Dünya’da yaşanan ekonomik krizin, ülkemizde de olan etkisini hiç kuşkusuz hissedebiliyoruz. Futbolun ülke ekonomisine pozitif olarak kattığı değerin yanı sıra, zor günler geçiren takımların yönetim oluşumları, maddi kaynak sıkıntıları her geçen gün kendini çok daha fazla göstermekte.
Takımların bütçeleri belirlenirken en büyük payın devlet tarafından kulüplere verilen desteğe bağlı kalarak hareket etmeleri, maddi olarak zaten zorluk yaşayıp, kolay harcama yapamayan hükümetlerin de bu katkıyı federasyon nezdinde takımlara aktarması genelde sezon ortasını buluyor. Bu bağlamda takımların o güne kadar dişini sıkabilmesi gerekiyor. Sponsorluk yasasının olmaması, iş adamları veya şirketler tarafından takımlara sağlanan desteğin her geçen gün azalmasına neden oluyor. Kaynak sıkıntısı yaşayan takımların sezonun sonunu getiremeden hedef küçültmesine veya son günlerde gördüğümüz gibi lig daha başlayamadan teslim bayrağını çekmelerine neden oluyor.
Ülkemizde 67/1999 sayılı Beden Eğitimi ve Spor yasasının artık revize edilmesi gerekiyor. Kulüpleri denetleyen bir kurum ne yazık ki yok. Oyuncuların sözleşme haklarının olmaması, kulüplerin gelir ve giderlerinin devlete sunulmaması, oyuncuların elde ettikleri kazançların vergilendirmeye dâhil olmaması, kulüplerin yarattıkları ve ülke ekonomisine aktardıkları kaynakların nereden geldiğinin bilinmemesi, her türlü ucu açık işleri yapabilecek bir durumda olduğumuzu gözler önüne seriyor. Niyetim bu şekilde olan kulüpleri gün yüzüne çıkarmaktan ziyade, aslında herkesin ne amaçla bu işlere girdiklerini bildiğimiz halde sırf ekonomik olarak ülkeye katma değer yapıyorlar diye ses çıkarmamak, bu ülkeye yapılan en büyük kötülüklerden biri olduğunu düşünüyorum.
Yeniden düzenlemesi gereken yasanın bence Beden Eğitimi kısmından ayrıştırarak sadece Spor yasası altında olması gerekiyor. Yasayı yapacak olan yetkililerin, tüm sporu icra eden kesimlerini dinleyerek ve çok iyi sentezleyerek yapılacak yeni yasaya katkı koymaları lazım. En önemli husus ise denetlenebilir ve hesap verilenebilir olunması. Şöyle ki, bir kulüp bağlı olduğu federasyona yıllık gelir gider bilançosunu sunmak zorunda olmalı. Gelir gider dengesi sağlanamıyorsa kulüplerin var olabilmesi, sürdürülebilir olabilmesi için yatırım yapmalarının öncelikli hedefleri arasına getirilmesi sağlanmalı. Devlete verilen vergilerin sırf gençler spor yapacak, kötü alışkanlıklardan uzak duracak diye kör kuyuya atılmaması gerekiyor. Verilen katkının belli bir oranın ki bu oranın en az %50 olması gerektiğini düşünüyorum, yatırım amaçlı takımların sunacağı projeler doğrultusunda aktarılması ancak bizleri daha ileriye doğru taşıyacaktır.
Genelde futbolun ülke sporu için yaklaşık 11 ay sürmesi ve en çok katkı payının Futbol Federasyon’una aktarılması, yetkilerinin ve yaptırım gücünün daha etkin olarak kullanmalarını gerektirecek bir yasal çerçeve ile Futbol Federasyona verilmesi gerekmektedir. Futbol Federasyonu kurullarınca kulüplerin denetleyebiliyor olması son derece önemlidir. Bu konuda hiçbir kulüp yönetimi ve başkanına imtiyazlı davranmadan alınacak olan önlemlerle spora ve kulüplere yeni amaçlar yükleyerek sonuca gitmemiz kaçınılmazdır.