Deniz Kalıbcıoğlu

Deniz Kalıbcıoğlu

Üçgen Hücum Felsefesi

A+A-
  • Basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu Michael Jordan NBA’e 1984 yılında girdiğinde, Chicago Bulls’un başında Kevin Loughery vardı. Takımı Jordan’ın etrafında kurmaya karar veren Loughery’nin en büyük yardımcısı da asistanı Tex Winter’di. İlk sezonunda 28 sayı ortalaması yakalayan Jordan, ikinci sezonunda ise ayağını kırdığından birçok maç kaçırmıştı. Sonraki 3 sezonda da aranılan başarılar gelmeyince takımın bir diğer asistan koç Phil Jackson getirildi.
  • Phil Jackson basketbolu bir felsefe türü olarak algılamaya çalışan biriydi. Onun yanında kalan Tex Winter’in yarattığı üçgen hücum (Triangle Offense) yöntemini bulduklarında, bu felsefeyi Bulls’un damarlarına işlemeye karar verdiler. Sonrası ile artık tarih kitaplarında. 199093 ve 1995-98 arasında kazanılan 6 şampiyonluk. Hepsinin temelinde ise üçgen hücum.
  • Üçgen Hücum’a bir oyun biçimi yerine bir felsefe demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Zira hücumun birçok başlangıç biçimi varken, bir kere başlayabildikten sonra yapılabilecek varyasyonlar tek kelime ile sınırsız. İlk olarak oyun kurucunun tepeden top getirmesi ile başlayan hücum, pivotun postta, şutörün de dip çizgide durmasıyla başlıyor. Pivota gelen toptan sonra durumun uygunluğuna göre;

 

    • Dip üçlük çizgisindeki şutöre top aktarılabilir
    • Pivot sırtı dönük post oyununa geçebilir
    • Şutörün içeriye katı ile pozisyon yaratılabilir
    • Tekrar oyun kurucu ile şut tehdidi yaratılabilir
    • Veya oyun kurucunun deliciliği ile pozisyon yaratılabilir

 

  • Tabii bu bahsedilen maddelerin kendi içinde yüzlerce değişik varyasyonlar ile geliştiriliyor. Asıl amaç ise maksimum spacing (boş alan) yaratabilmek. Bu hücumu Bulls döneminde oynayan Ron Harper – Michael Jordan – Luc Longley üçlüsünü durdurabilmek imkansızdı. Aynı şekilde yine Phil Jackson ve yardımcısı Tex Winter önderliğinde şampiyonluklar yaşayan Lakers’da da Derek Fisher – Kobe Bryant – Shaquille O’Neal üçlüsü ligi domine etmişlerdi. Fakat bu hücuma asıl derinliği yaratan ise açıkta kalan diğer iki oyuncu, aksi takdirde hücumu 5’e karşı 3 kişiyle yapmak zorunda kalıyorsunuz. Harper, Jordan ve Longley’den bahsettiğimiz zaman dönemin Bulls takımına hâkim okuyucular “Pippen ve Rodman nerede?” diye sormuş olabilirler. İşte bu kritik noktada kendi içlerinde perde ve kat hücumlarını yaratan diğer ikilinin bulacağı boş alanlar hücumda alternatiflerin sayısını artırıyor. Son dönemin Golden State takımında üçgen hücumdan devşirme bir hücum anlayışını izlemek mümkün. 5 kişinin de görevlerine hâkim olduğu bir hücumu durdurmak ıztırap haline geliyor tahmin edebileceğiniz gibi.

 

  • Peki üçgen hücumu bu kadar uzun uzun neden anlatmaya çalıştık? Geçtiğimiz günlerde izlediğim LAÜDAÜ üçüncü hafta maçında LAÜ’nün oynamaya çalıştığı üçgen hücumları görünce bu konu üstünde konuşmak istedim biraz. Zira Orhun Hoca eğer bu hücum tarzını bir “felsefe” olarak takıma empoze etmeyi başarırsa, takım rotasyonunu düşününce onları durdurmak zor olacak diye düşünüyorum.
  • Maça detaylarına gelecek olursak, az önce bahsettiğim gibi üçgen hücum denemeleri ile maça başlayan bir LAÜ izledik. Başlarda Rajko üzerinden bulunan sayılar ile öne geçen LAÜ bu dönemde pivotunun cüssesini kullanarak 10 sayısının tamamını Rajko üzerinden bulmayı başardı. DAÜ’nün organize olamayan hücumlardan sayı bulabilmesi ise onları maçta tutmayı başardı.
  • Bunun akabinde takımın ana oyun kurucusu Doğukan’ın konsantrasyon eksikliği ile yaşadığı top kayıpları LAÜ’nün ritim bulmasını engelledi. Bu noktada sezonun ilk maçlarında gördüğüm zafiyetini tekrar görmüş olduk Doğukan’ın. Tempo belirleyen oyuncu olması gerekirken özellikle maç başlarında karşı takımın temposuna ayak uydurmaya çalışıyor, bu durum da onun ritmini ve konsantrasyonunu ciddi şekilde etkiliyor. Yapılan top kayıpları ile birlikte 2. Periyotta üçgen hücumları denemekten vazgeçseler de sonrasında bahsettiğimiz üçüncü oyuncuyu da bu hücum varyasyonuna sokarak DAÜ savunmasını delmeyi başardılar.
  • Doğukan’ın delici özelliği takımın ikinci oyun kurucusu Luka kadar olmadığından Luka’ya belli durumlarda ciddi şekilde ihtiyaç duyuyor Orhun Hoca. Fakat takım içerisinde top taşıyıcı üçüncü bir oyuncu yaratabilirlerse, Luka’nın oyunda olduğu dönemlerde 2 numara (şutör) olarak oynamasının daha verimli olabileceğini düşünüyorum.
  • LAÜ’yü kapatmadan bir parantez de Berk ve Hamit için açmak gerekiyor. İnanılmaz bir atletizmi olduğunu ve kendisini maça verdiği takdirde oyunu domine etmesinin işten bile olmayacağını söylemiştim. Bu maçta kaydettiği 27 sayı aslında Orhun Hoca için hem iyi, hem kötü haber. Takımın son periyota kadar sadece 2 oyuncudan skor gücü alması ilerisi için endişe verici. Zira bu tarz hücum oyunlarında asıl kritik nokta, hücum oyununun istenilen gibi uygulanamadığı zaman oyuncuların alternatif üretebilme yeteneği. Berk bu maçta bunu yapabildi, ama yapamayacağı maçlar da olacak ve bu noktada alternatif yaratmaları gerek. Hamit konusunda ise maç içerisinde kendisini çok iyi saklayabilen ama müthiş verimli oynayan bir oyuncu olduğunu gördüm. Berk’ten sonra 27 dakika ile takımın en çok süre alan ikinci oyuncusu oldu ve saha içerisinde olduğu dönemde 2’de 2 saha içi isabeti, 2’de 1 üçlük isabeti ve 8’de 6 faul isabeti ile 13 sayı buldu. Özellikle bu kadar serbest atış noktasına gitmesi onun penetre yeteneğini gösteriyor. Fiziksel anlamda güç kazanabilirse bu onun çok işine yarayacak.
  • DAÜ tarafında ise işler biraz sıkıntılı. Oynadıkları ilk üç maçta da galibiyet alamadılar. Savunma bazında belli dönemlerde efektif olarak sahayı kapatabiliyorlar. Hareketli ve diri bir savunmaları var. Fakat hücum verimlilikleri inanılmaz düşük. Hücumda kolay hücum anlamında bitiremedikleri onlarca pozisyon sayabiliriz. Takımın en çok sayı atan oyuncusu Uğur’un istatistiklerine baktığımızda 10’da 1 üçlük isabeti görüyoruz ki bu tarz istatistikler toplam sayı ile kıyaslandığında verimin ne kadar düşük olduğunu ortaya koyuyor. Buna ilaveten hücum başına yapılan pas sayısı çok düşük olduğundan, boşluk bulabilmeleri bireysel yeteneklere bağlanıyor. Çoğunlukla da top bir oyuncunun elinde patlıyor.
  • Takımın hücum anlamında tek artı noktası olarak 7 farklı oyuncudan sayı bulmaları olduğunu söyleyebiliriz. Fakat verimliliklerinin bu denli düşük olması ciddi sıkıntıları beraberinde getiriyor.
  • Son olarak LAÜ salonunda ilk kez maç izledim, kompakt bir salon olması itibariyle seyir zevki çok yüksek. Rektör ve mütevelli heyeti ile tanışma şansımız da oldu, kendilerine misafirperverliklerinden ötürü çok teşekkür ederim.
  • Yazı içeriği konusunda değerli görüşlerini benimle paylaşan dostum Aras Bayram’a da teşekkürler.

 

Bu yazı toplam 2673 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar