Maç yazısını maçtan 1 hafta sonra yazmak benim ayıbım. Öncelikle bunun özrü ile başlayım.
Açılış Kupasının playoff öncesi son maçının ligin ilk iki sırasındaki takımlar arasında oynanaması enteresan oldu. NBA bu tarzda Thanksgiving, Christmas gibi özel günlere denk getirmek için maçları önceden ayarlar ama bizde tamamen tesadüf bir durum oluştu. “Final maçı gibi maç” deyiminin yansıması diyebiliriz. Kazanan ekip GAÜ ile eşleşecek, kaybeden ise Koopspor’un rakibi olacaktı.
“İki koçun da eksik isimlerin yerine pozisyon değişikliği yapmadan aynı mevki isimler ile başladığını gördük”
Maçın özelinde önce periyot içi yorumlarımı yazmak, akabinde ise biraz istatistik konuşmak istiyorum. Maça standart beşi ile başlayamadı Soyer. Sakatlığı bulunan tecrübeli isim Hasan Kasap yerine Hasan Debeş ilk beşte maça başladı. Yakın Doğu ise maç kadrosuna almadığı İhsan yerine ilk beşte Fuat’a yer vererek maça başladı. İki koçun da eksik isimlerinin yerine pozisyon değişikliği yapmadan aynı mevki isimler ile başladığını gördük. Maçın başı biraz içeriden oyunlar ile iki pivotun, Alperen ve Fırat’ın mücadelesi ile geçti. İki takım da birbirlerinin setlerine iyi çalışmış. Özellikle Yakın Doğu, Soyer’in uygulamaya çalıştığı double screen’lere çok yerinde show-up yaparak içeriye penetreleri engellemeyi başardı. Burada Ahmet Dağer gibi bir tecrübenin nerede screen’e karşı ileriye çıkacağı, nerede ise geride bekleyip switch yapacağını bilmesi Yakın Doğu için büyük avantaj. Bazı oyuncuların tecrübesi sayesinde savunmada zaman algıları çok farklı gözüküyor. Bu tarz oyuncular için sanki 1 saniye 10 saniyeye tekabül ediyormuş gibi, o kısa süre içerisinde ne yapacağını düşünüp uygulamaya vakitleri oluyormuş gibi geliyor. Ahmet de bu oyunculardan biri. Başa baş giden mücadelede Soyer’den Mustafa Rıfkı’nın sürekli penetre etmeye çalışması, onun inadının bir göstergesi. Vuruyorlar, kırıyorlar, önüne uzunlar çıkıyor, zaman zaman duvara tosluyor ama vazgeçmiyor. Onu bu şekilde korkutmak imkansız. Bu inadını içeriye girdiğinde dışarıya çıkaracağı pasları seçiminde de geliştirirse, Soyer adına çok daha etkili olabilecek diye düşünüyorum. Bunun için Soyer oyuncularının onun penetre kanallarını takip edip gerekli yerlere kaymaları da gerekiyor tabii. Berkem’in keskin şutları ile birlikte ilk periyodu 20-15 Yakın Doğu önde bitirdi.
“Mustafa’nın da 2 seçeneği var, Rafer Alston olmak veya Jason Williams olmak”
İkinci periyotta daha oturmuş hücumlar izledik iki takımdan da. Bu noktada Halil ve Berkem aynı anda sahada yer aldığı anlarda inanılmaz bir dış hücum tehdidi oluşturdu. Soyer adına Alperen en önemli isimlerden biri fakat sırtı dönük top aldığında veya pota altı ribaund kovaladığında bulduğu sayılar kadar, pick and roll çalışması da yapması gerek. Böylesine potansiyeli olan bir isim maç başına neredeyse 1-2 başarılı P&R yapıyor. Bu sayıyı net bir şekilde 7-8’e çekmesi gerek. Bu noktada takımın tecrübeli ismi Kemal Taşçı’ya da görev düşüyor. Pozisyonu itibariyle onu pick and roll oynatabilecek ve tecrübesi ile bu işi alıştırabilecek oyuncu o. Zaten her maçta Alperen’in başarılı oynadığı 1-2 P&R’u da başlatan Kemal oluyor. Ahmet koç mutlaka bu konuya playoff’lar öncesi eğilecektir. Bu anlarda maç 25-23 iken Halil topu dağıtmaya başladı ve net hücumlar ile Yakın Doğu bir anda maçı 32-23’e kadar getirdi. Fark 9’a gelince Soyer biraz toparlandı. Bu noktada Hasan Kasap’ın sakatlığına rağmen oynadığı oyun takdir edilesi. Her zaman yazdığım gibi ligin en garantici oyuncusu. Neden bilmiyorum ama bana Reggie Miller’ı hatırlatıyor hep. Bir parantez de Mustafa Öksüzoğluları için açayım. Bu sezon ligde oynayan oyuncular içerisinde benim gördüğüm en yüksek “ball handling” yeteneği olan oyuncu. İnanılmaz top hakimiyeti ve dripling özelliği var. Ama bu muazzam özellik onu iyi bir takım oyuncusu yapmıyor (henüz). Zamanında Houston Rockets forması giyen Rafer Alston vardı, çok az insan hatırlar. Harlem parklarının efsane ismi olarak kabul edilirdi. Sokak basketbolunda Steve Francis, Stephan Marbury, Allen Iverson gibi isimleri madara etti ama NBA’de hiç tutunamadı. Bizlerin de aklında AND1 Mixtape DVD’lerindeki görüntüleri kaldı. Mustafa’nın da 2 seçeneği var, Rafer Alston olmak veya Jason Williams olmak. Devreyi Yakın Doğu 43-34 önde bitirdi, böylelikle farkı biraz daha açmış oldu.
“Aslında bu gibi şaşırtmaları koçların denemesini seviyorum”
Ligde bu sezon izlediğim karşılaşmalarda 3. Periyotlar her zaman çok kritik oldu. Bir takım maçı bu noktada kaybetti veya kazandı diyebiliriz. Bu maçta ise iki takım 3. Periyodun ilk 2.5 dakikası sayı bulamadılar. Halil’in yorgunluk belirtileri, Alperen’in etkili oyunu, Soyer’in Yakın Doğu uzunlarını iyi savunması sonrasında maçı dengede götürdü. Ahmet Şahinsoy bu dönemde kısa süreli olsa da kısa beş ile sahada kalmayı denedi. Bunun en önemli sebebi Alperen’in yorulması ve kenarda uzun konusunda istediği desteği alamaması. Aslında bu gibi şaşırtmaları koçların denemesini seviyorum. Bu karar bir risktir, uzundan sayı yeme şansınızı artırır fakat hücumda olumlu kullandığınız durumda da çok faydasını görebilirsiniz. Yine bu noktada Kemal ile Alperen’in pick and roll denemelerini gördük ki bu oyunları çok rahat oynayabiliyorlar. Hücumda zaman zaman gayet akışkan bir top rotasyonu ile maçta kalmayı başardı Soyer. Yakın Doğu’da ise Halit koçun büyük bir rotasyon avantajı var. Bir ara sahada yer alan beşe baktım da, Batuhan, Fuat, Günay, Berkem, Tansu gibi bir beş sahadaydı yanılmıyorsam. Bu beşten bile başa oynayan bir takım çıkar rahatlıkla.
“Maçın kırılma anı olarak görülen pozisyon öncesi genel istatistiklere de bakmak gerek”
Maçın son periyodu ise roller coaster gibiydi. Soyer cephesinde kaçan kolay hücumlar, şut ritim problemi, ve Alperen’in yorgunluk sebebi ile boyalı alanda yardıma gitmekte yetersiz kalması maçı Yakın Doğu’ya getiren etkenlerdendi. Tabii ki maçın kırılma anı izleyenler tarafından Alperen’in pota altı kaçırdığı boş şutun dönüp Soyer potasında basket faul ile sonlanması görülebilir ama ondan önce genel istatistiklere de bakmak gerek. 18 üçlük denemesinde sadece 2 isabet bulan (%11) ve serbest atışlarda 27’de 12 isabet bulan bir takımın maçı çevirmesi çok zor. Zira Halit koça karşı sizin maçı bir şekilde kendinize çekmeniz gerek çünkü Halit koç ve Yakın Doğu size maç vermez. Kemal Taşçı’nın da bu noktada maç içinde yaptığı tüm olumlu hareketler 8 üçlük denemesinde isabet bulamamasıyla ekarte edilmiş oluyor. Yakın Doğu ise %37 üçlük oranı ile oynayarak maçı kazanmayı başarıyor.
Maçın içinden sonra biraz da istatistik konuşalım. Hasan Kasap 26 verimlilik puanı ile oynadı bu maç. Verimlilik puanı ile ilgili şöyle güzel bir şey var, bir oyuncu hakkında doğru yorum yapabilmek için çok gerekli diye düşünüyorum. Bu maçta Hasan yine aynı sayıyı atardı, aynı ribaundu alırdı ama top kaybı daha fazla olabilirdi ve şut denemeleri daha fazla olabilirdi. Yani oyuncuyu sadece attığı sayı ve aldığı ribaund üzerinden değerlendirmek yanlış olur diye düşünüyorum. Hasan’ın buradaki asıl başarısı, bu istatistikleri verimli bir şekilde ortaya koyması. Yani 7 denemede 6 isabet buluyor, sadece 1 top kaybı yapıyor ve yapamayacağı işlere (üçlük gibi) girmiyor. Asıl takdir edilmesi gereken nokta bu bence.
Yakın Doğu’da Berkem’e ayrı bir sayfa açmak gerek. Ligin bu yabancısız ortamında Berkem büyük sıçrama gösterdi ve çok keskin bir sutöre dönüştü. Geçtiğimiz sezon sadece 3 maçta oynamıştı, o nedenle karşılaştırmayı 2018-19 sezonundan yapalım. Maç başı sayı ortalamasını 9.88’den 15.25’e yükseltti, ribaund sayısını 3.50’den 5’e, asist sayısını ise 2.46’dan 3.25’e çıkardı. Ortalama 27 dakika süre alırken, şu anda 34 dakikaya yakın süre alıyor maç başına. Verimlilik ise 7.71’den 12’ye yükseldi. Onu izlemek güzel. 10 numaradan 24 numaraya geçişi de Kobe’ye bir saygı duruşu sanki.
“Kemal’ın kafa olarak Soyer’de daha rahatladığını net bir şekilde görüyoruz”
Son olarak Soyer’in buralara gelmesinde ve bir basamak atlamasında önemli payı olan iki isim Kemal Taşçı’yave Hasan Kasap’a değinelim. Kemal’in Koopspor’da spesifik bir görev içerisinde yer almasından sonra kafa olarak Soyer’de daha rahatladığını net bir şekilde görebiliyoruz. Geçtiğimiz sezon 4 olan sayı ortalaması 11’e çıkmış durumda. Maç başına aldığı süre de yaklaşık 7 dakika artmış durumda. Hem de ligin en tecrübeli oyuncusu olmasına rağmen. Kendisine çok iyi baktığını yakından biliyorum. Maçların stresi arttık sonra Kemal’e çok önemli görevler düşecek daha. Hasan Kasap ise büyük bir sıçrama yapmış durumda. 4 sayıdan 13.40’a çıkan sayı, 4.55’den 8.40’a çıkan ribaund, 20 dakikadan 31 dakikaya çıkan süre ve en önemlisi ortalama 7.3’den 19’a çıkan verimlilik.
Bu iki takımın da finalde karşılaşma ihtimali oldukça yüksek. Yakın Doğu’da işler iyi giderken Tansu’nun yaşadığı sakatlık moralleri bozdu. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur. Halit koçun rotasyonu etkili şekilde kullandığını gördük, görüyoruz. Maçlara göre içten veya dıştan oynayabilen bir takımı mevcut. Maçın şekline göre kabuk değiştirebiliyor. Bunun avantajını da iyi kullanıyor.
Ahmet koç ise öncelikle Koopspor maçını düşünecek. Soyer’in kazandığı maçlarda da ortaya çıkan bir X-Factor problemi var. Bir maçta herşeyi doğru yapıp, yine de kazanamayabilirsiniz. Bu nedenle o maçları size getirecek bir x-factor oyuncuya ihtiyacınız var. Bu oyuncu her maç değişebilir, karşı takımın nasıl savunma stratejisi yaptığına göre. Bazen dış şutunu o gün iyi atabilen bir oyuncu, bazen penetre yeteneği yüksek bir kısa, veya sırtı dönük oynayabilen bir uzun. O gün maç içinde onu bulabilmeniz gerek. Ahmet koç bir türlü bu x-factor’ü bulamadı henüz. Koopspor maçını kazanmak için maç içinde o oyuncuyu bulabilmesi gerek diye düşünüyorum.
Bizleri güzel bir final four bekliyor.