2020-2021 sezonu Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester City’i, 1-0 mağlup eden Chelsea Avrupa’nın en büyüğü oldu. İngiliz devi bu kupayı 2011-2012’den sonra ikinci kez müzesinde götürmenin başarısını sağladı.
Porto’da Estadio do Dragao’da oynanan final karşılaşması öncesinde yarı finalde Manchester City, Paris Saint Germain’i, Chelsea de Real Madrid’i eleyerek, bu tarihi stada gelmişti.
***
Maç öncesi “Irkçılığa Hayır” mesajı için diz çökme ile başlayan İngiliz Finali, tam bir taktik savaşı şeklinde başladı.
İlk dakikalarda Manchester City’nin yoğun baskısı görüldü. 10’uncu dakikadan sonra Chelsea hızlı hücumlarla etkili olmaya başladı. Bu pozisyonları cömertçe harcayan Werner, golü bulamayınca 42’nci dakikada Kai Havertz sahneye çıktı.
Mount’un muazzam pasıyla, savunma arkasına sarkan başarılı futbolcu, Edison’u da geçerek topu filelerle buluşturarak, Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk golünü, finalde kaydetti. Nereden bilirdi ki, golü bulduğu dakikalarda bu golün takımına kupayı getireceğini.
***
Manchester City teknik direktörü Guardiola, daha önce İspanyol ekibi Barcelona ile bu kupaya uzanmıştı.
Gök mavililerin Alman teknik direktörü ise geçen yıl finalde kaybettiği kupayı bu kez almak istiyordu. Maç sonunda öyle de oldu.
***
İkinci devreye, demoralize olmuş bir City çıktı.
59’uncu dakikada De Bruyne’nin de sakatlanması, gol yollarında sıkıntı yaşayan gök mavili ekibi daha da bir sıkıntıya soktu.
Belki takımıyla son maçına çıkan ve 76’da oyuna giren Sergio Aguero, bu dakikalarda oyuna dahil olabilirdi.
***
Dakikalar 90+7’yi gösterdiğinde Mahrez’in sert şutu, bir anda yüreklerimizde kelebek etkisi yaratırken, az farkla dışarıya çıkmasıyla, son düdük geldi ve Tuchel ve ekibi kupayı kaldırdı.
***
Sahada 90 dakikada basmadık yer bırakmayan Kante, maç sonunda “maçın en iyisi” olarak onurlandırıldı. Olması gerekirdi de. Bir dinamo gibi orta sahada, her pozisyonun içinde olan başarılı futbolcu bunu fazlasıyla hak etti.
***
Chelsea kupaya uzanırken ayrı bir parentez de İngiliz devinin Alman teknik direktörü Tuchel’e açmak lazım.
Lampard’ın açık oyununun sonrasında, takımın başına getirilen Tuchel, daha teknik v taktik ağırlıklı, sonuç odaklı bir futbolla takımını başarıya taşıdı.
Tuchel, karşılaşma sonunda yaptığı açıklamada, haklı heyecanını ve mutluluğunu şu sözlerle ifade etti: "Yerimde duramıyorum. Hiç gerçekçi gelmiyor ama gerçek. Bunu başardık. Manchester City'ye karşı oynamak her dakika daha zordu. Bu süreçte inancımız ön plana çıktı. Sürekli ikili mücadeleleri kazandık ve bu da başarının faktörüydü."
***
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Avrupa’nın 2 numaralı kupasının finalince Villarreal-Manchester United maçının ardından, 1 numaralı finalde de futbola doyduk. Hatırı sayılır sayıda seyircinin de stada alınması, o özlediğimiz hazzı yeniden yaşamamıza neden oldu. Umarım kısa sürede, tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınından da kurtuluruz ve statlarda yenide seyircilerle birlikte de bu karşılaşmaların heyecanını daha yürekten hissederiz.