Uzun zamandan beridir tıkanan ve görüşmelerin durduğu KOP – KTFF zirvesinde yeni bir hareketlilik başladı. Dün Gençlik Gücü kulübünün davetlisi olarak kulübe bir ziyaret gerçekleştiren FIFA başkan adayı ve KTFF Danışmanı Jerome Champagne umut dolu açıklamalarda bulundu. Şimdi bana belki de bazı kesimler kızacak, “büyük” spor yazarı abilerim “boşuna umutlanma, bu iş olmaz” diyecek.
Ama benim için nafile. Benim bu konudaki umudum her zaman sürecek. Çünkü genç bir spor yazarı olarak buna inanmak zorundayım. Çünkü olanları kabullenmemeliyim, bunca zamandır bu olayı kabullenen, sürekli negatif açıklamalarda bulunan tüm kesimlerin de karşısında durup bu olayı her zaman savunacağım. Sebebi ise yıllardır süren bu dışa açılamamaktan, bazı kesimlerin buna engel olma çabasından ve günü kurtarma adına bana göre “gereksiz” açıklamalarda bulunan sporun ve siyasetin içindeki bazı gereksiz insanlardan bıkmış olmam.
Neyse, Champagne’in geçen günkü açıklamalarına gelelim. Özellikle şunu belirtmeliyim ki Champagne’nin futbol zekasına, araştırmacı ve kendinden emin açıklamalarına hayran kaldım. Kıbrıs Türk futbolu hakkında bizim ülkemizde “herşeyi bildiğini iddia eden” birçok adamdan daha çok bilgi sahibi. En azından Kıbrıs Türk sporuyla “Spor Bakanı” Serdar Denktaş’tan daha ilgili ve bilgili. Kıbrıs Türk sporu için taş bile oynatmayan Serdar Denktaş’ın bakanlığı süresince maça gittiğini görmedim. Ancak Champagne çıkıyor ayağının tozuyla uçaktan iner inmez ilk işi maça gitmek oluyor.
Champagne yaptığı açıklamalarla benim belkide azalan umutlarımı doruk noktasına getirdi. Hele hele 2015’te FIFA Başkanı olursa bu umutlarım daha da artacaktır. “Amacımız yuvaya geri dönmektir” diyor Champagne. Aynen öyle biz de o yuvaya dönmek istiyoruz. Ülkemize Barcelona’lar, Real Madrid’ler, PSG’le giderken bizim burada kendi içimizde çırpınmamız, bitme noktasına gelmemiz haksızlıktır. İşte Champagne’in ve Sertoğlu’nun yapmaya çalıştığı da kaybettiğimiz hak ve sorumluluklarımızla yuvamıza geri dönmektir.
Hani dedim ya Champagne futbolu çok iyi bildiğini zanneden insanlardan daha çok şey biliyor. O bizim tarihimizi hor gören insanlara da bir mesaj veriyor. “Kendi tarihinizden ve Kıbrıslı Türklerin adadaki futbola koyduğu katkılardan gurur duymalısınız” diyor. Tam da bu olmalı işte. Yoksa birşeyler yapmaya çalışan insanlara çelme takarak, çarka çomak sokarak bu iş olmaz.
Siyasete de girmesek olmaz tabi. Kıbrıs sporunun adadaki ne zaman ve nasıl geleceği belli olmayan siyasi çözümü bekleyecek gücü yoktur. Öncelikle kafalardaki bu duvarları yıkmak en doğrusudur. Sonra zaten aradaki duvarlar da yıkılacaktır.
Tamam bazı şeyler kolay değil, bunca yıllık ayrılıktan sonra hemen herşeyin bir anda yolunda olması kolay değil. Ancak en azından Kıbrıslı Türkler açısından böyle de yaşanmaz. Ya da böyle nereye kadar yaşanır? Bir düşünün neyimiz var? Kendi ürünümüzü bahsettiğimiz o cumhuriyet adı altında pazarlayabiliyormuyuz? Hayır, hiçbirşey yapamıyoruz. Sorun da bu zaten. Kıbrıslı Türk gençler artık birşeyler başarmak ve adlarını duyurmak istiyor. İzolasyon ve ambargolar altında ezilmekten bıktı.
Önümüzdeki yıl adadaki futbolun ayrılmasının 60.yılı. Dile kolay “60” koca yıl. Belki de bir ömür. Bir ömürdür süren futbol oynama hasreti. Dünya yıldızlarının, bizim topraklarımıza basmasını görme hasretiyle, ha bugün olacak, ha yarın olacak diye beklediğimiz 60 koskocaman yıl.
Dilerim 2015 yılı Kıbrıs Türk sporunun yılı olur ve ezilmekten, dışlanmaktan kurtuluruz. Aynı Champagne’in dediği gibi, “Benim umudum 2015 yılında adadaki futbolun birleşmesi” dedi Fransız futbol adamı. Hadi bakalım yeni bir umut, yeni bir heyecan ve yeni bir sürecin başlangıcı olsun bu söylenenler.
Dilerim o birşeyler yapmaya çalışan insanların işine sürekli burnunu sokan insanların da kendini düşünmekten vazgeçtikleri bir süreç olur. Hani başlığımda da dedim ya, asla umudumuzu yitirmemeliyiz. Çünkü pes etmemizi umutsuz olmamızı isteyen insanlar çok fazla. Onlara inat dimdik durmalıyız Umutsuz olmayın, çünkü “Umut hep var”