Yeşilova tuzağı, Dumlupınar’ı avladı!

Ertuğ Erçin

Haftaya girilirken düşme hattı ile arasını açmak için çabalayan, korkulu rüya görmemek için sahalarında tek amaçları kazanmak olan Alsancak Yeşilova takımı ve ligin izleme zevki en yüksek takımından biri olan Tremeşeli Dumlupınar maçı, farklı hedefleri olan fakat kazanmak için sahaya çıkan, hücum futbolu oynayan iki takımın maçını gösteriyordu.

Alsancak Yeşilova takımı sahasında maça çok hızlı başladı. Genel anlamda organize olarak gelmeseler de ilk dakikalarda rakip kaleyi tehdit eden 3-4 vuruş yaptılar. Fakat kaleci Türkan öne geçmelerine izin vermedi. Bu tempoda devam etseler belki de maçın başında bulacakları gol ile daha kontrollü bir oyuna geçebilirlerdi. Maç 0-0 oynanırken çok ağır hareket etmeleri ve beraberlik yeterli olacak görüntüleri ile maçın temposunu belirlediler. Teknik direktör Cemal Kır tempoyu düşürmelerine karşı çıkmadı. Teknik analizlerine göre Dumlupınar’ın yüksek tempoya karşı kolayca reaksiyon gösterebileceklerini düşünmüş olabilirler. Belli ki bu taktiği önce rakibi kendi temposuna çekerek soğutacak sonra da ilk on bir oyuncusu olan Cemal Yaşınses’i kulübede başlatıp, hamle oyuncusu olarak kullanması da bu taktiklerini doğrulayacaktı. Hedefledikleri oyun kurgusu teknik ekibin doğru analizi sonucunda kendilerini sonuca götürdü. Oyuncu performansları, özellikle takımın omurgasını oluşturan kaleci Dursun Cem Ateş, savunma merkezinde Eyyüp ve Billy Mehmet, merkez orta saha da Kaptan Memduh ve tecrübesiyle Hamis Çakır, ileride ise Marcel ve Jimmy’nin doğru zamanda sahne almaları ve saha içerisinde çok iyi bir görüntü vermeleri, takımları adına son derece önemli bir zafer kazanmalarına yetti.  Sonuç olarak, ligde çok zorlu geçecek olan bir maçtan galip ayrılarak rahat bir nefes aldılar.

Tremeşeli Dumlupınar takımının en olmazsa olmaz yeri merkez orta sahasının her maçta sorumluluk alarak hem takımın temposunu gerektiği yere göre ayarlayan, hem de skor katkısına yardımcı olan iki oyuncusu Cedric Kore’nin olmayışı, üstüne bir de Mehmet Erol’un sakatlanıp henüz maçın başında oyundan çıkışı kâbusun başlamasına yeterliydi. Evren Bahtıkara, rakip takımın kendilerinin temposunu aşağıya çekmek istediği bir günde oyununa çok büyük katkı koyan bu iki oyuncusunu kaybedince, saha içinde yaptığı hamleler gerekli direnci takımına sağlayamadı. Bu gün izlediğimiz takımın sanki de 20 maçta 50 puanı yokmuş gibi bir görüntü verdi. Takım savunmalarının en önemli özellikleri, ön alanda yaptıkları kademeli baskı ve topu çok kısa zamanda geri kazanmalarıydı. Fakat merkez orta sahalarının eksikliğini hem savunma temposunda hem de hücum da topu yavaş kullanarak, sahaya izletmeye alıştırdıkları oyunu getirememelerine neden oldu. Hedef olarak şampiyonluk yarışından uzak kalmaları onları lig için motive olmakta zorluyor olabilir. Tek hedef olarak hafta içi oynayacakları Yenicami maçını belki de düşünüp bu maça iyi hazırlanamamış da olabilirler. Oyuncu performansları bu maç genelinde bildiğimiz görüntülerinden çok uzaktaydı. Bu durum oyuncularda çok uzun süre aynı kadronun omuzlarına binen yükün mental anlamda bir dışa vurumu mu? Yoksa bu maça mı iyi hazırlanamadıklarını ilerleyen haftalarda daha net görebileceğiz. Sonuç olarak maçı kaybettiler. Fakat bu ligin en değerli takım oyununu oynayabilen ve sonuç alabilen genç bir takım olduklarını, çok erken toparlanıp tekrar ayağa kalkabileceklerini biliyoruz.

 

Hakem değerlendirmesi; Şakir Azizoğlu, İbrahim Katmer, ve Özal Çağlayan kusursuza yakın bir maçı geride bıraktılar. Özellikle Şakir Hocanın pozisyonlara olan yakınlığı ve oyuncularla olan diyaloğu futbolcuların sinir katsayılarının artmamasına ve bu durum da onun daha rahat bir maç çıkarıp, başarılı olmasına etken oluyor.

 

Maçın adamı; ilk yarıda istediği topları alamayan. Fakat kendini hep hazır tutabilmeyi başaran Jimmy, girdiği ilk pozisyonu gole çevirerek takımını öne geçirdi. Sonra da durmayıp iki gol daha atarak, 3 gol katkısı verip maçın kahramanı oldu.