Ligi komple namağlup tamamlamak zor iş. Zayıf takımlara karşı takımın konsantrasyonunu yüksek tutabilmek tamamen koçun başarısı. Bu bağlamda YDÜ koçu Halit Kıryağdı özelinde tüm teknik ekibi kutlayarak başlamak istedim.
“Futbol çok basit bir oyundur, zor olan ise onu basit oynamaktır” demişti efsane Cruyff eskiden. Aynısını basketbol için de söyleyebiliriz. Çok temel bir prensip en tepe noktada karşımızda durur; yediğin sayıdan fazla sayı atmak. Bu en tepedeki prensibin altına indik sonra çeşitler ve neden-sonuç ilişkileri şekillenir. Rakipten daha fazla ribaund alma, şut yüzdelerini artırma vs… Ama en temel hedef “daha fazla sayı atabilmek” amacına ulaşmaktır nihayetinde. Bahsettiğim denklemde aşağıya indik sonra detayların da önemi artar.
Geçtiğimiz dönemlerde, yani dünya basketbolunun geliştiği 90’lı yıllarda basketbolun ana hücum felsefesi “içten dışa oynamak” üzerindeydi. Bunu şöyle açıklayayım, takım maça başladığında sürekli içeriye penetre ederek sayı bulmaya çalışır, rakip savunma dibe gömüldükten sonra da dışarıdan sayı bulmaya ve boş şut atma şansı elde etmeye başlardı. Geçtiğimiz 3-4 senede bu felsefenin tam tersine başladığını görüyoruz. Profesyonel liglerde, özellikle NBA’de takımlar maça dış atışlar ile başlıyor, akabinde ise özellikle de şut yeteneği olan uzunu da kullanarak, üstlerine çektikleri savunmayı içeriye penetre ederek bitirmeye çalışıyorlar.
Final serisinde buna benzer bir yapıyı YDÜ’de görme şansımız oldu. Halil ve Berkem’in dış şut tehdidi ile savunmayı üstlerine çekmeyi başararak, Ahmet, İrfan ve Palmer ile birçok boyalı alan sayısı bulmayı başardılar. Rakibi üzerilerine çekerken kullandıkları dış atışları da sayıya çevirmeyi başarınca, fark kapanamayacak noktalara geldi. Halil’in kurduğu oyunlarda yardım getiren LAÜ savunmasına karşı topu hızlı çevirmeyi başaran YDÜ, 4’e 3 hücumlar yaratmayı başardı ve bu noktalarda Berkem tepe noktada çok etkili oldu. Normalde bu tarz hücumlarda içeriye penetre yapan oyuncu dip köşedeki adamları bulup bir 4’e 3 yaratmaya çalışırken YDÜ bunu tepeden uygulayarak 3 sayılık oyunlar bulmayı başardı.
Genel anlamda seride YDÜ, rotasyon parçalarını maça adapte etmeyi başararak, LAÜ’nün bir adım önüne geçmeyi başardı. LAÜ’de ise ayakları rakibine oranla çok yavaş kalan Rajko’nun dış şutu da olmayınca, ayrıca Dennis gibi bir şutörün de tüm seri boyunca ritim yakalayamaması ile birlikte sonuç kaçınılmaz oldu. Rajko’nun ayaklarının yavaşlığı ona savunmada da zor anlar yaşattı. Rajko’nun savunduğu oyuncu tepede pick yapmaya gittiği zaman Rajko da boyalı bölgeyi terk etmiş oldu. Bu durumlarda blitz savunma denilen “perde sonrası top süren oyuncuyu dışarıya itme” tarzı savunmayı ise sadece 1-2 kez uygulayabildi Rajko. Böylece hücum perde sonrası önünde uzunca bir boş koridor bulabildi.
Buna ek olarak tüm seri boyunca takımına hızlı hücum kurarak ve yarı sahayı çok çabuk geçerek etkili olmaya çalışan Doğukan’ın ritmine takımın ayak uyduramaması da ayrı bir dezavantaj oldu. Ben Doğukan’ı biraz NBA’de Washington Wizards forması giyen John Wall’a benzetiyorum. John Wall hücuma çıkarken o kadar hızlanabiliyor ki, rakipleri ona ayak uyduramıyor ve hücuma organize olamadan sonlanmak durumunda kalıyor. Aynı zamanda Doğukan da Wall gibi istediği hücum ritmini yakalayamayınca maçtan kopan tipte bir oyuncu.
YDÜ adına tüm seri muazzam bir oyun ortaya koyan Ahmet Dağer bana göre serinin en değerli oyuncusuydu fakat takımını bir maestro gibi yöneten ve son maçta 30 sayı atan Halil de kazandığı ödülü en az Ahmet kadar hak etti.
Verimlilik puanlarına da baktığımızda seriyi genel olarak çok stabil oynayan YDÜ, rahat bir şampiyonluğa ulaşmış oldu. Her iki takımı da tüm sezon performanslarından ötürü tebrik ediyorum, bizlere güzel bir sezon izlettiler.
Uzun zaman aradan sonra baştan sona takip ettiğim ilk basketbol sezonu sonrası Federasyon yetkililerini de tebrik etmek isterim. Sadece ufak bir eleştirim olacak. Takımların bir sezon boyunca kazanmak için mücadele ettikleri şampiyonluk kupasının takdimi esnasında ufak da olsa bir platform kurmak, töreni daha profesyonel bir hale sokabilirdi. Bir de sezon sonu madalyalarını daha göze hitap eden bir şekle sokabiliriz diye düşünüyorum.
Sezon boyunca yazdığımız yazılarda sürçülisan ettiysek affola. Sezonu benim adıma daha okunabilir bir hale getiren ve sürekli “şunları da ekleyelim” tacizlerime hep olumlu yanıt veren northcyprusbasketball.com sitesine ve Ercan Başaran abime çok teşekkürler. Yeni sezonda görüşmek üzere!