Yere yatmakla maç kazanılmıyor
Aslında bu karşılaşmaya ilgi gösterilmemesi kimseyi şaşırtmadı. Öyle ya, ikisi de ligin dibine demir atmış, Süper Lig’e veda etmek için gün sayan iki takım olarak hafızalara kazınmış kulüpler. Ama hani, “Bir ihtimal daha olur mu?” ümidi ile ikisi de kazanmak istediler. İstediler de, Baf kalecisi Erdoğan’ın inanılmaz hatası ile öne geçen GHE futbolcuları, ikinci yarıda zaman çalarak 1-0’ın üzerine yatmaya kalkınca, bırakın beraberliği, uzatma dakikasında yedikleri golle sahadan puansız ayrıldılar.
GHE futbolcularının top teknikleri çok zayıf. Çalım atmaya kalkıyorlar, beceremiyorlar. Beş metre uzaklıktaki arkadaşına pas vermek yerine topu rakibe atıyorlar. Kaleci Feyyaz, topu ayağı ile ileri göndermeyip pasla çıksınlar diye savunmanın kanatlarına elle topu veriyor ama onlar, topu arkadaşları yerine rakip futbolculara atıyorlar. Zaman çalmak için Feyyaz dahil hemen hepsi her fırsatta kendilerini yere atıyorlar. Zafer, orta sahadan kazandığı topları Samet ve Ayden’e veremiyor. Verdiğinde de, Ayden çalım atma becerisi ve süratli olmadığından bu topları alamıyor veya kaptırıyor. Samet, “İlle de ben atacağım içgüdüsü ile topu kaleye göndermek için önünü boşaltmaya çalışırken savunma arasında topu kaptırıyor. Bir devre skor üstünlüğünü korumak için savunmaya çekilirsin ama kazandığın topları hızla ileri gönderirsin. GHE futbolcuları nadiren bunu da yaptılar ama orta saha futbolcuları ağır kaldığından bu topları ileride bulunan futbolcularla buluşturmakta zorlandı. GHE’ni uzun uzun anlatmaya gerek yok, kapasiteleri bu kadar. En doğru sözü sanırım sahadan çıkarken kaleci Feyyaz söyledi: “Çoluk çocukla maç kazanılmaz”
Baf Ülkü Yurdu futbolcuları ve taraftarları, maçın son iki dakikasında eşitliği, uzatmanın son dakikasında ise duran toptan galibiyeti sağlayınca, inanılmaz sevindiler. Haklarıydı da, belki Süper Lig için onların da kapasiteleri yetersiz ama en azından kazanmak için son saniyeye kadar inanılmaz çalıştılar ve başardılar. Bu galibiyetleri Süper Lig’de kalmaya yeter mi? Ben sanmıyorum ama en azından çok çaba gösterdikleri kesin.
Kaleci Erdoğan, sürekli arkadaşlarına bağırıyor ama en büyük hatayı da topu elinden kaçırıp kendi ağlarına göndererek kendisi yaptı. Yoksa, GHE futbolcuları Baf kalesine doğru dürüst gelemediler bile. Savunma da zayıf. Orta sahası çok çalışkan ama başka bir takım karşısında bu denli top taşıyabilirler mi? Şüpheli. Osita, hızlı ama top tekniği zayıf. Rakip savunma arasında kayboluyor. Baf Ülkü Yurdu’nun kenar yönetimi bu maçı aldı dersek yanlış söylemiş olmayız. Arka arkaya yaptığı değişikliklerle oyunda üstünlük sağladı. Zaten golleri de oyuna sonradan giren İbrahim Çağoğlu ile Hüseyin Hürben attı. Bu galibiyet Lig’de kalmalarına yetecek mi? Bilinmez, ama en azından itici bir motivasyon sağlayacağı kesin.
İkinci yardımcı hakem Engin Akkagün, maçın sonlarına doğru GHE hücuma çıkarken, bir futbolcusunun ofsayt pozisyonunda olduğunu kaçırdı. Eğer GHE bu pozisyonda golü bulsa idi, başına bela alacaktı. Neyse ki, her zamanki gibi GHE futbolcuları ağır kaldı da, Baf savunması bastırıp topu aldı. Deneyimli, bir hakem ama yerini kaçırdı bu pozisyonda.