Vedat Cipsi’nin anısına…
Kıbrıs futbolunda adını altın harflerle yazdırmış bir isimdir Vedat Cipsi.
1950’li yıllara damgasını vurmuş bu efsane ismin namı, oynadığı dönemlerde adanın dışına taşmıştı.
***
Bu sayfaların yabancısı olmayan, çok sevdiğim abim Eralp Adanır’ın yeni kitabı “Sözü Uçup Yazısı Kalanlar-2” yi okuyorum. Adanır, kitabında sözü uçup, yazısı kalan değerlerimizi bir bir satırlara aktarırken, aile büyüğümüz Hüseyin Kanatlı ağabeyime de yer verdi. İşte Hüseyin Kanatlı da anlatılarında Cipsi için ayrı bir parantez açmış ve onunla ilgili anılarını anlatmıştı.
Kanatlı’nın anlatımıyla Cipsi:
“Evet, daha doğrusu annesiyle annem birinci yeğendi, teyze evladıydılar. İşte bu yüzden yeğen sayılırız dolayısıyla. Cipsi bizim için gurur vesilesiydi. Daha küçükken çocukluğundan hatırlarım iri yarı esmer, çıkışları gayet sert ciddi, keskin biriydi. Yani keskin vuruşlu biri olacağı belliydi eskiden. Ama aslında o haşin görüntüsüne rağmen çok ince hassas bir kalbi vardı. Hatta hassas olduğu zamanlarda ağladığını da görmüşümdür Cipsi’nin. Ki Cipsi ağlamazdı.”
Eralp Abi’nin kitabındaki Hüseyin Kanatlı’nın anlatıları beni Cipsi dosyasını açmaya yönlendirdi ve Kıbrıs’tan Akay Cemal’ın kaleme aldığı “Cipsi topu aldığında, Rum Koçço kaleyi terk etmişti…” başlıklı, 26 Temmuz 2020 tarihli köşede anlattıklarına bakalım:
“(……..) Özelde Çetinkaya, genelde geçmişteki Kıbrıs Türk futbolu olduğuna göre, eski futbolculardan Özkan Aşardağ ile bir sohbetimiz oldu. Kardeşi Erdoğan’la birlikte Çetinkaya’nın önde gelen oyuncularındandı.
Vedat Cipsi’yi anımsattığımda gülmeye başlayan Özkan Aşardağ, o günlere ait anımsadıklarını şöyle özetledi: ‘Cipsi’nin ayağına top geldi mi, kalecileri bir korku alırdı. Acı bir kuvvete sahipti ve çektiği şutu kalecinin önleyebilmesi mümkün değildi. Mağusa’nın Rum Anortosis takımıyla Çetinkaya’nın bir maçında, Cipsi topu ayağına aldığı an kaleci Koçço kalesini terk etmiş ve boş kalan kaleye top girmiş, gol olmuştu. Çünkü Vedat Cipsi’nin vuruşlarıyla top adeta füze gibi gider ve sakatlanmalara, hatta ölüme neden olabilirdi. Bunları düşünen Koçço, kalesini terk etmekte haksız değildi.’”
***
Yine Akay Abi’nin bir yazısına atıfta bulunmuş çok sevdiğim Nazım Burgul Hocam, “Futbolumuz Anısına” başlıklı, Gıynık’taki köşesinde ve Cipsi’li anılara değinmişti:
“Rum takımlarının en fazla çekindiği Türk futbolcu ise rahmetli Vedat Cipsi idi. Çok güçlü bir ayağı vardı ve top kaleyi buldu mu, mutlaka gol olurdu. Kendisi de zaten iri yarıydı ve topu ayağına aldı mı, mutlaka bir şeyler olurdu. Bir defasında Çetinkaya’nın OMONIA ile olan maçında, Vedat Cipsi’nin ayağından çıkan top, füze misali o kadar hızlıydı ki, kaleci Lello topu yakalayabilmiş, ancak topla birlikte kendisini kalenin arkasındaki ağlarda bulmuştu. Daha sonraki bazı maçlarda ise, hakem penaltı kararı verdiğinde ve topu Cipsi çekeceğinde kaleyi terk etmeyi tercih etmişti. Kaleci Lello, yakın takım arkadaşlarına, Vedat Cipsi’yi kast ederek, ‘Ben bu ejderhanın çektiği şutla sakat kalmaktansa, kaleyi terk ederim daha iyi” demişti…’ diyordu Akay Cemal Usta bir yazısında.
Cipsi’yi durdurabilecek, ona faul yapabilecek rakip oyuncu da zor bulunurdu. Bu özelliğinden dolayı Cipsi’yi İstanbul’a da davet etmişler ve bir dönem Galatasaray ve Millî Takımın efsane kalecisi rahmetli Turgay’a şut çekme denemesi yapmışlar. Onda da durum aynıydı füze misâli.
2O zamanlar Kıbrıs 1’inci liginde Ermenilerin de bir takımı vardı ve ismi Ayma idi. Lefkoşa’nın Arabahmet bölgesindeydi kulüp binaları. Ancak Ermeni takımı pek başarılı değildi ve genelde ligin son sıralarında yer alırdı ki onlar da hep Cipsi’yi transfer etmek istemişler.”