Lige müthiş bir başlangıç yapan Yenicami oynadığı pozitif futbol ve aldığı galibiyetlerle tüm dikkatleri üstüne çekti.
Bu başarı alt yapıdan gelen furbolculara yakalanınca bir o kadar daha değer kazandı. Fakat bu rüya uzun sürmedi.
Dördüncü haftadan sonra arka arkaya kaybedilen puanlar birçok soru işaretini de beraberinde getirdi.
Takımın düşüşü için birçok senaryolar yazıldı konuşuldu.
Bu süreçte tüm maçları canlı olarak izleme fırsatı buldum.
Hamitköy karşılşamasına giderken de bir gelişme olacak mı diye sorusunu kendime sordum.
Takımın büyük bir kısmının bireysel performansları düştü.
Bu durum pek tabi ki genel performanstaki düşüşle doğru orantılı.
Futbolcular arasındaki iletişim neredeyse yok.
Rakibi boğan hataya zorlayan Yenicami’den eser yok.
İkinci bölgeye sıkışmış oyun. Top hep orda. Kanat oyuncuları ve bekler statik.
Hareketlenen, boş alana koşan yok.
Bu tam da Hamitköy’ün istediği oyun şekli.
Rakip Hamitköy. Takım olarak koşan ve savunma yapmaya çalışan bir takım.
Herkes topu kovalıyor, rakibe boş alan bırakmamaya çalışıyor.
Oyunun savunma yönünü hatasız oynama üzerine kurgulanmış bir strateji.
Rakip kalede gol kovalama işi ise sadece Ernest’e bırakılmış. Son bölüme kadar bu anlayıştan vaz geçmeyen bir takım.
Mehmet Koyuncu hamlesi sol tarafa ciddi bir hareketlilik getirdi. Bu alandan ceza sahasına gönderilen toplar eğer biraz daha dikkatli kullanılsa puanla ayrılmak hiçten.
Böylesi strateji ile oynayan bir takıma karşı neredeyse pozisyon üretemeyen bir takım.
Gol tamamen tesadüf eseri. Fırat’ın orta şut karışımı vuruşu beraberinde gelen üç puan.