Lefke haftalardır birlikte oynayan belli bir uyum yakalamış on birini bozmak zorunda kalarak oyuna başladı. AYKUT VE RAHMİ...
Savunmanın merkezinde Aykut'un yokluğu takımı oldukça olumsuz etkiledi. Az adamla gelen rakip karşısında savunma yönünden sıkıntı yaşanmadı. Ama geriden oyun kurma konusunda büyük sıkıntılar yaşandı.
Dört kişi geriden oyun kurarken yaklaşık 15-20 pas yapıp bir kişiyi oyundan düşüremedi.
Aykut özellikle Rahmi ve Semih ile iyi bir iletişim içinde oynardı. Ve geçişler çok daha hızlı ve başarılı olurdu.
Bu olumsuzluğa sarı kart cezası nedeni ile Rahmi'nin yokluğu da eklendi. Böyle olunca takımın oyun dinamiği ve ritmi oldukça etkilendi.
İlk yarı oyunun neredeyse tamamı Baf Ülkü Yurdu sahasında oynandı.
Rakip, topu Lefke'ye bıraktı. İkinci bölge savunması yaptı. Bence bu maçtaki başarının en önemli faktörlerinden birisi bu idi…
Peki, top Lefke'de iken neden gol pozisyonu üretme ve neticelendirme konusunda sıkıntı yaşadı?
Kalabalık savunmaları aşmak için bir takım aktivasyonlar yapmak gerek. Herkes rakip savunmanın kucağına girmiş koşan, alan yaratan yok. Savunmanın arasına veya arkasına koşan da yok. Doğal olarak pozisyon da yok.
İkinci yarıya Lefke, Aykut hamlesi ile başladı. Bu değişiklik beklenen etkiyi yapmadı.
Aslında maçın özeti her iki takım futbolcularının ‘Vücut dili’ndeki detaydaydı.
Baf Ülkü Yurdu futbolcuları Lefke'ye oranla daha diri ve istekliydi. Oyun planına bağlılık ve oyun disiplini yine ön plandaydı. On bir kişi de oyunda ve mücadele ediyordu.
Lefke için aynı yorumu yapmak imkânsız. Takım koşan ve koşmayanlar olarak ikiye bölünmüş. Sadece ileriye koşanların sayısı fazla... Bu sayede son dakikaya kadar rakibe ceza sahası içinde sayısız pozisyon verildi. Baf Ülkü Yurdu'nun gencecik futbolcuları son vuruşlarda biraz daha öz güvenle oynasalar sonuç çok daha farklı olabilirdi.
Baf Ülkü Yurdu, Orçun hocanın gelişinden sonra çok farklı. Hocanın takıma dokunuşu hissediliyor. Kısa sürede ciddi gelişimler gösterdiler.
Takımın savunma yönü mükemmele yakın. Herkes top kaybından sonra doğru yerde. Kaymalar ve geriye dönüşler de aynı şekilde. Top kazanma konusunda başarılılar.
Ama topu kazandıktan sonraki hareket tarzları sıkıntılı. Bu yönlerini daha çok çalışmalılar. Eğer savunmadaki başarılarına hücum etme konusunu da eklerlerse puanlar arka arkaya gelebilir.
Lefke karşısında çıkışlarda zaman zaman Mustafa Yorulmaz ve Ömer ile hızlı neticeye çalıştılar. Bu düşünceleri aslında doğruydu. Yanlış olan bu futbolculara verilmeyen destekti. Eğer Mustafa, Ömer ve o alanda olan takım arkadaşlarına yeterli desteği verebilselerdi pozisyon üretmede daha başarılı olabilirlerdi. Tabi tüm bunlar bol tekrar ve çalışma ile geliştirilir. Doğru adres devre arası çalışmaları...
Her maçın bir hikâyesi var. Bazen kazanırken, bazen ise kaybederken bu hikâyeden sonuçlar çıkartmak gerek.
Lefke’nin bu hikâyede ön plana çıkartması gereken en önemli detay 14 haftada sadece 8 gol atan bir takıma karşı verdiği birçok gol pozisyonu. Liderin bu haftaki ödevi ve çalışma konusu ağırlıklı olarak bu olması gerekir diye düşünüyorum.