Sezon finali
İki yıldır aralıksız her Cumartesi günü açtığımız ve zaman zaman Zülfüyare dokunduğumuz “Belge’nin Penceresi”nin günün moda söylemiyle sezon finalini yapıyoruz.
Sezon finalinde önce, 28 Temmuz’da yapılacak erken genel seçimlerin sporumuza ne getireceği, yeni oluşturulacak hükümetlerin spor politikalarını, Kıbrıs’ta futbolun birleştirilmesiyle ilgili olarak, Futbol Federasyonu’nun 27 Ağustos’taki Zürih’teki büyük randevusunu ve KKTC’nin ilanından sonra uygulanan izolasyonlardan spordaki iziolasyonların gerçek nedenini tartışarak, sezon açılışına kadar Pencereyi kapatacağız.
-----------------------------------------
Erken Seçimler ve yeni spor politikaları
Tam dört yıldır uyguladığı politikalarla Kuzey Kıbrıs’ı adeta cehenneme dönüştüren Ulusal Birlik Partisi’nin günün sonunda kerhen de olsa da 28 Temmuz’da gitmeye karar verdiği erken genel seçimler için geri sayım başladı.
Bu süre hitamına kadar kurulun CTP-BG/DP-UG/TDP hükümeti muhteşem işler yapmaya başlasa da, 28 Temmuz’daki erken genel seçimler Kuzey Kıbrıs’ın kaderini ya olumlu, ya da olumsuz yönde etkileyecek.
Seçimleri UBP’nin kazanması halinde kaos devam ederken, CTP-BG olmak üzere bu anda iktidarda olan bu üç partinin yer alacağı bir hükümet veya CTP-BG’nin tek başına iktidar olması halinde günün moda söylemiyle “Kıbrıs Baharı” start alacaktır.
Bu “Kıbrıs Baharı”nda Başbakan Siber’in söylemiyle oluşturulacak “Halk (Hükümeti) İktidarı” ile Kıbrıs Türkü çağdaş yaşamı yakalama kavgasına devam edecektir.
Yaşamın her alanındaki bu mücadelede bugüne kadar yer alan iktidarların sadece oy potansiyeli olarak gördüğü spor olgusunu veya siyasetini, siyasetin dışına çekip, çağdaş normları içeren bir politikaya dönüştürmeleri gerekecektir.
Bu bağlamda, bugüne kadar oluşturulan Gençlik ve Spor bakanlıkları bazen de, bir başka bakanlığın altına yamalanmasıyla tüm işlevini yitiren sporu dünyada olduğu gibi, gerçek yörüngesine oturtma misyonu başlamalıdır. Özellikle, KKTC gibi gerek partiler, gerekse kişiler tarafından sporun siyasete giden bir yol olarak görünmesi, hizmetin yozlaşmasına yol açmıştır.
İktidarların niteliği ister sağ, ister sol olsun bu büyük oy potanisyeli olarak düşünülen sporu siyasetin tam kucağına atarken ister tesis, ister sporcu altyapısını bir türlü siyesetin bu sultasından kurtaramamıştır.
Spor dünyada, her ne kadar da bazı ülkelerde Gençlik ve Spor bakanlıklarının uhdesinde olsa da Türkiye Cumhuriyeti, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi, siyasetten arındırıldığı sürece başarılı olunmuştur.
Buna mukabil, komşumuz olan Kıbrıs Cumhuriyeti, bu olayı “Kıbrıs Spor Organizasyonu” olarak isimlendirdiği “KOA” isimli yarı bağımsız bir örgütle çözmüştür.
Piramit oluşumunda, yarı bağımsız olan bu örgütün başkanını ve üyelerini Kıbrıs Cumhurbaşkanı atarken, bu üyelerin seçildikten sonra sadece mali denetimlere karşı sorumlu olmaları ve icraatlarında bağımsız olmaları başarıyı da beraberinde getirmiştir.
CTP-BG iktidarları döneminde, Gençlik ve Spor bakanlığı ilga edilerek böyle bir girişim denenmiş ve Spor Koordinatörlüğü oluşturmuştu. Ancak, bu deneme başarısız olunca, fatura CTP-BG iktidarlarına kesilmiştir.
İşte, 1967 yılında oluşturulan KOA gibi bir örgüt kurulacak hükümetlerin gündeminde yer alırsa, Kıbrıs Türk sporununun kurtuluşu olacaktır.
-----------------------------------------------
Kıbrıs’ta Futbolun birleştirilmesindeki son noktaya giderken
Erken genel seçimlere gidilirken, bir önemli olay da 27 Ağustos 2013 tarihinde Zürih’te yaşanacaktır.
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Sertoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, iki yılı aşkın FIFA-KOP-KTFF arasında “Kıbrıs’ta futbolu birleştirme” için devam eden görüşmelerde sona gelindiği ve 27 Ağustos 2013 tarihinde Zürih’te yapılacak zirvede bu misyon, tek şartla tamamlanmış olacaktır.
Bugüne kadar yapılan görüşmelerde alınan sonuçlar Zürih’te masaya yatırılırken, burada alınacak kararlar, Lefkoşa’nın Kuzey’inde ve Güneyinde Futbol Federasyonlarının genel kurularına sunulacaktır.
Kıbrıslı Türk-Rum Futbol Federasyonu genel kurullarının bu önerileri kabul etmeleri halinde, Kıbrıslı Türkler dünyaya açılmış olacaktır.
Bu noktada, Futbol Federasyonu’daki icraatları ile adete herkesin ezberini bozan ve harikalar yaratan Sertoğlu’na bir mesajım var.
“Sertoğlu, sakın statükocuların ve siyasilerin engellemerine ve tehditlerine prim verme ve korkma. Zaten kimseden korkmazsın. Zürih’te bu işi bitir ve Lefkoşa’ya gel.
-----------------------------------
İzolasyonların tek sebebi KKTC
15 Kasım 1983 yılında bazı iddialara göre, zamanın Cumhurbaşkanına daha uzun yıllar cumhurbaşkanlığı yapabilmesi için önünü açmak veya 12 Eylül Cuntasının Kuzey Kıbrıs’ta tam tahakküm kurma ve belki de ilhak etme adına oluşturulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti izolasyonların tek sebebidir.
Sömürge olan ülkeler için sihirli değenek olan “bağımsızlık” olgusu KKTC’yi kuranlar tarafından bir araç olarak kullanılmıştır.
Daha sonra, Birleşmiş Milletler tarafından 550 ile 541 sayılı Güvenlik Konseyi kararları ile izolasyonlar ve ambargolar altında, ebediyen tanımayacak bir KKTC’de yaşamak, kötü yönetimlerin marifetiyle de adeta bir kabusa dönüşmüştür.
Bu nedenle, tam 30 yıldır KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti tarafından bile tanınmamasının spordaki yansıması daha kötü olmuştur.
Bu bağlamda, bir taraftan KKTC’yi tanıdığını ısrarla söyleyen ama iş pratiğe gelindiğinde Akdeniz Oyunları, futbolda AEL-Fenerbahçe, Trabzonspor-APOEL, basketbolda ve voleybolda AEL-Galatasaray ve Pınar Karşıyaka-APOEL Örneklerinde olduğu gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni muhatap alan Türkiye Cumhuriyeti KKTC’yi tanımadığını belgelmektedir.
Ha, herkesin ağladığı ve tepki koyduğu MTG U15 takımının İzmir’deki engelenmesi kimseyi üzmesin sadece gerçekleri anımsatsın. Türkiye Cumhuriyeti sadece Kıbrıs Cumhuryetini tanıyor. Bu bağlamda, ısrarla söylediğim son sözü anımsatayım. “İŞTE BUNUN İÇİN ÇÖZÜM”.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.