Pandeminin bir kez daha durumu ciddileştirmesi ile birlikte tekrar evlerimize kapandığımız bu dönemde, tüm dünyada spor faaliyetlerinin devam etmesi bizler için bir avantaj gibi oldu aslında. Ya da en azından kendimizi iyi hissetmek için böyle düşünebiliriz bir taraftan da.

Ülkemizde herhangi bir spor dalında aktivite olmaması, Türkiye spor kültürünün içler acısı hali, medyasından yöneticilere, kurumundan taraftarına iyice çirkef bir hale bürünmesinden sonra, farklı spor dallarına yönelmek, televizyonda zap yapmanın biraz ötesinde bir durum gibi düşünülebilir.

Mevcut futbol ortamından, bizim bildiğimiz ve düşündüğümüz anlamda siyasileşmesinin farklılaşmasından ve bisiklet ile Formula 1 gibi yakından takip ettiğim spor dallarının henüz sezon açmamasından dolayı antenlerimi bu dönemde “yeni Dünya’ya” çevirmiş durumdayım. Uzun senelerdir NBA’i yakından takip ediyorum ve o kültürdeki spor anlayışının, spor algısının Avrupa ve özellikle içinde bulunduğumuz Ortadoğu kültüründen de ne kadar farklı olduğunu gözlemlemeye devam ediyorum. Orta Amerika’da bir spor dalını yoğun bir şekilde takip ederken takım tutma ve destekleme ihtiyacı duymamanız, spora bakış açısının en büyük örneği. Takımdan ziyade sporun içindeki figürlerin daha önem arz ettiği bir coğrafyada spor izlemek ise çok ayrı bir keyif veriyor.

Lafı çok daha uzatmadan Super Bowl’a getirelim. Amerika’da en fazla takip edilen spor dalı olan Amerikan Futbolu’nun şampiyonluk maçının adı olan Super Bowl, bir maçtan ziyade bir kapital endüstrisine dönmüş durumda. Devre arası TV’den yayınlanan reklamların saniyesine ödenen milyon dolarlar, sadece bu maç için çekilen reklam filmleri, devre arası ünlü sanatçıların hazırladıkları özel şovlar, sadece maç esnasında Amerika içinde satılan kızarmış tavuk sayıları ve daha niceleri…

Her zaman arkadaş ortamında tartıştığımız derin bir konu var; ritüellerin devamlılığı üstüne. Toplumların sosyal yaşama aidiyeti üstüne, din ve siyasi ritüellerin önemini ve altına yüklenen temellerin önemini tartışırız genelde. Super Bowl’da da böyle bir durum var. Kaçıncı Super Bowl oynandığını hep Romen rakamları ile bahsetmeleri mesela. Bu küçük örnek gibi birçok minik detay Super Bowl’un temellerini toplum üzerinde iyice derinleştiriyor.

Bu sene 55.si yapılan Super Bowl LV, Tampa Bay Bucaneers ile Kansas City Chiefs arasında oynandı. Son 3 sezondur NFL’i takip etmeye çalışan biri olarak ilk kez bir Super Bowl maçını canlı izleme şansı buldum. Maçı 31-9 kazanan Tampa Bay Bucaneers, Lombardy Kupasının sahibi olurken, Tom Brady ise bu spor dalı üzerindeki hakimiyetini biraz daha perçinlemiş oldu. Tom Brady, sadece Amerikan Futbolunun değil, belki de tüm spor dalları göz önüne alındığında en başarılı isim sayılabilir. Ortalama kariyer ömrü 5 sene olan bir ligde 2000 yılından beri oynamaya devam eden Brady, 43 yaşında halen formunu korumayı başarıyor. Aktif olarak oynadığı 21 sezonda 7 şampiyonluk kazanarak, herhangi bir organizasyonun kazandığı şampiyonluk sayısından daha fazla yüzüğü parmaklarına geçirmeyi başardı. New England Patriots ile kazandığı 6 şampiyonluk sonrası kariyeri bitti denilirken, 1 şampiyonluk da Tampa Bay’da kazanarak meydan okumaya 43 yaşında devam ediyor.

Michael Jordan, Muhammed Ali, Maradona, Eddy Merckx veya başkası. Tüm bu isimlerin yanına mutlaka eklememiz gereken bir isim de Tom Brady. Bahsettiğim tüm isimlerden farklı olarak, kendisinin de dediği gibi, “halen burada ve hiç gitmedi”…