinin hatalarını çok iyi değerlendirdi. Sahanın en iyilerinden biri olan Batuhan’la John'u çok iyi kontrol etti. Serkan tecrübesi ile takımını iyi organize etti. Takım olarak çok iyi bir mücadele örneği sergileyerek zorlu karşılaşmadan galibiyetle ayrılmasını bildiler.
Maçın hakemi Osman Özpaşa, genelde iyi yönetmesine rağmen, Faye'nin Tansel’e kafa atmasına kayıtsız kaldı. Bu da maçın kaderine etki edebilecek bir hareketti.