“Spor benim hayatım…”
Başarılı triatlet Melda Ünal, YENİDÜZEN’in SPORUN İZİNDE yazı dizisine konuştu, “Spor benim hayatım… Yorgunluğumu, stresimi, üzüntümü, hastalığımı sporla atlatıyorum” dedi.
SPORUN İZİNDE YAZI DİZİSİ – 30 (MELDA ÜNAL)
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Ülkemizin başarılı triatletlerinden Ares Spor Kulübü’nün sporcusu Melda Ünal, sporun hayatının bir parçası olduğunu söyledi ve kendisi için en iyi terapi olarak nitelendirdi.
YENİDÜZEN’in her hafta farklı bir spor branşında sporcu, antrenör, hakem veya yöneticileri konuk ettiğin SPORUN İZİNDE yazı dizisinin bu haftaki konuğu olan Melda Ünal, “Biz sporcunun saygılı, ahlaklı, paylaşmayı bilen, derslerinde-işinde başarılı insanlar olması gerektiği bilinciyle yetiştik. Gelecek nesillere de bunu bırakmalıyız” dedi, yaşam boyu sporun önemine dikkat çekti.
Kıbrıslı Türk sporculara uygulanan ambargolara da değinen başarılı triatlet, bu kadar olumsuzluklara rağmen Buse Savaşkan’ın 2024 Paris Olimpiyatları’nda finalde mücadele etmesinin büyük bir başarı olduğunu belirtti, Buse’yi tebrik etti. Ünal, ambargolar konusunda, “Önce kendi içimizdeki ambargoları yıkmalıyız. Spor özünde rekabet barındırıyor ama rekabetin sporun kardeşlik ve birleştiricilik unsurunun öne geçmesine izin vermemeliyiz” ifadelerini kullandı.
Ünal, hedefinin yaşam boyu spor olduğunu da söyleyerek, disiplinli bir spor hayatının başarıları ve daha uzun mesafeleri beraberinde getirdiğini sözlerine ekledi.
Öncelikle size bir tanıyalım…
“Ben Melda Ünal, 1985 Lefkoşa doğumluyum. Kalabalık bir ailede büyüdüm. 5 çocuklu bir ailenin ikiz çocuklarından biriyim. Ortaokul-liseyi TMK’da tamamladıktan sonra İstanbul’da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Lisans ve yüksek lisansını tamamladım. Şu anda LAÜ’de doktora eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda 17 yıldır profesyonel anlamda sigorta sektöründe meslek hayatım da devam ediyorum. 2017 yılında bu yana Ares Spor Kulübü’nde Triatlon sporcusuyum.”
“Spor benim hep hayatımdaydı”
Spora ne zaman başladınız ve triatlona geçiş nasıl oldu?
“Spor hep hayatımdaydı aslında. Sporla yarışma anlamında da ilk tanışma, şu anda aktif olarak Basketbol Federasyonu’nda görev yapan Ahmet Karaoğlan sayesinde oldu. 8 yaşında Gönyeli İlkokulu’na kayıt yaptırdığımız gün, yaşıtlarımıza göre boyumuz olduğu için okul müdürünün bizi basketbol sahasındaki antrenmena götürmesiyle başladı. Hep ikiz kardeşim ile birlikteydik. Basketbol ile başlayan spor serüveni voleybol, atletizm ve hentbol ile devam etti. Özellikle basketbol Türkiye şampiyonlarından, KKTC kadınlar Basketbol Ligi’nin yeniden canlandırılmasına kadar devam etti. Üniversite döneminden de Küçük bir sakatlık dönemim oldu, bu sürede Salsa ile tanıştım, dans eğitimleri aldım, Latin danslarında da takım kategorsinde Türkiye derecelerim var. Triatlonla tanışmamız, eşimle birlikte, İstanbul’dan Kıbrıs’a taşınmamız ile 2017 yılında oldu. Triatlona olan merakım izlediğim bir Ironman belgeseli başladı. Uzun yıllar triatlona heves etmeme rağmen İstanbul’da yaşarken bisiklet sürmek ve küçük koşular yapmak dışında spora zaman ayırmak pek mümkün olmuyordu. Adaya geldikten sonra ilk iş Ares Spor Kulübü’ne kaydoldum. Cem Dağdelen hocamız dünya çapında bir sporcu, o dönemde Ares’e Cem hoca koçluk yapıyodu, onun liderliğinde triatlona başladık. Triatlona başlarken benim açımdan en zor branş yüzmeydi. 31 yaşına kadar yüzdüğümü sanıyormuşum. Yüzme tekniğini öğrenmek çok uzun zamanımı aldı, hatta hala öğreniyorum diyebilirim. Yüzecek çok yolum var ve aslında triatlona başladıktan sonra anladım ki kökeninde yüzme branşı olan sporcular bu spora bir adım önde başlıyorlar. Koşu ve bisiklet yetişkinde kolaylıkla geliştirebileceğiniz branşlar ama yüzme ayrı bir dünya.”
“Çok ciddi zaman ve disiplin gerektiren bir spor dalı”
Triatlon 3 dalı içinde barındıran bir branş, zorlanıyor musunuz?
“Triatlon haftanın 6 günü antrenman yapmanızı gerektiren bir dış mekan sporudur. Hatta sezonda, yarış hedeflerinize göre çift antrenmana çıkmanız gerekiyor. Çok ciddi zaman ve disiplin gerektiren, sezonda sosyal hayatınızı bloklayan bir branş. Triatlona başladığım ilk 3 yıl eşimle birlikte bu sporu yapıyor olmak spor hayatımızı kolaylaştırdı. Tüm antrenmanlar ve yarışlara birlikte katılıyorduk. Düşünün ki bisiklet antrenmanları 3 saatten fazla sürebiliyor. Sizinle birlikte bu sporu yapmayan bir hayat arkadaşının, spor temponuza ayak uydurması her zaman çok kolay olmayabilir. Sezonda hayatınız triatlonun mottosu olan Swim-Bike-Run-Eat-Sleep-Repeat’e dönüşüyor. Eşim pandeminden sonra yarışma anlamında spor temposuna yeniden dönemedi ama yarışlarda beni hiçbir zaman yalnız bırakmıyor. En büyük destekçilerimden biridir. Ona çok şey borçluyum.”
Başarılarıyla dikkat çekti
Triatlon sporundaki başarılarınızdan bahsedebilir misiniz?
“Triatlona başladığımızda Kıbrıs’ta Triatlon Federasyonu’nda sorunlar vardı ve o sezon yarış düzenlenmemişti. İlk triatlon deneyimimiz, Ironman 70.3 Turkey ile oldu. En çok karşılaştığım sorulardan biri, ‘tümünü aynı gün mü yapıyorsunuz?’ sorusuydu. Evet sırasıyla transition dediğimiz 1 dk’nın altındaki sürelerde sporculara ayrılmış özel alanlarda ayakkabını değiş, kaskını tak yada çıkar ve yarışına devam et şeklinde devam ediyor. Ironman Turkey 70.3’e 2017, 2018 ve 2019 sezonlarında katıldım. Her yıl sürelerimi biraz daha geliştirdim. Yine aynı mesafelerde KKTC’de Ares Spor kulübü’nün düzenlediği April Joke yarışına da 2 kez katıldım ve kürsü gördüm. 2018 yılından sonra, Spor Dairesi önderdiğinde Triatlon Federasyonu yarışları düzenlenmeye başlandı. Bu yarışlarda da sprint ve olimpik mesafelerde triathlon-duatlon ve aquathlon yarışlarında bir çok kez kürsüde yer buldum. Ayrıca Türkiye Triatlon Federasyonu tarafından düzenlenen Alanya Triatlonuna 2 kez KKTC Karmasında katılma ve yaş kategorisinde birincilik elde ettim. 3 branşın antremanını yapıyorken, zaman zaman bunların bireysel yarışlarına da katılıyorum. Özellikle koşuda half marathon ve 10 k seviyesinde yarışlara katılıyorum. En son geçen yıl yine eşimle birlikte Super Marathon’lardan biri olarak nitelendirilen Lizbon Half Marathon’a, bu yılda Dublin de dünyanın en büyük kadın organizasyonu olarak nitelendirilen VHI Women’s Mini Marathon’a katıldım.”
“Meme kanserini bu kadar çabuk atlamamda da sporun büyük…”
Sporun sizin için anlamı nedir?
“Benim için spor bir terapi... Yorgunluğumu, stresimi, üzüntümü, hastalığımı sporla atlatıyorum. Yorgunsam ya da başım ağrıyorsa ‘Bir koşuya çıkayım da rahatlayım’ diyorum. Keza 2021 yılında geçirdiğim Meme kanserini bu kadar çabuk atlamamda da sporun büyük etkisi olduğuna hem ben, hem de doktorlarım inanıyoruz. Kemoterapi aldıktan sonra, hastalığın en ağır dönemi olan günlerin hemen ardından bile eşimin büyük desteği ile küçük yürüyüşler, koşular, plateslerle hep harekette kalmaya, sporla tutunmaya devam ettim. Spor benim hayatımın bir parçası. Benim için yarışlar ve derecelerden çok süreç önemli. Antrenmanları, takımla paylaşımları, yarış kendinden çok, yarış öncesi ve sonra yaşanan heyecanı paylaşmayı seviyorum. Triatlonda her gün başka bir spor branşının antrenmanını yapıyorsunuz. İki gün üst üste aynı antrenmanı yapıp sıkılmak yok. Benim gibi hareket bağımlısı biri için eşsiz bir spor. Sıkılmaya vaktiniz olmuyor”
“Önce kendi içimizdeki ambargoları yıkmalıyız”
Ülkemizdeki tesisler spor yapmak için yeterli mi? Bir de ambargolar hakkında ne söyleyebilirsiniz?
“Buse Savaşkan’ı tebrik ediyorum. Spor yapan, emek sarf eden ve gençlere örnek olan herkes benim gözümde çok değerli. Ancak üzülerek söylemeliyim ki, adamızda spora teşvik yok. Çocukluk dönemimiz, Atatürk Stadyumu’ndaki tartan pistte antrenman yapmanın, hatta tartana basmanın yasak olduğu yıllarda geçti. Şimdi stadyuma giriş serbest, hatta bahar ve yaz aylarında akşam saatlerinde farklı branşlarla ilgilenen birçok takımın stadyuma koşu antrenmanına geldiğini görüyoruz. Çok güzel oluyor, renkleniyor ortam, motive oluyoruz. Ama spor komplekslerimizde kullanılacak temiz tuvalet, soyunma odası bulamıyoruz. Stadyumdaki tuvaletlerin sadece gece maçları olduğu zaman temizlendiğini ve sabun konduğunu görüyoruz. Her sahanın görevlileri var ama maalesef hijyen yok. Artık spor yapmak, spor malzemesi satın almak ve organizasyonlarına katılmak ciddi maliyet. Daha fazla spor etkinliğine katılmak istiyoruz ama katılım ücretleri çok yüksek. Federasyonların daha fazla nitelikli organizasyon yapmasını ve bireysel anlamda organizasyon yapmak isteyen kişi, kurum ve kulüplerin teşvik edilmesini bekliyoruz. Kıbrıs Türk Triatlon Federasyonu bu konuda örnek federasyonlardandır. Son bir kaç yıldır sevgili Sertaç Bozatlı hocamız liderliğinde çok başarılı organizasyonlar yapılıyor. Organizasyonlarda gösterilen titizlik, sporcuların gün ağarmadan yarışabilmek için yollara düşmesini sağlayacak düzeydedir. Bunun yanında gönüllülük esasına dayanarak organize edilen ve katılımcıların ücret ödemeden katıldığı koşu organizasyonlarının iki yıldır düzenlenemediğine şahit oluyoruz. Bu organizasyonların düzenleneme nedeni federasyonların fahiş fiyatta hakem ücreti talep etmesi. Maalesef çok üzücü ve spora benim gibi gönülden bağlı kişiler için motivasyon kırıcı. Bence önce kendi içimizdeki ambargoları yıkmalıyız. Evet, spor özünde rekabet barındırıyor. Ama rekabetin sporun kardeşlik ve birleştiricilik unsurunun öne geçmesine izin vermemeliyiz. Uzun soluklu bir spor kültürü yerleştirebilmek için sporcuların ve spor yöneticilerinin egolarından sıyrılmaları gerektiğini düşünüyorum. Biz sporcunun saygılı, ahlaklı, paylaşmayı bilen, derslerinde-işinde başarılı insanlar olması gerektiği bilinciyle yetiştik. Gelecek nesillere de bunu bırakmalıyız. Gençlerin ve özellikle yaşlıların spor yapmasını teşvik etmeliyiz. Belediyeler aracılığı ile yaşlıların spor yapabilmesi için olanaklar sağlanmalı. Açık alanda spor yapmamızı sağlayacak alanlar oluşturulmalı. Geniş ve ağaçlandırılmış yürüyüş ve koşu parkurları oluşturulmalıdır. Ben biraz yerel düşünüyorum. Yerelde gelişimimizi sağlayamazsak globelde yol alabileceğimizi düşünmüyorum.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.